26 Eyl 2014

Sen hayatıma girdiğin günden beri

Yüzüne saatlerce sıkılmadan bakabildiğim bir güzelliğim oldu.
Hep renkli ama eksik olduğunu düşündüğüm hayatımdaki boşluk doldu.
İlk defa bir insanın, "Aslında bu bir eksik. Doku eksikliği" diye tanımladığı gamzeleri benim öpücüğümle doldu.
Hiçbir noksan bu kadar tatlı olmamıştır.

O olmasaydı ben nasıl bu kadar mutlu olurdum?
O olmadan önce ben ne yapıyormuşum, unuttum.
Hayatımda ilk defa bir insanın yüzündeki her detayı dakikalarca incelediğim oldu. Kim bilir yüzüm nasıl bir hal aldı?
Birbirimize hiçbir şey vadetmedik.
Birbirimize hiçbir şeyin sözünü vermedik.
Sadece sevelim dedik, heyecanı bitirmeyelim.
Onun sakinliğinde dinlendim ben.
Sinirlerime hakim olamadığımda hep dindirdi içimde kopan fırtınaları.
Ben hep ona döndüm. O da hiç gitmedi ama.
Aramızda çok fazla sevgi sözcüğü dolaşmadı. Birbirimize bakarak, dokunarak anladık.
Beklentileri düşük tuttuk.
Korkularımız vardı, söylemeden sustuk.
O benim içimde naif, narin bir kelebek gibi kaldı. Biliyordum ki canını acıtmamak için onu okşamam lazımdı.
Birbirimize şeffaf kağıt gibi olalım dedik, ne var ne yoksa görünsün. Ne varsa içleri kemiren, açık açık söylenmeli.
Özgür bıraktık. Herkes gideceği yeri bildi, herkes yerini bildi. O da ben de anlıyorduk ki, insan özgür kaldığı sürece koşuyordu sevdiğinin kollarına. O biliyordu ki ben özgür kızdım, zincire vurulasım yoktu.
Ben de biliyordum ki ona esnemem lazımdı.

Bunu geçmiş bir hikaye gibi anlattım ama,
bizim hikayemiz yazılmaya daha yeni başlıyor.
Birlikte yazıyoruz.

O bana bir adım attı, ben ona.
İyi ki atmış o adımı, iyi ki çıkmış karşıma.
İyi ki yürümüşüz birbirimize.
Nazım Hikmet'in o en sevdiğim şiirinde dediği gibi, "birdenbire kapın açılır gibi sevdalanmak birilerine",
İyi ki hiç beklemediğim bir anda açmış o kapıyı.
İyi ki bin kere git dememe rağmen dönmemiş yolundan.
Artık benimle.
Dilerim hep kalsın.

Hoş geldi, sefalar getirdi benim canım.