26 Ağu 2012

Gezelim,güzelleşelim.

Bursa'dan fena halde sıkıldım.
23 yıl Londra'da kaldıktan sonra,"Çok sıkıldım,orada kalacağıma dünyayı geziyorum" diyen Ashley gibiyim.
Bir kere bu evden acilen taşınmak istiyorum.Burada "acilen"in altını çizmem lazım.Bu semtten de,insanlarından da fena halde bunaldım.
Hem ev küçük.Yaş ilerledikçe sığmak da zorlaşıyor.Yeni,büyük ve ferah bi ev kime güzel gelmez ki?(Ayrıca balkonlu)
Bir de hava çok sıcak ya,keşke 3 ay da denizde olabilseydim diyordum kiiiiii kızlarla kararlaştırıp Kumla'ya,bizim yazlığa gittik.
Bu kısa tatil bana ilaç gibi geldi.
Biz 6 kız-gerçi bu sefer 1 fire versek de-,bulunduğumuz her yere neşe götürüyoruz.Bunu kendini beğenmişlik olarak falan görmeyin.Gerçekten.
Bir kere biraraya gelince inanılmaz bi ses çıkıyo ortaya.Herkes bir ağızdan diğerine laf yetiştiriyo.Aynı anda cevap vermeye uğraşıyo.Kahkahalarla gülüyoruz,eğleniyoruz.
Bu sefer de Kumla'da gördük durumu.Denize girdik,güneşlendik,kusana kadar yedik,gezdik durduk.Sitede kimse yoktu,koca apartmanda bir tek biz olduğumuz için,bahçede bi kova(!) çekirdek yedik,kahkahalarla güldük,ciddi ciddi dertleştik.
Cıva gibi.Her kalıba uyduk.
Kendimize,görseniz asla inanmayacağınız 2.5-3 liralık tişörtler aldık.Ki mesela o 2 liralık tişörtler,ben en son gittiğimde 1 liraydı!
Ece bize aşk bilekliği aldı."Aşk falan alma bana,şans al" desem de kabul etmedi.Dualarla bileğimize taktı.Orada dikkat ettim de,aşkın dışındaki arkadaşlık,şans,iş bileklikleri falan hala duruyo,aşk baya azalmış."Herkes aradığını alıyo demekki" dedik hemen.
Sabah,Tuğçe'nin "Evi su bastı,kalkın!" sesine uyandık.Boru patlamış,biraz su almış evi.Hemen temizleyip,yan sitenin görevlisi Cengiz abiyi çağırıp yaptırdık.
Bize sanki,tüm Kumla esnafı espri yapmak zorundaymış gibi geldi.Herkes çok komik olduğunu zannederek espri yaptı ve biz hiç gülmedik.Hahahaha!
Böyle yani.Şimdi Bursa'ya döndüm de,ben gidicem ya bu şehirden-kısmetse-.
Çok istiyorum.Er yada geç.
Hadi bi fotoğraf atayım(Kızlar burda,kardeşime "Hadi çabuk çek,Hazal'ın kemikleri batıyo!") diye bağırıyolardı.Nasıl güldüm lan,belli oluyo zaten de,kızlar bildiğin acı çekiyodu hahahaha)
Öptüm!

23 Ağu 2012

Biz çikolatalı pastaysak siz nesiniz arkadaşım?

Geçen gün ByMutu'nun bi yazısını okudum ve sesli güldüm.
Hemcinsime hakaretvari(!) şeyler yazsa da-şaka şaka-,tespitleri "acı ama gerçek".
Olay kısaca şöyle:Erkeklerin kadın etine zaafı varmış(biliyoduk),o yüzden kızlar her ne kadar "ayy ne öküz öküz bakıyosun be?" dese de bakarlarmış,doğası buymuş falan.
Kızlar,çok istenen bi çikolatalı pasta gibiymiş.Nasıl ki o pastayı yemek için can atıyorsak,kızlar da erkekler için öyleymiş.
Maalesef doğru.
Yazı mizah yüklüydü,ondan çok güldüm aslında.Fakat işler öyle erkeklerin gördüğü gibi değil.
Bir de bizim tarafımızdan bakın...Bazı gerçeklere gözlerinizi açın.

Siz hiç bi erkeğin,yolda tacize uğradığına falan şahit oldunuz mu?
Zannetmiyorum.
Peki siz,bu yazıyı okuyan erkekler,daha önce hiç bi kıza laf attınız mı?
Cevabınız evetse,sizlere seslenmek isterim:Bunun ne kadar iğrenç bi duygu olduğu hakkında bir fikriniz var mı?
Siz hiç akşam karanlık çöktüğünde,montunuzun cebine biber gazı koyup,elinizi de sıkma düğmesinin üstünde tutarak,bildiğiniz tüm duaları okuya okuya hızlı hızlı eve yürümek zorunda kaldınız mı?Karşıdan karaltı şeklinde gelen bir erkek görüp,"Eyvah bana doğru geliyo" paniğini yaşadınız mı?
Sırf uzun bi elbise giydiniz diye,karşıdan gelen adam elini kolunu sallayarak üzerinize gelip,kalçanıza dokunmaya çalıştı mı?Ve siz son dakikada geri çekilseniz de eli elinize değdi mi?Ve adama ters ters bakıp bela okurken,o pişmiş kelle gibi sırıttı mı?
Siz hiç,karşıdan gelen bi erkek size temas etmesin diye kendinizi kenara çekmek zorunda kaldınız mı?Ve o erkek karşıdan gelirken "Eyvah laf atıcak" paniğine kapıldınız mı ve %90 tutturdunuz mu?
Siz hiç metroda giderken "Dokunma bana" diye bağıran bi kadın görüp de "Haklısın dokundum" diyen erkek gördünüz mü?Hep bi inkar halindeler."Ne diyosun sen be,ne dokunması,ne uyduruyosun" bıdı bıdı...Haksız insan çok bağırır.
Siz hiç,bi işyerinde bi erkeğin size sulandığını fark edip,bir de üstüne üstlük yapmaması konusunda uyarıp,en sonunda şikayet ettiğinizde,o ahlaksızın "Hayır sen yanlış anlamışsın" demesiyle kendinizi bir adaletsizliğin tam ortasına düşmüş gibi hissettiniz mi?
Siz hiç denize girdiğinizde bile,arkanızdan deli gibi yüzen ve işte o anda bile iğrenç duygularıyla sizi tavlayacağına inanan bi pislikten tırsıp,tam da serinleyeceğiniz zamanda denizden çıkmak zorunda kaldınız mı?Kalmadınız.Tabii.


Ne yaparsanız yapın,lütfen karşı tarafın ne hissettiğini hesaba katın.Biri size laf atsa,dokunmaya çalışsa,arkadaşınıza bişi anlatırken anlattığınızı tekrar edip kahkahalarla gülse küfretmeye de hakkınız var,bağırmaya da.
Çünkü biz,çikolatalı pasta olmak istemiyoruz.
Siz zaaflarınıza gem vurmayı öğrenin.

22 Ağu 2012

Topik sentınsıs.

--Alışkanlık oldu artık,kurstan her çıkışımda mutlaka pasaja uğruyorum.
Sayesinde 3 tane elbisem oldu,kurstakiler "Ya hakkaten nerden buluyosun,hepsi birbirinden güzel" diyolar.Hatta Rhiannon "Ooww!How many pretty dresses do you have?" diye sordu.Hahaha!Çok zannediyo.
İşin güzel tarafı hem güzel hem ucuz.25 liraya inanılmaz giyinebiliyosun.
Avam olduğumu söylemiştim.

--Bayramda herkes hep aynı soruyu sordu:"Dişlerin senin di mi?"-ne demekse?-,"Saçların boya değil di mi?Maşallah çok siyah".Bi de sadece konuşmak olsun diye konuşanlar var ki,ağızlarının payını verdim.
"Aaaaaaaa saçında beyaz va..."
"Abi Allah aşkına söyleme şunu,bunu diyen 45.ci kişisin,bıktım"
"....tamam????!!!!"
Var abi var.Allah benim belamı mı versin,var.Tek tük var,o da görünüyo arada,o göründüğü an da çen çen konuşan abilere denk geliyo ya,çıldırıyorum vatandaş!

--Dolmuşta giderken yanımızdaki iki arabada atışma yaşandı.Biri diğerine "Yol verme kardeşim yayaya!" diye bi saçmaladı,bizim şoför anında gaza geldi.
"Yok yeaaaa!Ya kadınsa,hamileyse ya da yaşlıysa?(yanındakine dönüyo)Ah ah,bak gençliğe!(arabada tek genç olan biziz diye bize dönüyo)Yeaaaaaa,kulakta küpe.Ağız burun delik.Bi de yayaya yol verme der!İyi di mi gençliğin hali heaaa?"
Ya zaten bugün ölümüne sıcaktı tamam mı,konuşmaya,elimi kolumu kaldırmaya zor mecalim vardı,kalktı bide bu yol boyu;yok efendim neden öyle demiş,genç değil miymiş böyle saygısızmış,anlamazmış falan diye beynimi yedi.
Kardeşim "Evet tabi" falan dedi,ben de gayet de sesli bi şekilde "Ya öf ne konuştu be" deyiverdim.Yorumunu yap da bi sus be adam.Nerden buluyosun bu eforu,enerjiyi?
Çakcaksın ağzına iki tane şlak şlak.Tövbe tövbe.
Hayır sonra gençler saygısız oluyo.
Sen önce bi susmasını bil.

--"Size hayırlı kısmet için dua ediyorum" diyenleri el kol hareketleri kullanarak,"HAYIRR" diye bağırarak susturuyorum."Lütfen seyahate çıksın deyin lan,sevgiliyi napıcam" diye yalvarmak da cabası.

--Geçen gün bi kozmetik mağazasına gittim.Ayağımda sandaletler var,bordo oje sürmüşüm.Kıza dedim ki,"Ya bu ayağımdaki ojeden var mı?"
"Ben bilemem ki hanfendi(ayyyyy!bana hanfendi dedi!)"
"Numarasını bilmiyorum ki,bordo yani işte.Buna en yakın renk(göz atıyo)hah şu!Tamam bunu alayım ben"
Şu kadar diyalog kurana kadar bordo de,olay bitsin.
Yaz geldiğinde konuşmalarım minimum düzeyde olur oysaki,neden bu kadar abarttım bilmiyorum.

--Sevgili arkadaşlar,büyük bi ilke imza atarak irmik helvası yapmış bulunuyorum.Sipariş alınır.Harika oldu hahaha:)
Bezelye bile yaptım.Yarın da barbunya var.
Allahım,ne güzel şey öğrenmek.(Yalnız var ya,ilerde bigün olurda evlenirsem-Allahın işi-,adama yazık.Dakika başı,"Beğendin mi?Olmuş mu?Neden bıraktın orasını?" diye sorup duruyorum,bütün iştahı kaçar.)

--Bu ara her şey sinirime dokunuyor.Muhtemelen havadan.

--Karışık giyinmeye bayılır oldum.Nerde alakasız şey var,onu giyiyorum.Bide nasıl bi özgüvenle taşıyorum,görseniz!Bildiğin cahil cesareti benimki.

--"Bu kız ruh hastası" deyip okumaktan vazgeçerseniz valla bişi demem.
Haydi çüüüzzzzz!

21 Ağu 2012

Şimdi bana sorsalar...

Kendi hayatımı şöyle anlatırdım:"Kulaklığımı takıp coşkulu bi müzik dinlerken dans ediyorum ama beni izleyenler duymuyor...o coşkuyu anlamalarına imkan yok.Kendi kendime dönüyorum,eteklerimi savuruyorum,zıplıyorum,hopluyorum,kahkahalarla gülüyorum.
Fakat herkes benim manyak olduğumu falan düşünüyor.Bi başına konuşan biri kadar tuhafım.
Napayım ama,iyiyim ben.
Neşeliyim ben.
Nasıl anlatılır ki daha başka?"

Bundan sonra daha eğlenceli yazılar yazmaya karar verdim.
Bu kadar ciddiyet fazla.

19 Ağu 2012

Bayramın neşesi.

Geçen sene ramazan bayramında Kumla'daydık,onun da yazısını yazmıştım.
Bu bayramda ise Bursa'dayız.Anneannemin evinde...
Çok neşeli bi kahvaltıyla başladık.Eylül,annemin bir iki gün önce hasır ördüğü saçlarını açmıştı,kıvırcık kıvırcık olmuştu.
Ömür abi de bizdeydi,Ömür Akkor.Tanırsınız belki,bilmiyorum.
Eylülle aralarındaki dialoglar herkesi öldürdü."Havuç kafa" dedikçe,Eylül de ona cevap yetiştirmeye çalıştı.
Ayhan dayımın bi ara:"Hadi bize Keti Peri'den ölürüm sana şarkısını söyle" demesiyse filmi kopardı bende.Verilen bayram harçlığını almayan Eylüle inat,dayım ve Ömür abi paraları başlarından aşağı döküp göbek attılar.
Süperler yaaa...

Deniz,-geçen sene sitenin etrafında turlarken kucağımda uyuyakalan çocuk- şimdi 1.5 yaşında olduğu için fıldır fıldır geziyor,tutmak imkansız.Nasıl şeker nasıl şeker...Yalnız geçenlerde düştüğü için yanağı para kadar yara olmuş kıyamam...
Daha fazla uzatmayayım da bir iki fotoğraf atayım bari.
Annem bel fıtığı oldu ama yine neşeli:)
                                        

Mutlu bayramlarrrr:)

17 Ağu 2012

Birkaç hafta sonra güneşli bi havada,bu kızın yerinde olmayı diliyorum.



Birkaç hafta sonra kuzenim nişanlanıyor.Bu da İstanbul'a gideceğim anlamına geliyor.
Ben de aynı bu kız gibi geziyorum.Sadece daha güler yüzlü,daha enerjiğim hahaha:D
Uzun elbisemle İstanbul sokaklarında gezmek fikri süper geliyor.Neşeme neşe katar.Kısmetse olucak.
Şarkı da süper bu arada.Kulaklıkta çalsın,yürürken dinlensin.
Di mi ama?:)

14 Ağu 2012

Sen çok yaşa TED!

Her zaman daha çok vakit ayırıp izlemek istediğim ama bi türlü fırsat bulamadığım TED konuşmalarını nihayet adamakıllı izleyebildim.
O da az yani.2-3 konuşma falan.
Fakat çok şey kattı bana,ne siz sorun ne ben söyleyeyim.
Dünyanın en zeki insanlarını biraraya toplayarak teknoloji,eğlence ve dizayn konusunda bilgiler veriyor.

Kadının adı Helen Fisher.Rutgers Üniversitesinde insan davranışları üzerine araştırma yapan bir antropolog.Aşk üzerinde yıllarca süren uzun bi araştırma yapmış ve verilerini toplamış.
Aşık olunca insanların üzerinde-hepimizin bildiği gibi-belli değişiklikler oluyormuş.Bunlar sırasıyla:Aşık olunan kişinin özel bi anlam kazanması,bir kişiye odaklanılması.Onunla ilgili eksiler ve artılar listesi yapsak da,sadece artıya odaklanmamız.Onun her şeyinin diğerlerinden farklı gelmesi gibi.
Ardından sevilen kişinin üzerine titreme başlıyor.Onu yüceleştirirken,yoğun bi enerji birikiyor.Cinsel sahiplenme başgösteriyor,biriyle birlikte olduğunu duysanız çıldırıyorsunuz falan.
Aşkın ana özelliği yoksunlukmuş.Cinsellikten de öte,aşık olduğumuz kişinin bizi aramasını yada bi yerlere davet etmesini istiyormuşuz aslında.
Yapılan bi araştırmada,insanlar sevgililerinin resmine baktıklarında beynin kokain alınca harekete geçen bi bölgesine rast gelmişler.Aşkı bir duygu olarak değil,bir dürtü olarak kabul ediyor.Canımız çok çikolata istediğinde,onu alırkenki isteme duygusu gibiymiş.Yani zihnin yoksunluk çeken parçasından geliyomuş.
Bu arada kadın-erkek ayrımından da bahsetti.Kadınlar ağlarla düşünüyolarmış(biliyoduk zaten hehe).Beyinlerindeki parçalar birbirleriyle daha bağlantılı olduğundan,düşünürken daha fazla veri toplama,karmaşık yapılarla birlikte daha fazla seçenek ve sonuç görüyolarmış.Bütünsel düşünme yani.
Erkekler ise fazlalıkları atmaya,önlerindekileri düşünmeye,adım adım ilerlemeye odaklanırmış.
Neyse...İnsanlar aynı anda birden fazla kişiye aşık olabilirmiş,bu da dopamin seviyesine bağlıymış zaten.Bunu şehvet,aşk ve bağlılığın(ki,doğuştanmış bunlar) her zaman birbirine bağlı sistemler olmamasıyla açıkladı.

Başkasına değil de,"ona" aşık olmamızın nedenleri varmış;
-Zamanlama
-Yakınlık
-Gizem.(Gizem,beyindeki dopamini arttırdığı için gizemli kişilere ilgi duyuyormuşuz)
-Çocuklukta listelediğiniz özelliklere uyan insanlar olabilir(Aşk haritası)
-Bir takım insanlara doğru çekilebilme,bunların tamamlayıcı beyin sistemlerine sahip insanlar olmasıymış.

Yaaaa günün kıssadan hissesi bu.
Diğerlerini de başka postta yazıcam;onlar da iş hayatında kadınlar ve sahiplenme konularıyla ilgili.
Çüüüüzzzz:)

11 Ağu 2012

Saçma şeyler.

Annemin belfıtığı olacağı tuttu.
Doğum sırasında başlamış aslında.Doktorlar falan kar etmeyince kırık-çıkıkçı toparlamış durumunu,tee 22 yıl önce.
Geçen hafta da pazar günü müydü neydi,pide yoğunluğu var diye fırına çalışmaya gittim.Orda pidelerin konulduğu kocaman bi kasa var,sen onu çekeyim derken fıtık patlamış mı!
Doktor,"Allah Allah,nasıl oluyo da bağırmıyosun?" diye şaşırmış kalmış.
Şimdi hatun yatıyo.Dolayısıyla yemek yapmak,çamaşır,bulaşık falan bize kaldı.
Gocunmuyorum ki.Ne derse ses etmeden yapmaya çalışıyorum,yeter ki soru sormuş olmak için sormuş olmasın...
Az önce kremini sürdürdü,"Sizi işte bu günler için yetiştirdim" deyip kahkaha attı "Allah razı olsun".
"Asıl senden Allah razı olsun" dedim içimden,"Annemizsin,az mı emeğin var üzerimizde?"

Yaa,iyi evladım ben yaa dedikten sonra,anlatacak bir şeyim olmadığını belirtmek isterim.
Ramazanda anlıyorum ki,sadece yemek için yaşıyorum ben hacı.Hayat çok yavan yoksa.
Bu aralar böyle.Anneye bakmak,arkadaşlarına zaman ayırmak,bazen bazı insanlara acayip sinirlenmek ve kurs arasında gidip geliyorum.
Eylülün sonlarına doğru her şey daha güzel olucak inşallah.
Öptüm:)

10 Ağu 2012

Haydi Hazal haydi!

Bu ülkeden çok acil gitmem lazım.
Artık duramıyorum ama ne zaman giderim,bilmiyorum.

6 Ağu 2012

Oruç.

Kimsenin tercihi beni ilgilendirmez.
İsteyen tutar,istemeyen tutmaz ama bir tek şeye lafım var...
"Oruçlu değiliz diye aşağılanıyoruz" diyenler,size hak veriyorum.Ne olursa olsun insanların birbirine saygı duyması lazım.
Fakat bunu söylerken,oruçlu bi insanın karşısına geçip lıkır lıkır su içiyorsanız,dondurma yiyorsanız,çay kahve içiyorsanız hakettiğinizi söylemek durumunda kalacağım.
En azından size saygı gösteren oruçlulara biraz saygınız olsun...
Lütfen!