17 Kas 2013

Teknolojiyle aramdaki muhabbet üzerine.

Karşınızda tam bir "teknoloji özürlüsü" duruyor arkadaşlar!
İngilizcede "technophobe" denilen,"teknolojiden korkan,ürken" anlamındaki kelimenin karşılığıyım.Bu kadar olacağını tahmin bile etmiyordum.Ne zaman Apple Store'un önünden geçsem,içerideki vahşi kalabalığı görüp topukluyorum,telefon mağazalarında açıklama yapmaya çalışan elemanla konuşmalarımı en minimum düzeyde tutmaya azami önem gösteriyorum çünkü bunalıyorum,altı üstü bi telefon yani bu kadar abartmaya gerek yok.
"Telefonumu 12 kere değiştirdim"-"Apple yeni model çıkartmış gördün mü,almam lazım"-"Bu son teknoloji,parmağını böyle koyuyosun şak diye anlıyo senin olduğunu" falan gibi cümleler duydum mu konuyu değiştiriyorum.
Çünkü ben,teknolojik aletlerin gereğinden fazla kullanıldığına inanan bi insan evladıyım.Ha ama kullanmıyo muyum,tabiki kullanıyorum:Berbattan da öte,son 8 aydır beni çıldırtma noktasına getiren ve yurtdışında yaşayacaklara ASLA AMA ASLA tavsiye etmeyeceğim bir adet Casper bilgisayarım(ki sadece Facebook,Twitter,TED,Guardian,Hürriyet,BBC gibi sitelere girmemde çok yardımcı oluyor),milattan önce 876dan kalma bir adet Nokia (Bak Nokia dedim) C5 im(sırf sözlüğü için kullandığım ve içinde interneti olmayan) ve bir adet Sony(Bu konuda çok iyi bi seçim yapmışım ama,hızlı ve aktif bi şekilde mağazaya girip 'Hem dayanıklı hem de kaliteli olsun' diyerek almıştım) MP3 üm var.İşte bunlar teknolojinin son halkası ürünler,bu üç güzeli başka yerde bulamazsınız.

Doğum günümde babam,"Kızım kaç senedir o telefonları kullanıyosunuz(yaklaşık 5 sene oluyor) artık size bi iphone alalım" dediğinde küçük bir panik yaşadığımı söylemem gerekiyor.Bir yandan alsın istedim,güzel bir hediye çünkü her türlü şey içinde var ve bilgisayara ihtiyaç yok.Hem instagramı da merak ediyorum,giriş yaparım üye olurum falan dedim.Bir yanım teknolojiyle el ele kol kola yaşamak ve bütünleşmek isterken öbür yanım hayır diyor.Nedeni çok basit:Çünkü ben gittiğim cafede sadece sevdiğim insanlarla göz göze konuşmak istiyorum.Onların sürekli telefonlarıyla fotoğraf çekip bir yerlerde paylaşmalarını,canı sıkılınca o küçük ekrandan bakmalarını istemiyorum.Mesela Zeynep'in telefonunda da internet olmadığı için biz hep konuşurduk.Sıkılırsak da gidelim derdik ama işimiz hiç telefonlara kalmazdı.İnsanı insanlıktan çıkarır bu bağımlılık,esir olmak istemiyorum.
Burada yani yurtdışında bilgisayarın ya da teknolojik bir telefonun olmayınca yalnızsın ama ben kendi ülkemde öyle bi sorun hissetmiyorum.Burdaki hocalarımdan biri olan Peter:"Bence siz çok boş bir hayat yaşıyorsunuz" demişti bir gün "Telefonum eski,internetim yok ve radyo dinliyorum.Böylece hayattan zevk alıyorum,zaman kısıtlı ve siz onu internet gibi sanal bir şey üzerinde zaman geçirerek harcıyorsunuz".Kumla'da kaldığım genel olarak "2 haftalar" bana öyle iyi gelir ki...Telefon,internet,televizyon yok;bunları gazete,sudoku,kitap ve bol iletişimle ikame ediyorum ve kafamın çalıştığını hissediyorum.
Bundan sonrası daha da zor olucak,muhtemelen o telefonu alıcam ama kendime söz verdim bu kadar bağlı olmak yok diye.Masaya telefonları koyup "Önce dokunan hesabı öder" oyunu oynamaya başlayacağım.Hatta belki facebooku kapatırım ya da dondururum,onun yerine kızlarla çıkarız ya da Eylülle Denizle parka gider dondurma yeriz,atlıkarıncaya bineriz.
Böylesi bana daha anlamlı gibi.
Bilmem siz ne dersiniz?

2 yorum:

  1. Hani uzaktan görüp topukluyorsun ya içine girince her şey değişiyor. Sigara gibi içtikçe içesin geliyor. Teknolojiye sardırınca içinden çıkamıyorsun. İki dakka twitter'a bakmayınca ölecekmiş gibi hissediyorsun. Çok garip di mi?

    YanıtlaSil
  2. İşte ben o çemberin içinde boğulmamak için aman diyim diyorum:)Teknoloji acayip bişi,bilgisayardan bilgisayar mühendisi türedi,bir tweetle insanlar organize oldu,asla göremeyeceğin insanlara şak diye bi mesajla ulaşabiliyosun.Mucize gibi bi devrim ama bence her şeyi çok kolay hale getirdiği için bağımlı olduk biz.
    Yazlıktaki o 2 haftanın ilk 2 günü eroin bulamayan bağımlılar gibi dört döndüm:"İnternet yok,facebook yok,twitter yok" diye diye.Fakat 3.gün baktım ki gayet de yaşayabiliyorum yani,heee diye bi aydınlanma geldi:)
    Bi ayağın içinde,bi ayağın dışında olmalı.Yoksa insan insan olmaktan çıkıverir

    YanıtlaSil