20 May 2013

Bazen diyorum ki...

-Neden matematiğe,fiziğe ya da kimyaya karşı hiçbir ilgim yok da tamamı edebiyatta?Bugün koşa koşa gidip aldığım,almışken canım Burak'a da sarıldığım Livaneli'den "Kardeşimin Hikayesi" isimli enteresan romanda "Edebiyat bilimden de önce gelir" cümlesini okuyunca anladım.Cidden dediği gibi,insan duygusunu ve düşüncesini açıklamada bilim ve matematik çok sığ kaldı.Bu yüzden Sabahattin Ali benim için bir dahidir.

-Neden hayatımın sonuna kadar okuyup dünyayı gezebilecek kadar büyük bir enerji var içimde?Çalışırken sıkılırsam nolur acaba falan diye düşündüğümden mi acaba?Çok param ve de sağlığım yerinde olsa sadece ama sadece gezmek isterdim.Evde oturup kalıcak biri değilim çünkü,Allah sağlık verdiği sürece gezicem de sanırım.

-Geçen gece uyumadan önce gözlerimi tavana dikip,evimizin karşısındaki barda yıllardır bıkmadan usanmadan türkü söyleyen güzel sesli adamı dinlerken birden "Bir erkekle karşılıklı oturup konuşmayalı ne kadar zaman oldu?" diye düşünürken yakaladım kendimi.Epey bi zaman geçti,şimdi canım arkadaşlarımla buluşma zamanı.Çünkü erkeklerle konuşmak,dertleşmek ayrı bir keyif.Sana tamamen objektif bir şekilde karşılık veriyorlar,bir de en büyük şansım çevremdeki erkeklerin müthiş komik olması;dolayısıyla zaman benim için çok hızlı ve eğlenceli geçiyor.
Bence arkadaşlar en güzel stres atma yolu.

-Bazen diyorum ki neden aşırı tepki verme özürlüyüm?
Neden her şeye "Olabilir,büyütmeyin bu kadar" diyorum?Bunun adı kayıtsızlık mı,öküzlük mü yoksa normal bişi olarak mı algılamam gerekiyor?Ruh halim o kadar hızlı değişiyor ki,ayak uydurmak çok zor.Son zamanlarda en çok bunu düşünür oldum.

-Bazen diyorum ki İngiltere'ye dönüp master gibi bişi yapmasam mı acaba?Sonra diyorum ki,saçmalama sen orda çok rahat ettin kızım lan,mutlu oldun yine.Benim için en güzel tarafı da alacağım yeni eğitimin beni aşırı zorlayacak olması,öğreneceğim işle ilgili kelimeler,sunumlar,ödevler...İngilizceye karşı zaafım var ve ne kadar zorlanırsam o kadar mutlu oluyorum.Olay bende böyle işliyor.

-Dünyanın en zor karar alan insanı olarak nasıl alıyor da hayatımla ilgili mühim meselelerde ani ve dönülmez şekilde karar verebiliyorum acaba?
Uyguluyorum da lan.Bırakmıyorum,vazgeçmiyorum da.
En çok bu huyumu sevsem de bazen zorluyor.
Neyse artık böyle gelmiş böyle gider qhanqseler yh@ hahahaha:D
Geldim yine,aldı beni düşünceler.

19 May 2013

Galiba bağımlı oldum!



Bu şarkının tam anlamıyla bağımlısı oldum.
Tuttu bırakmıyor.
Ama nasıl güzel kadın,nasıl içli ses!
Başımıza gelen en güzel insanlardan biri...

18 May 2013

Kürkçü dükkanı.

Türkiye'deyim tararaaaaaaaaaa!:)

Yazmayalı uzun zaman oldu çünkü hazırlanmak,toparlanmak,yapılan "by by partisi",İstanbul falan derken anca fırsat bulabildim.
Esasen bu aralar fazla da yazmaya gönlüm yok çünkü yazı konusunda geriledikçe gerilediğimi düşünüyorum.,bunu geçen gün evde babamın eski eşinin dört sene önce "Bişiler yazarsın" diye hediye ettiği defteri bulduğumda anladım.Baya baya güzel yazıyomuşum ama şimdi "Nerde o eski Hazal da öyle yazılar yazsın" stayla!
Döneceğimizi öğrenen bütün yabancı arkadaşlarım günler boyu sarılıp sarılıp "DONT GOOOO" diye ağlandılar.Onlar ağlandıkça ben kahkaha attım,"Sakin olun geri gelicem zaten" dedim,yüzlerinde açan gülleri gördüm.
By by partisi düzenleyecekleri gün annem Bournemouth'a geldi.Onu da partiye dahil ettik,tam 30 kişiydik.Bütün Korelilerle İsviçrelilerle ve de Kolombiyalılarla kanka olduğu gibi,herkes tarafından öğrenci zannedildiği için pek bi memnun oldu.Herkese bayıldı,çok da eğlendi.
Bu arada çok hediye aldım.Herkes mektup,çikolata,fotoğraf falan getirmiş,"Seni çok özleyeceğim" diyerek verdi.Ne kadar güzel şey bunca insan tarafından sevilmek,nasıl anlatmalı bilmiyorum ama onları ben de çok seviyorum.
Annem benim evimde kaldı,Katrina'yla tanıştı.2 gün boyunca gezdirdim onu,sanki çok büyük bi yer de hey Allahım ettiğim lafa bak ya.Bournemouth'dan değil de okuldan ayrılmak çok koydu valla ya,o kadar üzüldüm ki ağlamamak için kendimi zor tuttum,"Zaten dönücem" diye de kendimi avuttum.
Ondan sonra ver elini Londra.Gide gele fenalıklar geçiriyorum ama annemi gezdirmek gerekiyordu.4 gün kaldık,daha önce gittiğimiz her yeri gezdirdik;hem çok beğendi,hem de çok mutlu oldu canım benim.Onunla tatil yapmayı ve zaman geçirmeyi çok eğlenceli buluyorum.
Sonrasında İstanbul'a geldim zaten.Havalimanında dayım,yengem ve dayımın süper arkadaşı Erkan abi tarafından "Miss Hazal" gibi pankartlarla karşılandık,gece 3lere kadar muhabbet ettik ve ertesi sabah Bursa'ya döndük.
Eve bir geldim ki ne göreyim!Her yerde balonlar,hoşgeldiniz yazıları...Annemin çok sevdiğimiz arkadaşı Esin abla yapmış.Geliş bile mükemmel oldu ya.
Öyle sevindim ki bizi görmek için gelenlere,buluştuğum herkese,canım arkadaşlarıma...Canlarım benim ya.
Özlemişim gerçekten ama şehri değil,sadece insanları.
1 ay buralardayım kısmetse.Sonra yine dönüş var.
Bu ara çok yoğun,her gün biriyle görüşüyorum o yüzden yazamazsam özür.
Çüüzzzz:)