30 Ara 2011

yeni yılda tek isteğim...

Nihayet "2012de kıyamet kopucakmış lan" geyiğinin yılı geliyor!!!Orası Allah'a kalmış ama ben herkesi mutlu,müzikal tadında yaşarken hayal ediyorum.Yağmurun,kasvetin,bencilliğin,kibirin,savaşın olmadığı bir dünya,daha iyi niyetli kafalar;alçakgönüllü ve maneviyatı yüksek insanlar görmek istiyorum.
Hayatta bir tek ve en çok sevginin gücüne ve sağlıklı olmanın insanı daha çok özgürleştiğine inanıyorum.En çok bu ikisi olsun istiyorum.Neşesi bol,bereketi bol bi yıl olsun...Şimdiden iyi seneler efendim:)

26 Ara 2011

Green'de bir masada...

Merve'yle,fakültemizin yegane cafesi olan Green'de güneş batmak üzereyken akşam beş çayımızı birer İngiliz asilzadesi edasıyla(!) içerek laflıyorduk.
Konu döndü dolaştı hemcinslere geldi.Yok yok,ben getirdim."O kadar özeniyorum ki bazen,bazı kızlar çok günlük giyinerek inanılmaz şık ve havalı görünebiliyorlar ama ben ne yaparsam yapayım öyle olamıyorum" dedim.
Bir arkadaşının-benim de tanıdığım-,ojesi azıcık açılsa ya da tırnağı kırılsa oraya hemen yara bandı yapıştırdığını söyleyip kocaman bir "AAAAA" dedirtti bana.
Asla ama asla bir tırnak için diğer dokuzuna kıymam ben.Önemsemem yani.Ya da her gün öyle saatlerce ayna karşısında kalıp fondoten allık mallık süremem.
Gözkalemi,rimel,bazen hafif bir ruj sürdüğüme bile şükretmeli ya neyse..Çünkü küçükken de hiç öyle alayım da annemin rujlarını süreyim derdim yoktu.İnanmayan ikizime sorsun.
Ama özeniyorum yani.Hep bir bakımlı,hep bir hazır durmalarını.
Keşke elimde olsa ama malesef...
******
Merve'yle sohbet etmek eğlencelidir.
O kadar çok şey konuştuk ki,konu hemcinslerden Fransızların soykırım yasasına geldi.
İnanamadığımı,hayretler içinde kaldığımı söyledim.
Neye inanıp inanmamaları gerektiğini öğrenmek için sadece "Nutuk" u okumaları yetiyordu...
Bir milleti böylesine büyük bir suçla itham etmek ne demek?
Hadi Hitler bunu yaptı,Almanya zaten asla inkar etmiyor,aksine kabulleniyor.Ama topraklarını almak isteyen Anzak askerleri öldüğünde ailelerine "Sizin çocuklarınız bundan böyle bizim de evlatlarımızdır.İçiniz rahat olsun" diyebilecek kadar sağduyulu bir lider nasıl böyle bir çirkinliğe izin verir?
Hadi onu geçtim,yunanlı general türk bayrağını çiğnediğinde duyduğumuz acı öylesine büyükmüş ki Atatürk İzmir'e geldiğinde kadınlar yere yunan bayrağı sermişler,çiğnesin diye.Hemen kaldırtmış,"Bir milletin bayrağı onun şerefidir,çiğnenmez" demiş.
İzin verir mi,ezdirir mi bir milleti diğerine böyle bir deha?
İnsanlar bir millet hakkında böylesine ağır bir ithamda bulunurken iyice araştırmalı,asla subjektif yaklaşmamalı.
Bizim de tepkimizi daha çok ortaya koyup,tarihimize kesinlikle daha çok sahip çıkmamız lazım.
Aksi takdirde halimiz yaman olmaz da ne olur?

24 Ara 2011

kendime mektup

Neden bu aralar bu kadar agresifsin?Bilmiyor musun?
Tamam.
Dolmuşa bindiğinde 10 kuruşunu da isteyen şoföre gözlerini devirip,sakızını çok şiddetli çiğnemeye başladığında anlamıştım zaten,bütün gün stres stres diye bağıracaktı vücut dilin...
Zaten kar yağıyordu.Küçükken güzeldi kar,büyüdükçe pek bir anlam ifade etmemeye başladı senin için."Yağmuru sevmiyorum,kar da onun katı hali zaten" diye mır mır konuşurken yakaladın kendini bugün.Şapkanı takıp,saçlarının hiçbir telini göstermemeye yemin etmiş gibi montunu da burnuna kadar çektin.Sen soğuğu sevmezsin.Belki de bundan bu halin...
"Öf bu insanlar yürümeyi bilmiyor" tezini bir kez daha doğruladın.Önünde yürüyen amca sanki çayır çimende gezer gibi,sağa sola baka baka yürürken "ÖÖÖÖÖÖĞĞĞĞFFFFF" deyip anlamasını bekledin ama "İnsanların hiçbir şeye acelesi yok yaaa" diyen de sen değil misin?
Bu ara buluttan nem kapıyorsun.Bilmeden,istemeden kırıp döküyorsun.
Sakin durmaya çalıştıkça yapamadığını fark ediyorsun.Aslında bir derdin yok.Allah'a şükür yok diyorsun.
E o zaman neden böylesin?Havadan mıdır?
E ya Londra'da doğsaydın,Kurt Cobain haklı mı olacaktı?
(Evet evet biliyorum,Amerikalı o)

"Ani olarak değişen ruh hallerindeyim" dedin O'na geçen gün,telefonda."Kendimi bildim bileli böyle,bir neden olmasına gerek yok.Terazi burcu olduğumdan olabilir"
"Kendim için söylemiyorum ama" dedi sana "Öyle olunca çevrendekilere zarar veriyorsun"
Haklıydı ama elinden bir şey gelmezdi.
Bu aralar böylesin.Sana bir yılbaşı eğlencesi,doğum günü,gelin hamamı falan lazım.
Yoksa daha çoookk mızmızlanır,ona buna sarılırsın.

20 Ara 2011

Dün başıma küçük bir mutluluk geldi

Kayra bey,
Telefonda uzun uzun anlatamadım.En kolayı yazmak galiba.Okuyanlar olucak,o yüzden en başından anlatmam lazım.
"Kayra beyi ben Bosch'ta staj yaparken tanıdım.Kendisi işini hakkıyla yapan,bizi her gördüğünde "Dahi ikizler" tanımlamasını uygun bulan çok iyi bir insandır.
Geçen sene Hıdırellezde öylesine "Benim adıma da gül ağacına dilek assana" demişti.Hemen onun adını da yazdım.Aşk,daha yükseklerde bir kariyer,araba,para,sağlık gibi şeyler dilemiştim.
Sonra o uğur parasını kargoyla yolladım.Yanında çalıştığım Kadriye hanım ve Derya hanıma,bilgisayarın yanına koymaları için küçük birer kaktüs sözü vermiştim,onları da yolladım.Bir tane de Kayra bey için aldım.
Bir de mektup yazdım içine,"Bu parayı hep cüzdanınızda taşıyın,paranız bitmez" dedim.
Bunun üzerine Kayra bey de tee ağustos ayında Alaçatıdan bize hediye almış.Ancak dün elimize geçebildi."

Annemle kahvaltı yapıyodum.Kargo şirketinden aradılar,"Bosch Frenden kargo var" dediler.Gittim,aldım.İçinden iki melek ve bir mektup çıktı.

İnsan hakikaten böyle şeylerden mutlu oluyor.Bana dünyaları verseniz böyle mutlu olmazdım.Çok küçük ama inanılmaz etkili olduğunu düşünüyorum.
Akşam olunca sizi aradık,"Bize çok hayranmışsınız,iki melek yollamışsınız" dedim de karşılıklı kahkahalar attık.Sesiniz inanılmaz canlı,içten,neşeli geliyordu.
Çok güzel şeyler söylediniz.Utandık baya ama bir o kadar da sevindik,çok iyi yerlerde olacağımızı,çok farklı olduğumuzu anlattınız.Ben hem utanıyorum hem seviniyorum,anlatması zor.Çok teşekkür ediyorum sadece...
Dilerim mektubunuzda yazdığınız gibi sizin de "Allah sevdiklerinizi yanınızdan eksik etmesin".Zira hayatın tadı onlardan başka kiminle çıkar?
Temennim,bir iki hafta içinde şirkete gelip yanınıza uğramaktır.Bir mani çıkmazsa neden olmasın?
Tekrar çok teşekkürler,var olun.

18 Ara 2011

tekrar

"Dünyadaki doğrular nedir? Benim için Allah'ın doğruluğu, Rabbimin doğruluğu en öndedir. Kimsenin gönlünü incitmeye hakkım yok. Bunu yaparım ama yanlış yapmış olurum. Kimsenin hakkına tecavüz edemem. Edersem bu bir yanlıştır. Başka bir insanın canına kast edemem, edersem bu bir yanlıştır. Bir insana çok sevgi gösteririm, sevgi veririm bu bir doğrudur. Ama aşırı sevgi vererek eğer onu yorduysam bu bir yanlıştır. Çünkü sevginin de bir derecesi var. Sevgide de güneş kadar yakıcı olmayacaksın. Çünkü hepimizin sevgiyi alabilme kapasiteleri ve alabileceğimiz anlar var. Nefret gibi sevgide çok kuvvetli. Bu doğruların dışında benim istediğimi yaşamaya, istediğimi giymeye, istediğim gibi düşünmeye hakkım var. Buna hiç bir şey engel olamaz. Düşünceler zaten sınırlanamaz. Onun için insanların düşünme özgürlüğü çok önemli. "

Cemil İPEKÇİ


Bu yazı çok eski postlarımdan birindeydi...Bir dergide okuyup bayılmıştım.
Kesinlikle hayat felsefelerimden biri.
Şu Cemil bey ne kadar zeki!

16 Ara 2011

mecaz olmadan...

Türkçe'deki belli kelimeler mecazen kullanılıyor ama asıl yaratıcılık onları gerçeğe çevirebilmekte...
Mesela can arkadaşım deli Zeynep dün twitterına bir post yollamış."Ahanda" dedim "tam da onun kafası bu".Kahkahalarla güldüm.

Aynen paylaşıyorum:"Başucu kitabından ziyade başımın üstü kitabıdır efem.Edinip,okuyunuz"



Ne tür bi deli,valla ben de tam anlayamadım ama onu çok seviyorum,çok da özlüyorum.






15 Ara 2011

Neden?

*Neden kimse benim hayatımdaki 7 gerçeği merak etmiyor.Çok üzülüyorum.Not:Ciddiyim.
*Neden "ergen" diye tabir ettiğimiz yeni nesilin kızları 30 gibi duruyor?İnternetten,medyadan,bilgiye ulaşımın kolaylaşmasından mı bu bir an önce yetişme telaşı?Her şey hemen ellerinde mi olmalı?
Mesela geneli neden saçlarını acilen platin sarısı yapmak istiyor?E o yaşta o sarıyı boyatınca kırkında ne yapıcak ki o zaman?
Arada beş yıl oynasa,az gözükse de,geçen zaman içinden şöyle bir geriye dönüp bakınca her şeyi yaşında hatta az da olsa geç yaşadığım için seviniyorum,mutlu oluyorum.
*Neden yiyecekle içeceği aynı anda bitirmek istiyorum?Hatta içeceğin beş on damlası sona kalsın da onunla bitsin yemek diyorum?
*Neden ruh halim bu kadar hızlı değişiyor?Bunu burcumla ne kadar açıklayabilirim?Neden bu küçüklüğümden beri asla ama asla değişmeden ve taviz vermeden beni takip eden huyumdur?
*Neden sinirlenince başıma ağrı giriyor?Neden o ağrının geçebilmesi için uyumam gerekiyor?
*Bu aralar neden kimseyle konuşmak istemiyorum acaba?Yanıma gelip dergi satmaya çalışan çocuğu bile tınlamıyorum hiç?
Burnu büyüklükten mi?Aslaaa!
*Neden bazı insanların hedefleri yok ve nasıl booşş boş gezmeyi kendilerine yedirebiliyorlar?Ya da ben çok takıntılıyım?
*"En çok hangi şarkıyı seviyosun?" sorusuna neden "Henüz yazılmamış olanı" diye cevap veriyorum?Nedeni çok açık,birdaha anlatmaya gerek görmüyorum.
*"ANLAYANA" diye salak ötesi bi laf neden hayatımızda var ve bunu söyleyen insanlar neden istisnasız olarak kıro?Kıro ı'lı mı yazılıyodu acaba?
*Neden ilk yazdığıma bu kadar takıldım?Hakkaten neden kimse yedi gerçeğimi merak etmiyo?
Not:Ciddiyim.
Şaka.

13 Ara 2011

Ecemiz'in doğum gününden,Meltem'in gözünden

Uzun zamandır hiç bu kadar güzel bi fotoğrafım olmamıştı...


Ay nedense bi beğendim,bi beğendim...Narsist görünmek istemiyorum ama sevdim,yalan mı söyleyeyim yani?


Mely'nin eline sağlık...

P.S:Küllük ve sigaralar bana ait değil:)

11 Ara 2011

olmaazzzz!!!bu kadar kilo alınmaaazzz!!!

Halbuki ne güzel bir gündü...
Kahvaltımı yapmıştım,annem "O aldıklarının hepsini yiyebileceğine emin misin?" diye sormuştu.
Yedim tabi...
Ama ben biliyordum.Bu kadar iştahlı olmadım ömrümde...Neyi versen silip süpürüyordum.Beren Saat çok zayıf olduğu için ona çok gıcık olmaya başlamıştım.Smalldan mediuma geçmemi anlayamıyordum.Göbeğim kucağıma oturuyordu ama umursamıyordum.
Taa ki bugüne kadar.

İpek'in canı kısır yapmak istedi,evde bulgur yoktu.Sevgilime ördüğüm atkıyı bitirmiştim,buluştuk taktı hemen,çok beğendi falan.Dedim ki,"İpek'e bulgur almaya gidelim." Kent Meydanını teklif etti,gittik.
Tam aşağı iniyoruz,hani şu avmlerde boy,kilo,tansiyon ölçen aletlerden var ya onlardan gördük.Şakalaşıp "Baktırsak mı?" derken,benimki çıktı baktırdı gaayet kendinden emin bir şekilde.

O emin olmasın da ben mi olayım anasını satayım,adam "slim fit" çünkü,göbek falan ne gezer?Bir çıktı,kilo 72,boy 1.78..."Civan gibi delikanlıyım" diye caka satıyor bana.
Sonra tutturdu,hadi sen de çık diye.Yapma dedim etme dedim,dinletemedim."Bak 75 kilo bile çıkarım" dedim ama cık,caymadı.

Hocalarrr bir çıktım...Ta taaaaaaaaa!!!"OHAAAA" deyivermişim.
61.5!!!!
NEEEE?
Ömrümde gelmediğim kilo,görmediğim kilo!48dim ben lisedeyken...En son tartıldığımda da 52...
E bu 9 kilo nerden geldi o zaman?

Bildiğin hüsrana boğuldum,canım sıkıldı.Annemlere telefon açtım,benimki ordan "62 kilooo" diye bağırdıkça annemle kardeşim "ŞİŞKOOO ŞİŞŞŞKOOO" diye tempo tuttular.
Gittim hemen kendime yarım yağlı süt ve keloks aldım.Kıtırlı domates çorbası aldım.Bir yandan da tatlı reyonuna bakıp bakıp ağlıyordum.Sürekli "Ühü ühü,gel keloksum,gel yeni can arkadaşım gel" diye keloks poşetine sarılıyordum.Canım sevgilim de "Bu gece eve gideyim,şöyleeee güzeeeeelll bir yemek yiyeyim,mısır patlatayım" diye bana moral veriyordu(!).
Kardeşim de pırasa ve kısır yaptı.Evde bundan sonra zeytinyağlılar var.Beyaz ekmek,et falan yok.İnternetten "İştah kesen yiyecekler" araştırması yapıyorum.
9 kiloyu atmaya söz verdim kendime.
"80 kilo olsan da severim seni" diyen sevgilim,sana sesleniyorum:Sen sevsen de ben kendimi sevemem ki...Halimiz yaman olur::)

10 Ara 2011

çiçek-böcek-güneş-bulut:)

Bugün O'nunla yolda yürüyoruz.
Nerden estiyse söyleyiverdim:"Sen bana hiç çiçek almıyosun?Hani alıcam diyodun,yalancı yaaa.Almadın bak"
Şöyle yandan yandan baktı."Bence o kadar emin olma".
"Nedenmiş?"
":)"
"Gerçi aldın bi kez ama..."
"Hayatımda ilk defa çiçek aldım ama o sayılmaz,fasülyeden.Orada size geleceğim belliydi."
"Olsun aldın ya...Ay yavrum yaaaa,çiçeği mi versem,ayakkabılarımı mı çıkarsam diye tereddütte kaldın hahahaha:D"
"Dedim ya,ilk kez çiçek almıştım ne yapsam bilemedim ama kurtardım durumu galiba"

Tam o sırada ben yine bu meseleyi kaptırmış konuşurken durdu:"Canım şurada bi 48 saniye durabilir miyiz?Mont çok terletti"
Fermuarı açtı."Şu montun içinden bi elini soksana" dedi.Ben de sandım ki,baksana nasıl terledim diye göstermek amaçlı istiyor bunu.Elimi şöyle bi soktum..."AAAAAAAAAAAAAAAA İNANMIYORUMMMM!" deyip boynuna sarılmam bir oldu...Bir adet beyaz gül vardı orada.
Ona ördüğüm atkının son rötuşları için ip almaya gittiğim sırada almış,cebine saklamış.Canım yaaa..."Ne zamandır aklımdaydı...Buluşmak için aradığımda Kent Meydanında gezindim,çiçekçi aradım bulamadım" dedi.
Nasıl mutlu oldum bi bilseniz...
Dün biraz atışmıştık,hem de özür niyetine geçti."Hadi bak bu gülün hatrına affettim" dedim. Bu benim,hayatımda aldığım en anlamlı ve özel çiçek...

Tarkan demiş ya "Sen aşkı çiçek böcek güneş bulut sanmışsın"
Yani demek istediği:Birçiçekle bir böcek sevgili olur,bazen yağmur yağar bazen güneş açar..."
Ya da ben öyle anladım.
Bugün bana güneş açtı.

8 Ara 2011

ben meri kırismıs oldum

Erkenden hazırlanmış gibi oldum bu sene...
Bakalım neler yapıcaz?

5 Ara 2011

yok böyle sıfat!



Başlık çok mu saçma oldu bilmiyorum ama bu dans yarışmasını izlerken bana bi haller oluyor.
Şu anda yazdığım oda buram buram yanmış tavuk koktuğundan mı takıyorum bu kadaaaaarrr yoksa tez yazım aşamasının sıkıntısından,15 kaynak isteyen hocama sövemememden mi bilmem.
Acun Ilıcalı çok zeki bir adam.Türk insanının neyi sevip sevmediğini çözmüş,ona göre gardını almış,ne yaptıysa tutturuyor.Allah daha çok versin,kazansın,ona hiçbir dediğim yok.Zaten o hiçbir işe yaramayan,bütün gün boş oturup boş gezen,ona buna saran sözlük yazarları gibi adamın yaptığı her şeye bok atamam şimdi.(Bazılarını tenzih ediyorum tabiki,sıkı da okuyucusuyum)
Ama şöyle bir baktığımda o kadar içi boş programlar yapıyor ki,valla bazen dayanamıyorum.Mesela Şenol İpek.Allahımmmmmmm!Kendisi bana göre dünyanın en yavşak adamı.O sırıtış,o endam.Dayanamıyorum bir gülüşüne bile.
Cem Ceminay..."CANIM TÜRKİYEEEEMMMM!!!" "GÜZEL İNSANLARIMIZZZZZ!!!" dedikçe kafamı su dolu kaplara sokup intihar planları yapıyorum,engelleyenler çıkıyor.
Said midir ne haltsa bi hoca var ya Spinoski kılıklı...Bak biraz önce şöyle bir dialog geçti:
Burcu Esmersoy:"Evet Said hocam,sizin görüşlerinizi alalım"
Said:"(Sessizliiikkkk....Sessizliiikkkk) Sesimizi duyamıyoruz,konuşmalar kulağıma gelmiyor,stüdyodaki seyirciler çok mu konuşuyor ne?(Bülent Ersoy'un 'Sen bir böceksin' bakışı)"
Al işte bok.Ne demek o?İlla bi laf sok,illa kendini suçlu hissettir.İlla,öğretmen "Evladım sana diyorum" dediğinde "Ben mi?Ben mi?" diye soran öğrenci psikolojisine sok herkesi anasını satayım.
Nerden buluyo bunları arkadaş yaaa...Bir de para veriyor üstüne...Valla Allahtan izlemiyorum,biraz önce denk geldim,bir kez daha şükrettim izlemediğime.
Ah be Acunum,iyisin hoşsun da...
Bazen de boşsun.
Samankafalar.

2 Ara 2011

uykusuza masallar

Nasıl severim dinlemesini,okumasını...Ah bir bilseniz!
Annem küçükken, anneannem fırına hamur yoğurmaya gidermiş.Annemlere bakması için de başlarına komşunun kızını bırakırmış.Hatırladığına ve tasvir ettiğine göre:"Gür siyah saçlı,ciddi duruşlu bir Kürt kızı"
İlk başta kızı pek sallamamışlar falan,ama kız birgün "Size bir masal anlatayım mı?" dediğinde işin rengi değişmiş.O günden sonra o hep anlatsın,hep dinlesinler istemişler.
"Öyle şeyler anlatırdı ki,o güne kadar hiç duymamıştım.Peri padişahları,kızları,cinler,periler,şahlar..."der annem ve devam eder:"O zamanlar 6-7 yaşlarındaydım.Bak aradan kaç yıl geçti,anlattıklarının hepsini hatırlıyorum.Daha sonra Hakan'a da anlattım,size de.Hem de hiç değiştirmeden..."

Masallarla büyüdüm.Gözlerimi kapadım,hayal ettim.Bazen aklım almadı:"Bir kız ne kadar güzel,bir erkek ne kadar yakışıklı olabilirdi ki?" O zamanlardan beri kadın erkek meselesine takıktım.
Bundan 3 yıl kadar önce bir gece anneme zorla masal okuttum."Tövbeeeee,kazık kadar kızlara mı?" dediğini hatırlıyorum.Kıramamıştı ama,canım.
En sevdiğim filmler masallı filmlerdir.Big Fish,Ulak bunlardan sadece ikisi.Hep gözlerim dolar,bambaşka diyarlarda bulurum kendimi.
Ama en çok okumak isteyip de bir türlü fırsat bulamadığım,"Binbir Gece Masalları"ydı.Bugün kitapçıda gezerken rastladım,çocuklar gibi sevinip birinci cildini aldım.Nasıl oluştuğunu biliyordum.
Arap,İran masalları bana çok gizemli ve mistik geliyor.Onlarda başka bir hava var,başka bir tat var."Pamuk Prenses" masalı falan gibi değil.Daha bir oturmuşluk mu desem,büyü mü desem bilemedim.
Küçükken de L Fontaine masallarını okurdum.Uçan halılar,konuşan hayvanlar...Çok severdim,hala severim.Bu kitabı da çocuklarıma kalsın diye köşeye koymayı düşünüyorum.
Onlar da okusun,onlar da sevsin diye.
Güzel olmaz mı?

P.S:Bu yazıyı yazmadan az önce sevgilime telefonda heyecan içinde kısa bir masal okudum.Bitirdiğimde seslendim seslendim cevap gelmedi,uyuyakalmış.Daha sonra aradı "Uyudum mu ben?Kusura bakma canım" dedi hahaha!
Uyusun tabi.Canım benim.