Uzunca bir zamandır ekranlardaki Türk dizilerini gözlemliyorum. Hatta fırsat buldukça iki tanesini de izliyorum.
Ortalama olarak 50 Türk dizisi olduğunu varsayalım. Bunların %90'ı aşık olma temalı, bunu hepimiz biliyoruz.
Bu dizileri izlerken, bir yerlerde okuduğum bir Kızılderili deyişi aklıma geliyor (doğru mu bilmem): Kızılderililerin söylediği şarkılar hep suyla ilgiliymiş. Beyazlar bu duruma şaşırıp, nedenini sormuş. "Bizde hep aşk şarkıları yazılır, siz neden suyla ilgili yazıyorsunuz?" demişler. Kızılderililerin bakış açıları ilginç: "Biz neyimiz eksikse onunla ilgili şarkı yaparız. Bu topraklarda su eksik." demişler. Bizim de eksik olduğumuz konu aşk da onun için mi her şey buna bağlanıyor?
Aşkın içine girdiği her konu beş yüz kat güzelleşiyor, buna kalben katılıyorum. İçine girdiği bir potadaki her şeyi eritebilecek kadar baskın bir kavram olduğu konusunda Murathan Mungan'ı da destekliyorum, bu da kabul. Bu kadar laf ederken, ben de iki tane aşk dizisi izliyorum, buna da amenna. Zaten izleyeyim, izleyelim. Bunda bir sıkıntı yok, benim derdim başka.
Yıllar yıllar önce; Meltem Cumbul, Devin Özgür Çınar, Görkem Yeltan gibi oyuncuların oynadığı 'Biz Size Aşık Olduk' isminde bir dizi vardı. Bu üç kız bir cafe işletiyor, oğlanlara aşık oluyor ve olaylar gelişiyordu. Klasik bir Türk dizisi evet ama şimdikilerle arasındaki en büyük fark şuydu: Sakarlaşmadan, salaklaşmadan aslan gibi paralarını kazanan üç kadın vardı orada. Hayatlarının temelini üç adama bağlamamışlardı. Çok seviyorlardı ama ölmüyorlardı.
İşte şimdiki dizilerde böyle kadınlar yok, benim buna canım sıkılıyor.
Dikkat ettiyseniz hepsi çalışsa bile sakar, şaşkın ve salak. Eline bir kitap alıp okuyan, bir şeyler öğrenmeye çalışan kadın profilinden çok uzaklar. Bilgili, güçlü değiller. Dizilerdeki mantığın neden bu kadar değiştiğini anlayamıyorum.
İnsanlarda da gözlemlediğim bir şey bu: Okumaya meraklı, bir erkeğin varlığıyla var olmayacak kadar güçlü profiller neden az veya azaldı? Bunun yerine sürekli erkeklerden, evlilikten konuşmak, hayat amacı haline getirmek ne zaman ortaya çıktı? Ben mi bir noktayı kaçırıyorum acaba? (Bu arada evlilik kötü bir şey olduğundan falan değil, yanlış anlaşılma olmasın. Sadece hayatın bence nihai amacı değil.)
Bir zaman sonra bu dizileri izlemekten fenalık geliyor. Aşk çok güzel, harika bir duygu amenna. Fakat bir kadını bu kadar düşürmesi, hayat amacını evlilik haline getirmesi benim aklımın alabileceği bir şey değil.
Bunun yerine ben artık televizyonlarda daha akıllı, ayakları yere basan kadınlar görmek istiyorum. Çünkü ne olursa olsun, özellikle genç kızlar bu tiplerden çok etkileniyorlar.
Bu kadar sığ bir görüş yerine; bakış açısı geniş, gezip görmeyi, farklı arkadaşlar edinmeyi öğrenen insanlardan etkilenseler daha iyi olmaz mı?
Bence şahane olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder