27 Kas 2013

Bir "partilerin aranan ismi" olarak ben.

Başlık çok cezbedici biliyorum:Tıklarken,partilerde dans ederken kendimden geçtiğimi,iki günde bir partiden partiye koştuğumu ve eve sarhoş geldiğimi düşündüğünüzü tahmin etmek zor değil.
Sizi hayal kırıklığına uğratacağım için üzgünüm ama gerçekler acıdır.
Etrafımdaki birçok insanı görüyorum,mükemmel bir enerjiyle iki günde bir "Party Nighhht"-"Cameo tonight" modunda,kış ayazında incecik bluz ve topuklu ayakkabılarla koştura koştura clublara gidip birer içki alıp sonra bir tane daha alıp,dayanamayıp şişeyi alıp sabaha kadar dans ediyorlar.
Ha ama durum sandığınız kadar "masumane" bir eğlence anlayışından ibaret değil:Barda tanıştığınız kişilerin sizi ellemeye çalışması ve bu durumdan hoşnutsanız gecenin ikinizden birinin odasında son bulmasına kadar giden uzun bir yol var önünüzde.Ha ama istemem derseniz kimse ısrar etmiyor,özgür bir ülke burası ve seçenekleri çok.Kafaları güzel ve ortamda bu kadar çok "dişi" varken sizin nazınızla kaprisinizle uğraşacağı yerde yüz elli tane daha kız tavlayabilecekleri için zaman kaybetmeden hemen yanınızdan gidiyorlar.
Dün gece bir arkadaşımızın son gecesi olduğu için okulun öğrenci yurdunda toplandık.Israr kıyamet sonucu gittik,akşam saat 9.30 gibiydi,ordan da cluba geçiceklerdi.An itibariyle 8 aydır İngiltere'de yaşıyorum,daha bi cluba gitmişliğim yoktur.Aaaaa nasıl olur yaa falan demeyin çünkü çok ama çok işittim bu cümleyi:Allah bana cluba gitme isteği vermemiş,bunu sadece böyle açıklayabiliyorum.Ben 18 yaşındayken de gitmek istemezdim,sıkılırdım;yaşım 24 ve değişen bişi yok.Özel günler ve geceler için eyvallah tamam hadi gidelim(Ki sadece üniversite mezuniyetimde eve sabah ezanında dönmüşlüğüm vardır,o da özel bi gece olduğundan) ama uzun süre kalmak istemiyorum çünkü ben fasıl insanıyım,pub insanıyım.İnsan gibi yiyip içerken karşımdakini duyabilecek şekilde,boğazımı patlatmadan konuşmak istiyorum.Benim için keyif budur.Siz keyfi clubta alırım derseniz,saygım sonsuzdur.Mesela clubları başka şeylerle ikame ediyorum burda:Yeni yerler görüyorum,yeni publara gidiyorum çünkü çok seviyorum,yeni yemekler yiyorum ve yeni insanlar tanıyorum.Topuklu ayakkabılarla yüksek volume müzikte hiç ama hiç sevmediğim dıptıslar eşliğinde takılmak bana mutluluk vermiyor.
Lise mezuniyetimde de böyleydim.İlk bir saat güzeldi,baya bi oynadık ettik ama artık sarmamaya başlayınca masaya dayanıp etrafı izlemeye başladım.Doğal gözlem yapmak için müthiş yerler,insanoğlunun bambaşka bir yüzü.
Bu arada bir de içki mevzusu var tabi:Ağzıma bir yudum içki vurmuşluğum olmadığından belki de canım sıkılıyor olabilir.Gerçi içki içmeden de oynayabilen bi insan evladıyım,yanıma gelip "İçtin mi?" diye soran da oldu ama clubta değil tabi.Kaliteli bi canlı müziği yeğlerim.

Konuya dönecek olursak:Yurdun mutfağına sistem kurup,içkilerini alıp sarhoş olarak dans eden bu arkadaşları izlerken eğlendim,yarısı da Brezilyalı olduğu için nasıl müthiş dans ettiklerini tahmin edersiniz fakat cluba geçmedim çünkü içlerinden biri,sınıfta yanımda oturan bi İsviçreli sarhoş gözlerle gözünü kırpmadan baktığı gibi,sürekli olarak sırtıma falan dokunmaya çalıştı,yanıma gelip yüzünü yüzüme yaklaştırdı falan,kaçacak yer aradım aman yani.Bir de giderken "Bu geceyi unut" diyo gerizekalı,senin bu mal halini unutmayıp napıcam Allah korusun hahahhaa.
Kişisel olarak çok yakın bulmadığım insanların,hele de bir erkeğin bana dokunmasına katlanamıyorum.Kötü niyetli değildir tabiki,hoş hepsinin sapık olacak hali yok ama huyum bu.Belki bişi demeyen vardır,umursamayan vardır saygım sonsuz ama bana bulaşmayın kardeşim.Ben siz bana dokunmadan da gayet sıcak ve samimi konuşabilirim,iyi vakit geçirebiliriz.

Yani sonuç olarak burdaki herkes dans performansımı merak ediyor,cuma günü zorla cluba götürücekler.Bir kere gitmek istiyordum Türkiye'ye dönmeden,anı olsun diye.
Fakat o gün geldiğinde onlar da partilerin aranan yüzü olmadığımı anlayacaklar.
Hayırlısı.

24 Kas 2013

Anlam veremediğim kadın "türleri"

Kadınları anlamak zor değil ama bir erkek için bazen çok ciddi bir meseleye dönüşebiliyor.Sorun,kadınların mecazi anlam kullanıyor olması."Tamam istersen git" aslında "Gitme" demek falan;erkekler en düz yolu tercih eden basit mekanizmalar oldukları için lafı olduğu gibi alıp "E tamam o zaman" diyebiliyorlar ve sorunlar başlıyor.
Neyse konu bu değil,önden küçük bi "girizgah" vermek istedim:Hemcins olmamıza rağmen benim de anlayamadığım "türde" kadınlar olduğunu söylemem gerekiyor.Örneklerle başlayalım:

1-Yediğini içtiğini fotoğraflamadan rahat uyuyamayanlar:Dünyanın en kötü alışkanlıkları içinde ilk beşte.Tam konuşmanın ortasındayken "Hadi fotoğraf çekinelim" diye telefonlara sarılan,anında paylaşma hastalığı olan cins kadınlardan oluşur.

2-Her yerde yemek yiyemeyen ve uyuyamayanlar:En anlam veremediğim kategorilerden biri.Mesela benim için ortalığı bok götürsün yine de yerim yine de uyurum asla sorun etmem ama bazısı cidden pis olmayan yere bile pis diyor ve hiçbişi yapmak istemiyor yaa.Bu tipler hep en lüks yerlere gitmek,oralarda zaman geçirmek isterler.Salaş ve küçük lokantalar asla işe yaramaz,mutlu olmak için fazlasına ihtiyaçları  vardır.

3-Evli olduğu halde Mickey Mouse,Bugs Bunny gibi çizgifilm karakterli tişört giymeye devam edenler:Ben erkek olsam katlanamam.Şu kız halimle görmeye dayanamıyorum,yüzümü falan tırmalıyorum ama onlar giymekten vazgeçmiyor yaa.Gelmişsin 27-28 yaşına,fıstık gibi kocan var ama sende ne var Winnie the Pooh!Hayır arkadaşı falan da mı yok bu tiplerin bi desin ki "ADAM GİBİ Bİ PİJAMA GİY".Tekstil cenneti bi ülkede yaşıyoruz,dünya kadar 3 liraya(param yok diyecekler için yazıyorum bunu) takım pijamalar var.Al bi tane be ablacım,al bitane.Yok ama illa "Ay çok şirin" demeler.Cık cık cık,olmuyo.

4-Anaç tavırlı kadınlar:Bak işte bu hassas bi mevzu.Her kadında biraz anaç bi ruh vardır ki bu abartılmadığı sürece güzel bişidir çünkü erkekler genelde kadınlar kadar dikkat etmezler kendilerine,burda anlaşalım.Benim o kadınlara bi sözüm yok tabiki ama bazıları var ki evlerden ırak,"over-anaç".Her şeyi ama her şeyi bilirler."Bu konuda hiçbir fikrim yok" cümlesini onlardan duymanız asla mümkün değildir,biri size bişi sorarken araya giriverirler,"Yok o öyle değil,sen bi beni dinle" yaparlar.Daha fazla konuşmayayım bu konuda,siz beni anladınız.

5-Kocası evdeyken bilgisayar oyunu oynayanlar:Elbetteki bir nedeni vardır,kendilerine göre haklı olabilirler.Ne bileyim adam öküzdür,hiçbi şeyden anlamıyodur ya da sevmiyosundur kocanı,konuşmak dahi gelmiyodur içinden tamam bak onu anlarım çünkü zor şartlar altında zorla evli kalan çok kadın var.Fakat genel olarak bi sorun yok ve gayet de vakit geçirebileceğin biri varsa yanında o oyunu oynamak niye be kadın?Adam bişi soruyor,"Bi dakka dur oyun bitmek üzere" haydaaaaaa!Ne bileyim bana saçma geliyor sevdiğin insanla aynı evde olup da paylaşıcak bir şeyinin olmamasının insanın.

6-Bir tırnağı kırıldı diye diğer dokuzuna da kıyanlar:Kendi adıma,eğer biri kırılırsa "Öf kırıldı ya" diye atıp diğerlerine bakmayan bi insan olduğum için tuhaf bulduğum kadın grubudur.

7-Sürekli kıyafetlerden bahseden kadın grubu:Böyle biriyle tanıştım ve konuşmamız yaklaşık 5 dakika kadar sürdü.Çünkü kıyafet,moda ve pırlantalar dışında anlatıcak hiçbir şeyi ya da bir hayat görüşü yoktu.Ne bileyim yaa,onları da seven vardır.Herkes ayrı bi hikaye ne de olsa.

Annem ikiz bebeklere hamile kaldığını öğrenince İpek'i kız,beni erkek beklemişler.
Ondan işte İpek'in daha duygusal,benim daha mantıklı oluşum.
Ondan işte benim daha bi "erkek bakış açısı"nı zaman zaman(her zaman değil) doğru buluşum,dümdüz oluşum.
Bu yazdıklarım da onlara örnek.

17 Kas 2013

Teknolojiyle aramdaki muhabbet üzerine.

Karşınızda tam bir "teknoloji özürlüsü" duruyor arkadaşlar!
İngilizcede "technophobe" denilen,"teknolojiden korkan,ürken" anlamındaki kelimenin karşılığıyım.Bu kadar olacağını tahmin bile etmiyordum.Ne zaman Apple Store'un önünden geçsem,içerideki vahşi kalabalığı görüp topukluyorum,telefon mağazalarında açıklama yapmaya çalışan elemanla konuşmalarımı en minimum düzeyde tutmaya azami önem gösteriyorum çünkü bunalıyorum,altı üstü bi telefon yani bu kadar abartmaya gerek yok.
"Telefonumu 12 kere değiştirdim"-"Apple yeni model çıkartmış gördün mü,almam lazım"-"Bu son teknoloji,parmağını böyle koyuyosun şak diye anlıyo senin olduğunu" falan gibi cümleler duydum mu konuyu değiştiriyorum.
Çünkü ben,teknolojik aletlerin gereğinden fazla kullanıldığına inanan bi insan evladıyım.Ha ama kullanmıyo muyum,tabiki kullanıyorum:Berbattan da öte,son 8 aydır beni çıldırtma noktasına getiren ve yurtdışında yaşayacaklara ASLA AMA ASLA tavsiye etmeyeceğim bir adet Casper bilgisayarım(ki sadece Facebook,Twitter,TED,Guardian,Hürriyet,BBC gibi sitelere girmemde çok yardımcı oluyor),milattan önce 876dan kalma bir adet Nokia (Bak Nokia dedim) C5 im(sırf sözlüğü için kullandığım ve içinde interneti olmayan) ve bir adet Sony(Bu konuda çok iyi bi seçim yapmışım ama,hızlı ve aktif bi şekilde mağazaya girip 'Hem dayanıklı hem de kaliteli olsun' diyerek almıştım) MP3 üm var.İşte bunlar teknolojinin son halkası ürünler,bu üç güzeli başka yerde bulamazsınız.

Doğum günümde babam,"Kızım kaç senedir o telefonları kullanıyosunuz(yaklaşık 5 sene oluyor) artık size bi iphone alalım" dediğinde küçük bir panik yaşadığımı söylemem gerekiyor.Bir yandan alsın istedim,güzel bir hediye çünkü her türlü şey içinde var ve bilgisayara ihtiyaç yok.Hem instagramı da merak ediyorum,giriş yaparım üye olurum falan dedim.Bir yanım teknolojiyle el ele kol kola yaşamak ve bütünleşmek isterken öbür yanım hayır diyor.Nedeni çok basit:Çünkü ben gittiğim cafede sadece sevdiğim insanlarla göz göze konuşmak istiyorum.Onların sürekli telefonlarıyla fotoğraf çekip bir yerlerde paylaşmalarını,canı sıkılınca o küçük ekrandan bakmalarını istemiyorum.Mesela Zeynep'in telefonunda da internet olmadığı için biz hep konuşurduk.Sıkılırsak da gidelim derdik ama işimiz hiç telefonlara kalmazdı.İnsanı insanlıktan çıkarır bu bağımlılık,esir olmak istemiyorum.
Burada yani yurtdışında bilgisayarın ya da teknolojik bir telefonun olmayınca yalnızsın ama ben kendi ülkemde öyle bi sorun hissetmiyorum.Burdaki hocalarımdan biri olan Peter:"Bence siz çok boş bir hayat yaşıyorsunuz" demişti bir gün "Telefonum eski,internetim yok ve radyo dinliyorum.Böylece hayattan zevk alıyorum,zaman kısıtlı ve siz onu internet gibi sanal bir şey üzerinde zaman geçirerek harcıyorsunuz".Kumla'da kaldığım genel olarak "2 haftalar" bana öyle iyi gelir ki...Telefon,internet,televizyon yok;bunları gazete,sudoku,kitap ve bol iletişimle ikame ediyorum ve kafamın çalıştığını hissediyorum.
Bundan sonrası daha da zor olucak,muhtemelen o telefonu alıcam ama kendime söz verdim bu kadar bağlı olmak yok diye.Masaya telefonları koyup "Önce dokunan hesabı öder" oyunu oynamaya başlayacağım.Hatta belki facebooku kapatırım ya da dondururum,onun yerine kızlarla çıkarız ya da Eylülle Denizle parka gider dondurma yeriz,atlıkarıncaya bineriz.
Böylesi bana daha anlamlı gibi.
Bilmem siz ne dersiniz?

6 Kas 2013

Ben senin LÖM olma ihtimalini hiç sevmedim.

Farkında mısınız bilmiyorum ama bu ara yeni bi moda türedi:"Lömlük."
Bilmem siz de aynı kelimeyi mi kullanırsınız ama eğer bilmiyosanız açıklaması bedava:Lömlük tam olarak," daha kibar bi yolunu bulup söylemek yerine,bir kelimeyi daaan diye kafasına atar gibi söyleme olayı".
"Çok direkt" diye tabir edilen insan türüyle "Löm" diye tabir edilen tür başka.Çünkü direkt olanlar size gerçeği söylerler,acı bile olsa lafı evirip çevirmezler.Löm denilen insanlar ise en olmadık yerde ve zamanda,en "patavatsız" şekilde sizi huzursuz hissettirecek kadar ağır ve saçma şeylerden bahsederler.
Bu cidden yeni bi moda,özellikle de kadınlar arasında.
Babam bazen bana çok kızdığında-çünkü ona her zaman duymak istediklerini söylemem ve bu da bir erkeğe asla yapılmaması gereken şeylerin başında gelir- "Hazal bazen çok lömsün" der fakat ben kendimi hiç de o "löm" diye tabir ettiğim insanlar gibi görmedim.Bana "Fazla direkt" diyebilirsiniz ama "Löm" asla.
Mesela ben bir şeyi beğenmezsem,ne bileyim birinin kıyafetini,makyajını,saçını ya da yüzünde bi sivilce falan ne bileyim bişi fark edersem,kalkıp şöyle demem:
"Neden bunu giydin,cenaze elbisesi gibi"
"Sivilcelerin her gün daha kötüye gidiyor"
"Saçını niye böyle yaptın,git düzelt çok kötü olmuş"
Ne ya bunlar allasen?Anlaması imkansız çünkü bu tip şeyler benim umrumda olmaz,bakmam bile.Ciddiyim.
Karşınızdaki insan çok hassas olabilir,insanız ya biz hassas olmasan da insansın işte.Ben bu kadar dikkatli davranıp,beğenmediğim şeylere bile "Hoşmuş" diyosam sırf senin kalbin kırılmasın,neşen kaçmasın diye,sen bana lömbedenek "Bu ne ya?" diyemezsin.Yok abi öyle bi hakkın.
Kıskançlık var dersiniz,eyvallah vardır da bu kadar da belli edilmez birini kıskandığınız.
Öyle biri vardı hayatımda,başkaları söyleyene kadar da fark etmedim kıskanç bi tip olduğunu aslında.Kendisi hep göz önünde olmaktan hoşlanan,insanların kendisine bakmasından haz duyan biriydi fakat istedikleri bi türlü olmadı -hatta çok güzel olmasına rağmen- çünkü herkesi irite etti.
Ben ise insanların önünde olmaktan hoşlanmayan,herkesin her dakika kendisine bakmasından rahatsız olan bi tip olmama rağmen zaman zaman ondan daha başarılıydım,hiç tahmin bile edemeyeceği işlerin başına getirildim ve bundan da hiçbir zaman gururla bahsetmedim,"Hayır yani neden beni seçtiler anlamadım" falan diye kendi kendime konuştum.O ise sürekli bi " o olmamış", "bunu yapma" durumundaydı.Sadece ara sıra "Sen çok zekisin" derdi-hayret nasıl oldu da dedi-,ki onu bile asla kabul etmem.Sonunda,çok abarttığı durumlardan birinde,"Sen beni kıskanıyo musun?" diye şakayla karışık gülerek sordum ve gülerek "Evet" dedi.
Hah dedim al.

Geçenlerde facebookta "Sektöründe öncü firma" başlığı altında ilan veren firmaların gereksizliğinden,nitelikli eleman sayısını yarıya indirdiklerinden çünkü kimsenin güvenip de başvurmayacağından bahsettiğim bi yazı yazdım."Daha sen bana adını vermiyosun ve sana güvenmemi bekliyosun,olcak iş değil" gibisine getirdim,hatta bi arkadaşımla yorumlaştık.Neyse ertesi gün bi baktım,kişi listemdeki biri altına aynen şöyle yazmış:"Hazalcım bu yorumunu tecrübesizliğine veriyorum. Bazen dolu olan bir pozisyonun yerine çalışan aradığında da o şekilde ilan verilebiliyor:) başvurmazsın olur biter ne sinirleniyorsun. Hem bu ne ki çalışmaya başlayınca nelerle karşılaşacaksın."
Bu ne tip bi lömlük bana söyler misiniz?
Kaldıramıyorum,cinlerim tepeme çıkıyo ya.Ben bu kadar hassas davranırken insanların bu kadar daaan diye,başına taş atar gibi savura savura laf söylemesini anlamıyorum.
Ve bu kadın en az 30 yaşında!
Söylediklerimden zerre bişi anlamadığı,hatta tamamen yanlış anladığı gibi bide bana lafı giydirmeye kalkmış.Hayatta en dayanamadığım şeylerden biri,gözüm dönüyor;o sakin tip gidiyor,yerine insanların tırsacağı kadar sinirli bi Hazal geliyor.Yazdım gayet güzel bi şekilde,cevabını aldı ve o gün bu gündür de ses seda yok.Hey Allahım nelerle uğraşıyoruz ya!

Bu tip insanları yakın çevremde tutmuyorum,çünkü sinir hastası oluyorum.
Gelmeye çalışan olursa da şimdiden söylüyorum:Lütfen uzak durun benden löm insanlar!
Lütfen!
Benden size hayır gelmez.