29 Şub 2012

neden böyleyim?

Biraz önce oturduk,birbirimizin içini dışını yüzümüze vurduk üç kişi.Bu sayede hep sormak istediğim ama sadece kendime sorup cevabını veremediğim soruyu dillendirme şansı buldum:Neden bu kadar rahattım?
Napayım,nasıl değişeyim?
Mesela kardeşim,ikiz olmamıza rağmen,benim tam tersimdir.Ben hayatımda bu kadar takıntılı bi insan görmedim.Kafasına bir şeyi taktı mı takar,bir şeye gözünü diker "O niye böyle,bu niye şöyle?" diye kendini yer bitirir.
En basiti mesela dün kursa gidicez,dolmuş bekliyoruz.Kar dolayısıyla trafik kilitlenmiş vaziyette.Yanımda mütemadiyen şöyle bir ses duyuyorum:"Neden gelmedi?Geç kaldık...Öfff neden kitlenmiş ki trafik?...Aman yaa bu da dolu,Allah kahretsin...Ne zaman dolmuşa ihtiyacımız olsa dolu olur zaten...Saat de buçuk oldu...Gördün mü bak kaç dakika geçti"
Sessiz sessiz bekliyorum ama...Döndüm şöyle bi,dedim ki:"Kızım bi sus lan!Yarım saattir bıt bıt bıt...Tevekkeli değil,erkekler bu yüzden karı dırdırı diyo.E napayım şimdi,ışınlayayım mı bizi?Dolmuş falan mı uçurayım bu taraflara?Yeter artık da bi söylenme!"
Bu sefer kızıyo oluyorum,bağırıyo oluyorum...
Mesela iş mevzusu...Takmış kafaya,okul biter bitmez bulucak.Şimdi o böyle stres yapınca dönüp kendime bakma ihtiyacı nail oluyo,"Acaba ben mi çok rahatım?" diyorum;rahatım ama çok değilim.Su akar yolunu bulur,sen sadece elinden geleni yap...Düşüncem şu:Zaten 1 yıldan aşağı sana izin vermezler çalışırken,iyisi mi 1,5-2 ay tatil yap da öyle atıl iş hayatına.Öğrenci için budur.
ÖSS'de de böyleydi bu.Nasıl çırpınıyo aman da yapamıcam falan,rahatlasın diye psikologa da gitti ama aramızda 10 puan fark var...Yani bilemedin en fazla dört soru.Değmez,hayat çok kısa.
Hem zaten taksan nolucak ki?Bir şey değişmiyorsa hayıflanmanın alemi yok,ben hayattan bunu öğrendim.
İkincisi de,kimsenin hayatına bakmayacaksın.İyi veya kötü.Sen bir alıcı gibisin;ağzından burnundan kulağından bir şeyler bağırıp duruyor herkes.Görme...duyma...konuşma.Ben mesela sadece kendi hayatıma konsantreyim,bir de haklı olarak sevgiliminkini de düşünüyorum tabiki.Elbette ki arkadaşlarımın,ailemin hayatında olup bitenlere bakıcam,destek olucam,mutlu olucam,üzülücem ama kimse kimsenin hayatı için kendini heba etmemeli...Yırtınmanın alemi yok,kaba tabirle.
İnsan en büyük iyiliği de kötülüğü de kendine eder zaten,başkasına değil...
Böyleyim işte.Hep böyleydim...Çok şaşırmam,stres yapmam;yapacağımı anladığım an kendimi sakinleştiririm zaten.Her şeyin ben elimden geleni yaptıktan sonra "olması gerektiği gibi olacağına" inanırım.
Hangisi doğru;kardeşim mi ben mi,bilmem.Kurcalamam da zaten.
Herkes kendine göre...

27 Şub 2012

cık...olmaz

Şimdi annemin bi arkadaşından geliyorum.
Annemin arkadaşları genç birer ruha sahip,hayat dolu,pozitif tiplerdir.Ne demişler,insan kendine benzeyenlerden seçermiş arkadaşlarını.
Onlar da öyleler.Seviyorum yani.
Şimdi ben bu kızla yeni tanışıcam.Uzun zamandır da hiç tanımadığım birinin evine gitmemiştim he...
Yine aynı benimdir her kimle tanışırsam tanışayım...Azıcık elektrik alayım yeter ki,aynı neşe,aynı enerjiye sahibim hep.
Gittim neyse...Ya arkadaş bi insan bi dakika susmaz mı?Sürekli şöyle bi tip hayal edin:"Şimdi size bardaklarımı göstereyim"-"Şu bluzu şu kadara aldım"-"Durrrrrrrr kıııığğğzzzzz ne unuttum baaaakkk!Çok güzel bi kumaş var elimde,getireyim bekle"...Ve bunların hepsi eve girdiğim andan itibarenki ilk yarım saat içinde oluyor.Nasıl bi şok halindeyim,varın siz düşünün.

Yazının adı:cık,olmaz.Neden böyle yaptım,çünkü bu kız evinde çatlak gördüğü,beğenmediği her yere bişiler,yok efendim desenler falan yapıştırmış.Her yer biblo kaynıyor.
Hayatta böyle bir kadın olamam ben.Onu yapıştırdım,bunu boyadım,işte efendim şu bibloyu aldım falan...Yok yok olamam.
Kötü bir şey değil ama evi basitleştiren şeyler.Bir de her taraf biblo,eşya,çerçeve...İstemem,oturamam zaten.
Ama çok iyi kızdı Allahı var...Çok iyi hizmet etti,güler yüzü,sohbeti çok iyiydi.
Sorun bende.Çünkü benim can ciğer arkadaşlarımın da gayet iyi bildiği bi huyum vardır:Bir eve gittiğimde maksimum 2 saat oturabilirim tek başımaysam.Çünkü karşımdaki insanın bir işi varmış da ayakbağı oluyormuşum gibi hissederim.Keza birinin evine tatil amaçlı gittiğimde,yazlık gibi mesela,maksimum 3 gün kalırım.Yapamıyorum,hep bi işleri varmış da engelliyormuşum obsesifliği var üzerimde.
Bu ne alaka şimdi pek anlamadım ama anlatmak istedim hahaah:D
Sonuç olarak,yarın bigün evlenirsem,evime falan gelirseniz size eziyet çektirmeyeceğim gibi,oraya buraya bir şeyler yapıştırıp,melekli biblolar almayacağıma;yumurta haşladığım suyu bekletip çiçeklerimin köküne dökmeyeceğime söz veriyorum.
Bu aşırı duyarlılık...
Malesef yapamam ben.

25 Şub 2012

rüyanda görürsün!

İnsanlar gerçekten görmek istedikleri ama bi türlü göremedikleri insanları mı rüyalarında görürler?Oha ne kadar çok "görmek" kelimesi kullandım,özneyi kaybettim hahahaha:D
Mesela eski sevgilinizi gerçekten rüyanızda görüp iyi olup olmadığını merak edemez misiniz?
Arayıp sorduğunuzda,sağlığından endişe ettiğinizde "Heeee bak,konuşmaya yer arıyo lan,kesin ondan aradı" psikolojisi neden hemen oluşuverir kafalarda?
Çevremde çok görüyorum bu tiplerden.Öyle arkadaşlarım var benim:"Dün benim eski kız arkadaşım aradı,rüyamda gördüm,iyi misin dedi"
"Eeeeee?"
"Eeeesi yalan söylüyo kızım işte."
"Nerden vardın bu kanıya?Gerçekten görmüş olamaz mı?"
"Olabilir ama yine de pek sanmıyorum.'Seni özledim,merak ediyorum' diyemez ki!"
Hastalıklı,kendini gerçekten önemli biriymiş gibi gören insanların işi bu.
Zaten azıcık psikoloji bilen insanlar olsalardı,insanların hiç hatırlamadıkları,akıllarından geçmeyen insanları rüyalarında gördüklerini bilirlerdi.
Saygılar...

24 Şub 2012

ruh hali



"Don't make it bad!" diyecek birilerine ihtiyacım vardı bu ara,iyi oldu...

18 Şub 2012

Sevmiyorum

**Hasta olmayı sevmiyorum,hatta bundan nefret ediyorum.Suya atılan asprinleri içmeyi hiç sevmiyorum,tadı berbat.(Ağzım burnum hastalıktan birbirine karıştığı için,ilk başlık olarak bunu uygun gördüm)

**Çok kibar insanları sevmiyorum.Hani şu,ağzından tek bi kez bile "Salak" lafı çıkmayanlar var ya,onlardan bahsediyorum.Çok ciddi insanlar bile bunlardan iyidir çünkü en azından bir iki espriyle rahatça tavlayabilirsin ama kibarlarda en ufak bi esneme payı bile yok malesef.Hayattaki iki uç nokta işte bunlar,sevmiyorum kardeşim.

**Samimi gibi görünmeye çalışıp da aslında gözleriyle küçümseyen insanları sevmiyorum.Kimin samimi,kiminse olmadığını anlayacak kadar hissiyatı kuvvetli bi insan olduğumu düşünürsek,bu tip insanları çabucak seçebileceğimi de hesaba katmalıyız bence.

** "Hani sorarlar ya .. Dostun mu ? Sevdiğin mi diye .. Artık ben onlara sadece "Al Birini Vur Ötekine" Diyorum" ... veya... "Susuyorum ya şimdi ben... Zafer kazandım sanma... Edeptendir bu suskunluk..Gidiyorum şimdi sessizce, Üzülüp kahrolduğumu sanma, Verdigim Degeri haketmedigi gördügümdendir; Tek kelime etmeden arkamı dönüp gidiyorum, hiç bişey söylemiycek misin diye sorma..Bizde senin gibilere söylenecek tek söz vardır:Hakettigin gibi yaşa" ...falan gibi varoş edebiyatını sevmiyorum.Bunu da kopyala-yapıştır yaptım zaten,gördüğüm yerde uzaklaşmak istiyorum.Çünkü bunun adı güzel söz yazmak,güzel şiir yazmak değil;baya baya,bildiğin varoş edebiyatı.Resmen "Kendine gel güzelim" temalı.
Geçelim lütfen bunları.Sevmiyorum.

**Senden yaşça büyük olduğu için her söylediği doğruymuş zanneden insanlardan nefret ediyorum,sevmiyorum hiç.Elbetteki çoğu doğrudur ama bu devrin çocuğu benim dimi?Teknolojisine kadar ben biliyorum,sen ne diye atıp tutuyosun?
Sonra gel de sinirlenme...

**Herkesle sorunlar yaşayıp hatayı hala kendinde aramayan,belki bende de bir kusur vardır diye dönüp de kendine bir kez bile olsun bakmayan insanlar,sizi sevmiyorum.

Devamı gelicek.
Şimdilik bu kadar.Aklınıza gelen kategorilere açığız efenim.

17 Şub 2012

ey sevgili sevgilim...

Dün yine buluştuk,oturduk konuşuyoruz.Aldığım sevgililer günü-gecikmiş de olsak- hediyesini verdim,daha doğrusu hediyelerini:Kazak,kol saati ve annemlerden de aşk kurabiyeleri.
Üzerine cuk oturdu,çok sevindi canım benim.
Sonra bi ara saatine baktı:"Saat 6 gibi eve bırakıcam seni" dedi."Hayrola bi işin mi var?" dedim,şaşırdım.
"Yoo" dedi "Üzerimi değiştirip evden alıcam seni"
Beni bi yerlere götürücekmiş.Bu bizim ilk sevgililer günümüz diyeymiş.Onun da ilk defa bi sevgililer gününde yanında bi sevgilisi varmış,özel olmalıymış...
Sürekli soru sordum durdum:"Nereye götürceksin beni?Ay çok heyecanlandım"-"Çatlatmasana adamı beee söyle hadi"-"Ne giysem acaba?Nasıl bi yer,tarif etsene biraz"-"Kaç hafta önce yaptın bunu lan,doğruyu söyle" gibi sonsuz sorularıma sadece "Yeter amma çok soru sordun,bıt bıt bıt!" diye cevap verdi:)
Saat 6 gibi eve bıraktı beni,hazırlandım bi güzel.8 gibi de almaya geldi.
İpek'e nergis,bana da tek bi gül getirmiş.Pek de naziktir haha:D
Sonra Çekirge'ye götürdü beni,bi baktım aaaa!türkü evindeyiz.
Bi güzel yemek yedik,müzik dinledik baş başa.Hemen hediyesini verdi.
Hayatımda aldığım en güzel şey diyebilirim:Küçük bi halının üzerine fotoğrafımızı bastırmış.
Çok duygulandım,nasıl anlatsam bilmiyorum ama hep böyle bi halı istemiştim.Hani ünlülere hediye edilirdi ya,hep isterdim,kısmet sevgilimin hediyesineymiş...
Çok mutlu etti beni çok!
Oradan çıkınca da Çizmeli Kedi'ye götürdü beni...
Hep düşündüm:Ben bu kadar çok sevgiyi ve ilgiyi hak edicek ne yapmış olabilirdim?Ki bu kadar özeni,nezaketi,özgürlüğü hak ediyor muydum?
Ben bu çocuğu nereden bulmuştum?Nasıl oluyordu da beni bu kadar mutlu ediyordu?
Bu soruların cevaplarını hala bulamıyorum,bilemiyorum ama tek bildiğim şey,onu çok seviyorum...

14 Şub 2012

sevgililer günü

Benim için tek açıklaması ve anlamı budur...

12 Şub 2012

sizi seviyorum kızlar!!!

Uzun lafın kısası,erken sevgililer günü toplanması,gerisi laf salatası:Sizi seviyorum kızlar!:)

9 Şub 2012

Ayşe Arman olmak,Demet Akalın olmak...

Bugün Zeyneple dürüm yerken söyledim:"Akşama Ayşe Armanla ilgili bi yazı yazıcam okursun" diye."Zefir" diye bi sanat filmine götürdü bizi ve ben ilk defa bi sanat filminden sıkılmadığım gibi;"Ayyy kelebekler ne güzeldi"-"Sümüklü böceği ne güzel çekmiş"-"İnsan annesini öldürüp,mezarının başında börek yer mi lan?" diye 'ultrasaçma' yorumlar patlattım.
Neyse bak,nereye geldim.
Zeynep ve ben,Ayşe Arman ve Nil K.'nın sıkı okuyucusuyuz.Hürriyet gazetesinin internet sitesinden hep okuruz.Hatta bazen "Bu ne saçmalıyo yaaa?" veya "Ne güzel iş yapmış" diye de Ayşe hanım hakkında konuşuruz.
Ayşe Arman,benim tam olarak yaşamak istediğim hayatın birebir görüntüsü.Cinsel hayatını anlatması dışında,elinden geldiği kadar insanı kucaklamaya çalışan,oraya buraya koşan,sevdiklerine sarılan biri ve ben bu yönünü takdir ediyorum.
Gazeteciliği tabiki tartışılır.
Bu aralar şuna takılıyorum:"Abi bu kadın,ailecek-epey kalabalık yalnız bu ailecek kısmı- 'Miami'ye gittik,iki jeep kiraladık,ev kiraladık' işte efendim,'Sevgilim elimden tuttu havalimanına götürdü beni,bi baktım ki aaaaa:Beyrut'a gidiyoruz!' falan diye anlatıyo anlatmasına da,bu değirmenin suyu nereden geliyo?Biz neden ailemizi anamızı bacımızı dayımızı falan alıp böyle ultra lüks tatillere koşamıyoruz?"
Yemin ederim kıskançlıktan falan değil sorum,ki zaten çok güzel bişi yapıyo,imreniyorum da.Keşke benim de böyle bi şansım olsa da herkesi toplayıp yurtdışına çıkarabilsem.
Benim takıldığım konu,"Bunca yıllık gazetecilik hayatımda ancak kendime bi ev alabildim" diyen bir kadının sadece kocasının parasıyla mı bu kadar büyük bi tatile icabet ettiği...
Hadi onu geç,bu kadın her şeyi ama her şeyi beğeniyo arkadaş!"Şunu da beğenmedim" dediğini görmedim."Zenne" filmini bi anlatmış,tam 4 ay boyunca vizyona girmesini bekledim,gittim ve filmden herkes homurdana homurdana çıktı!Neyi abartırsa kaçıyorum artık oradan...
"Demet Akalın olmak" ne alaka derseniz,bi yerde okumuştum:"Arkadaş,bu kadının hiç mi derdi tasası yok" yazıyodu.Valla hak verdim şimdi.Bi insan sürekli,"Evet bugün de arkadaşlarla bardayız"-"Sevgilimle şurdayız"-"Aman da o kız bu çocuğu ayarlayayım" der mi?Sürekli ama!Bu işte,lisedeki o mal kızların yetişkin hali!Tabii yetişkin denilebilirse...
Ay ne doluymuşum be!Ama napayım,boş boş tipleri görüp sustukça daha fena olmaktansa yazmak iyidir.
Yazmak iyidir!

6 Şub 2012

Allahını seven şunu bana bi açıklasın!

Yırtarsın...Tam anlamıyla kıçını yırtarsın...
Dört sene içinde çalışıp durursun,güzel bi yerde iş bulmaya zemin hazırlarsın.
Bi yandan ingilizce kursu,bi yandan okul,bi yandan iş bulmaca çalışmaca derken dört yıl biter.
Şu son 6 ayımı dile adamanın derdine düştüm.Zırt pırt fikir değiştirdiğimi sanmayın.O büyük firmaya gitmeyi çok istedim ama kursum her gün ikiye kadar.E sonra bi de okula gitmek var derken zaman yok anlayacağınız.
Yoksa neden olmasın yani?
Neyse de,diyeceğim şu:Sen bu kadar çalış didin,aylarca iş bak ve senin o "Mal bu var ya...Tam mal!" dediğin,salak,dangoz,en olmayacak şeye gülen adam gitsin "IMKB'de çalışıyorum" desin,"Adamlar kalıcı ol dedi" desin,"X şirketinde çalışıyorum,şartlar şahane" desin,"Çok zordu ama geçtim sınavı" desin.
Desin de desin yani.
Mesela çevremde tam sorunlu bi tip var.Ama bildiğin sorunlu.Bir şey söylersin hemen celallenir,bi hüsran çocuğu rolü keser falan.Geçenlerde karşılaştım,naber falan dedim."X şirketinde işe girdim" dedi.
X şirketi de acayip kurumsal biliyo musun?Baya güzel mülakatlardan geçmek lazım.
Çıldırıyorum arkadaşım.Tam anlamıyla çıldırıyorum.
Hayır,sakın yanlış anlamayın,asla kimseyi hiçbir mevkide kıskanmam ben.Yapımda yok bu kıskançlık zaten.Benim takıldığım bambaşka bi konu:Ne buluyo insan kaynakları uzmanları bu insanlarda?Ben de özel sektörde bulunmak isteyen herkes gibi büyük şirketlerde çalışmak istiyorum.Okul bitince hemen başvuru yapıcam zaten de,bu kadar sorunlu,zeka kıtlığı yaşayan insanlarda ne buluyolar bilsem ya?
"Nasıl oluyo ya?" diye sorup duruyorum.Benim tek artım ÖSS'de türkçe-edebiyatı fulleyip,okula 6 yaşında başlamış olmak olamaz di mi?
Gördükçe daha da çok düşünüyorum,"Nasıl nasıl nasıl?"
Anlayan anlatsın lütfen lan!
Sevaptır.

5 Şub 2012

Sen ne yaparsan yap,kabulüm.

Bu yazıyı okuduğunda bir tek sen ne demek istediğimi anlayacaksın.
Sen ne yaparsan yap,benim kabulüm.
Ne şekilde olursan ol,ne eksik olursa olsun.
"Hatasız kul olmaz/Hatamla sev beni" ne doğru bi tamlama aslında.
Ben seni her şeyinle;tüm artı ve eksilerinle kabul ettim.
Etmedim mi?

Aklına ya da gözüne takılan her ne olursa olsun,seni ne kadar rahatsız ederse etsin ben ona gözümü kapar,kulağımı tıkar,ağzımı dilimi lal yaparım.
Eğer bunlar olmazsa seni nasıl sahiplenebilirim ki?
Rahatsız olduğun bir konuyu düzeltmek için harcadığın çabaya hayranlık duyar,sana destek çıkarım.
Düşündüğümde zaten,asıl işlevimin bu olduğunu görüyorum.
Aklında soru işaretleri,acabalar kalmasın.
Nasıl dilersen öyle yap,kabulüm.
Bugünün kıssadan hissesi de bu olsun.

1 Şub 2012

Ahaaaa!Ne bulduuummm!!!

Bunu,internette gezerken gördüm...Aha! dedim.
Sakın yanlış anlamayın,"Evlenme derdine düşmüş saf kız" asla olamam ama her genç kız en azından gelinlik mağazalarının camlarına bir kez de olsa bakmıştır(Ben hep bakardım,küçüklüğümden beri-nedense)
Bak bu model var ya,tam böyle düşündüğüm şey gibi.Tam da değil ama çok beğendim ben...Diğerlerine göre baya bi sade ama ben öyle ulllttraaa kabarık,ordan burdan böcekler çiçekler çıkan şeyleri giyemem.

Elim değmişken,fotoğrafın altında yazan siteye baktım,çok güzel şeyler buldum ama özellikle Elisabeth Barbosa'nın tasarımlarına bittim bittim.
Link atayım,siz de bakın...(ilk modele hasta oldum)
http://www.weddinginspirasi.com/2012/01/28/elisabeth-barboza-wedding-dresses-2012
Öptüm sizi:)