28 Şub 2011

"10 yıl sonra kendini nerede görüyorsun?"

Muhtemelen evlenmemiş olacağım.
Kendi ayakları üstünde durmayı başarmış biri olacağım.
Her zamanki gibi kalabalıklarda mutluluğu bulan,arkadaş seven bir insan olacağım.
Biriktirdiğim paralarla fok balıklarına yardım edeceğim.
İçimde her zaman olduğu gibi dünyayı gezip acayip yerlerde yemekler yiyip acayip gelenekleri yaşama tutkusuyla yaşıyor olacağım.
Hayatın hiçbir zaman için aşktan ibaret olmadığını çoktan anlayarak iç huzura kavuşmuş olacağım.
Ki "içsel yolculuğumu" tamamlamış olacağım.
Vücut yaşlansa da ruhun hep çocuk kaldığına inanır olacağım.
Evlenmiş arkadaşlarımla arama mesafe koyacağım ve muhtemelen çocuklarına teyze olacağım.
İş molalarında salata yiyen "Sex and the City" kadınları gibi dedikodu yapacağım,modern dünyada kadının çıkmazlarını tartışacağım.
Evimin her yanına fotoğraf asacağım.
"NOLDU HALA YOK MU BİRİ?" diyenlerden ölümüne kaçacağım.
"Evet bencede kariyer önemli" yapacağım herkese.
Her şeyin Allahtan geldiğine daha çok daha kalpten inanıp tevekkül edeceğim.

Bunları mı sormuştunuz?
(Mülakata hazırlık aşaması no:5)

26 Şub 2011

yeni doğan+eylül

Yayınlamanın vakti ve zamanı...

ratatouille

Dayım yarışmadan döndü,önlüğünü Eylüle verdi.
Artık küçük bir ratatouille umuz var!
Bu arada söylemek isterim:Bayıldığımı öğrendiği andan itibaren günlerce annesinin ve anneannesinin başının etini yemiş."Benim Hazalla konuşmam lazım","Beni hatırlamayacak" demiş.Öldürmüş çenesiyle herkesi.
Sonra aradım konuştuk.Bir türlü hatırladığıma inandıramadım."Kardeşim doğdu mu?" diye de ufak bir "zeka testi" ne tabi tutulduktan sonra "OH BE!" dedi,telefonu kapattık.
Aptal surat !!!!!:):)

21 Şub 2011

içten diyaloglar.

BİLİYORUZ 1:"Bir ilişki iki tarafın da karşılıklı fedakarlık yapmasıyla yürür"
2:"Haksızken özür dilemek bir eziklik değil erdemdir."
3:"İnatçı olmak genellikle karşı cinse sıkıntı verir"
4:"Mahalle baskıları kişinin duygularından üstün olmamalıdır"
5:"Kişi açıklamasını yapamayacağı eylemlerin içinde yer almamalıdır"

Yarın bunları aynen söyleyeceğim canım arkadaşımın yüzüne.

ki kendisi hayatımın erkeği olur...



Hayatımın filmi,hayatımın dansçısı,şarkısı,erkeği falan.
Herbi'şey.

20 Şub 2011

akbaba olmasın.akraba olmasın!

Facebooktan "1 arkadaşlık isteği" geldiğinde kim acaba falan diye bi heyecanlanırsın.
Açtığında ya halanı ya yılda bir kere gördüğün kuzenini yada babanın eşinin çocuğunu falan görürsün.
Yapacağın nedir,ne olmalıdır kestiremezsin.
Çünkü çok nadir gördüğün akrabalarını facebooka eklemek demek,sorulara hazırlıklı ol demektir.
Örneğin bir arkadaşınla statusun altından yazışırsınız.Ki doğru tahmin,o arkadaşınız erkektir.
Aradan iki dakika geçer bir mail gelir.
Ki doğru tahmin-mesela teyzenin torunudur.
"Kim o çocuk?"
Bunu o anda yazmadı diyelim.Aradan uzun bir süre geçtiğinde ve karşılaştığınızda duyacağınız cümleler ortalama olarak şunlardır:
"Facebooktan takip ediyoruz zaten."
"Ne çok arkadaşın var.Hepsini tanıyo musun sen?"
"Kimdi o çocuk?Fena değilmiş"
"Çok ilginç şeyler yazıyosun valla bayılarak okuyorum"

NOLUYO LAN!
Maşallah ya.Sanki dünya starıyım anasını satayım,böyle bir takipler yemeyip içmeyip.
Ben bunları biliyorum.Yaşadım.Hazırlıklıyım da kalabalık bir ortamda söylendiğinde ter basıyor her yanımı.
Halamlar Bursaya taşınıyorlarmış.
Ben kendimi bildim bileli Lüleburgazda yaşıyolardı,ilk kez aynı şehirde bir hava soluyacağız kısmetse.
Şimdiden bekliyorum Facebook taleplerini.Bir kere yollamıştı kabul etmemiştim.Belki bu kez kabul ederim haha:D
Belki "O çocuk" her kimse anlatırım.
Olamaz mı?
Olabilir.

19 Şub 2011

ayılana gazoz.bayılana limon.

Bugün yine her cumartesi(neredeyse her cumartesi) olduğu gibi pazara gittik.Zeyneple annesi de geldiler,sonra biz Zeyneple ayrılıp metroya bindik.
Açtım,bir şey yememiştim.Zafer'e gidince yeriz diye düşünmüştük.
Metro acayip kalabalık ve havasızdı.Nefes almakta zorlanmaya başladım.Benim için bu bir işaret çünkü bundan üç yıl önce Kumlaya otobüsle giderken de aşırı sıcak ama en önemlisi havasızlıktan bayılmıştım.
Burda da dedim ki Zeynep'e:"Ben bayılcam galiba"
"Aman sakın ha bak" falan dediler hafif bir gülümsemeyle karışmış korkuya binaen.
Derin derin nefes almaya başladım ama nafile çünkü içerisi çok havasız.
Ayaklarımda ve ellerimde bir karıncalanma,başımda bir dönme hissettim.
Alametler kendini gösterdi.
"Bayılıcam" dedim,gözümü kapatıp başımı koluma dayadım.
Sonrasını hatırlamıyorum...

Gözlerimi aralamaya başladığımda başımda toplanmış insanlarla üzerimde bir ıslaklık hissettim.
Her yerden kolonyalar ve sular geliyordu.
Beni yere yatırmışlar,başım İpekin kucağında,Zeynep başımda su döküyor,teyzeler amcalar bişiler yapıyor,ben yattığım yerden ayağa kalkmış insanlarla,oturdukları yerden acıyan gözlerle bakan insanları görüyorum.
"Noluyoo?" dedim çünkü bir rüya görmüştüm o sırada ve uyuduğumu sanmıştım ama sonra yavaş yavaş gözümü açınca bayıldığımı anladım.
"Bayıldın" dedi İpek.Üstüm başım sırılsıklamdı.Berbattım.
Hemen çıktık,beş on kişi de başımıza toplandı."Kusucam" dedim,bir teyze poşet uzattı.Kusamadım.Zeynep banka oturdu,dizine yattım.Bir müddet sonra kendime geldim.
Çok enteresan bir şey bayılmak.Ölüm gibi.Çünkü ses yok ışık yok koca bir karanlık...
Meğer ben elimle başımı kapattığımda yavaş yavaş düşmüşüm,tutmuşlar,sonra gözlerim hafif aralık kalmış böyle sağa doğru falan kaymış(geçen sefer de aynısı olmuştu).Hatırlamamak çok ilginç.
Ne güzel bir milletiz yalnız ya.İnsanlar bu tip durumlarda inanılmaz atak ve yardımcı.Herkes dört koldan koşuyor,suyunu kolonyasını veriyor falan.
Harikasınız...

İyice kendime geldiğimde,hiç durur muyum başladım espri patlatmaya:
"Çok korktunuz dimi öldüm diye?hahahahaha"
"Zeynep keşke ona hiç bağırmasaydım dedin dimi içinden?hahaha(NOT:7 yıldır arkadaşız,Allah bozmasın,birbirimize bir kez bile sesimizi yükseltmedik)
"Kızım halkın arasına fazla karışınca bünye dayanmıyo biliyo musun.Bikez daha başıma geldi de ordan biliyorum hahaahah"

Nolucak bu her şeyi şakaya vuran halim bilmem.
Ama şaka bir yana iyiki varlar valla çok yardımcı oldular,betleri benzleri atsada,titreseler de korkudan.
Çok teşekkür ediyorum buradan yine,yeniden...

18 Şub 2011

Cem Adrian Bana Özel ( MTV On Stage )



Kendisi bence,bir kadına yazılmış en güzel şarkıdır...

17 Şub 2011

nefes bile almadan

Başlığım tam oldu bak :"Nefes bile almadan"
Çünkü hakkaten nefes almakta zorlanıyorum.Bir grip belası başımda,hatta bu yazıyı yazarken bile yorganın altındayım,elimde mendille bfjdhfjdhbfjd diye burnumu siliyorum.
Sümüklünün teki oldum.
Dışarı çıkmak istiyorum.Halletmem gereken işler var fakat bu hastalık elimi kolumu bağladığı için evdeyim.Ve bundan nefret ediyorum.
Yemek yemek istemiyorum.En yenmesi gereken dönem oysaki ama öff diyorum,ilgilenmiyorum.
Hep ama hep suya atılan asprinler,vitaminler,ıhlamurlarla yaşıyorum ama çok kötü hatta berbat tatları.Dün vitamini içmedim mesela sıkıntı bastı.
Benim gibi çabuk sıkılan bir insana yapılmamalıydı bu!
Eyüp'e dün dedim ki:"Çok dua ettin dimi gülme gülmeee diye,al sana işte hiç halim yok gülemiyorum.Duan tuttu"
"Yok yok yavrum benim yanımdayken hep gül,neşe kaynağısın" dedi.
Dediğiyle yaptığı tutsa gam yemem falan.
Fakat bu gribin tek güzel tarafı,İpek'in sabah kahvaltımı tepsiyle yatağıma getirmesiydi.Nazlı da değilimdir oysa ama acayip mutlu oldum.Canım kardeşim canım kardeşim.

Bir süre daha böyle gidicek bu a dostlar.
Fenalardayım.

15 Şub 2011

ruh hali


Her derde devanın en kısa yoldan açıklaması...

neler neler!

Annemin ağzından dinleyelim:
"Ben 6 yaşındayken annem Hakan'a hamileydi.Sonra doğum günü geldi çattı, eve ambulanslar geldi,annemi götürürlerken ben de içeri atladım ama o panikten beni kimse fark etmedi.Ameliyathane kapısından içeri girip izlemeye başladım,annemi yatırdılar falan.Tam doğum başlamak üzereydi ki doktor birden beni fark etti "Bu kızın burda ne işi var?Çıkarın dışarı çabuk" dedi,apar topar çıkardılar beni.Aradan beş dakika geçmeden Hakanın ağlama sesini duydum.
Sonra aradan 38 yıl geçti.Bugün dediler ki "Aylin sabahtan beri hastanede bekliyor".Suyu gelmiş ama hemen almamışlar ameliyathaneye."
"Bebek halasını bekliyordur" dedim.
Gece 3te apar topar gitmişler annem Hakan ve Aylin.O sırada annem rüyasında babamı görmüş,beyazlar içindeymiş,elinde bir kundak:"Çocuklar gelecek" demiş.İşte tam o anda Aylin bağırmaya başlamış,hastaneye gitmişler hemen zaten.
Öyle ilginç ki,ameliyathane kapısına geldim.İçeriden Aylin "Yeter artık dayanamıyorum" diye bağırıyodu,Hakan "Abla çok zorlanıyo kız" dedi. Bende hafifçe kapısını açtım,içeri baktım,Hakan "Abla yapma kızarlar" dese de "Amannn".Tam o esnada bebeğin ağlama sesini duydum.
"Gördün mü bak?" dedim "Halasını bekliyormuş..."

Dinlerken gözlerimiz dolu dolu oldu.
Dün bizde yine kızlarla "Geleneksel 14 şubat toplanması" vardı.O sırada saat 17:00 gibi,Eylülün kardeşi dünyaya teşrif etti.
Dedemin ölümüyle bebeğin doğumu rastgeldiği için ilk adı Adil,ama ikinci adı ya Rüzgar yada Bora olacak.Ama ben sadece "bebek" diyorum.
Dün inanılmaz eğlenceliydi.Tüm duyguları aynı anda yaşadık.Çığlıklarla sevindik bir arkadaşımıza,danslar ettik,sonra bebeğin haberi geldi,ona ayrı bir sevindik.Mükemmel bir sofrada yemek yedik.
O gece Zeynep bizde kaldı."Babam ve Oğlum u izleyek hacı" diyerek açtık ve ağlamaktan bitap düştük.Film bitti,Zeynep "Diyalogları bir daha düşününce çok daha kötü...." diyerek bir ağlamaktır tutturunca bizde başladık zırlamaya ama anlatamam size:Hem kahkaha atıyoruz hem ağlıyoruz.Bir on beş dakika rahat ağlamışızdır."AĞLAMAK İÇİN FİLM İZLEYEN ÜÇ SALAĞIZ"-"AĞZIMA SIÇTI GECE GECE YAA" sık kullandığımız cümlelerden.
Bugün ise sabah erkenden kalkıp kahvaltıya gittik.Altı kişiydik ve inanılmaz huzurluyduk.Tam anlamıyla "huzur" du buraya oturması gereken kelime çünkü biraz hasta da olsam keyfim kaçmadı,çok ama çok eğlendim.
Ayrıldık.Hooppp Cumhuriyet Caddesine uçtuk.Oradan mavi uçan balonlar aldık,bir de hani şu kapılara asılan "hoşgeldin bebek stayla" lar varya onlardan.Eylüle de kelebek kanadı.Taksın da uçsun diye.
Dayımlara binbir zorlukla gittik,henüz gelmemişlerdi.Hemen anneannemin de yardımıyla kapıya staylayı yapıştırdık,balonları girişe bıraktık.Eylül okulda olduğu için kelebeği yatağına bırakıp bir de not yazdım:
"Sevgili Eylül,
Kardeşin doğduğuna göre sen de artık kelebek oldun.Evde bunu takıp gezersin.
Kardeşini dövmeye geldik ama sen yoktun.
Seni çok özledik.Bir ara görüşelim bebişim"
O sırada da bebek eve geldi.Aylin ablanın annesi onu kucağıma verdi.
Oturdum.Kitlendim kaldım.
İnanılmaz küçük.Tüy kadar hafif ve çok savunmasız.Çok tatlı cin gibi mavi gözleri var.O da aynı Eylül gibi annesine benziyor."Çakala bak açmış gözlerini" dedim güldük.Tip tip hareketler yapıp duruyo,öldüm gülmekten."5 aylık olup ele avuca geldiğinde kirpiklerini yolarız" dedim hahaha:D
Meme emdiği sahne zaten çok enteresan.İnsanın içgüdüleri ne acayip.Anne olmak ne güzel bir duygu.
Tam 1 saat bebeği izledim.Gözümü kırpmadım desem yeridir.Bolca da fotoğraf çektim ama sabahtan beri nazardan her şey çatlayıp durduğu için buraya atamıyorum.Evet sanki bir devlet büyüğünün oğluymuş gibi yapıyorum şu an ama merak etmezsiniz o kadar bence:)
Düğme burunlu.Şişko şey.

P.S:Bu arada aldıklarımız da çok sükse yaptı.Çok beğenildi biz de pek sevindik(Lise 3 gibi açıklama yapıyorum hey yaaa!)

13 Şub 2011

sarı.siyah.

Neler yazdım neler:"Neden Bursaya gelmiyosun?"
"Ne yani beni kırıyo musun?OOOOOOOO KIRAMAZ BENİİİİİİİİ OOOOO DAYANAMAZ BANAAAA"
"Ne zaman geliyosun sarı?"
"Geliyomuşsun bu hafta sonu ha?"-Burda cevabı "Belli değil diyorum yavrum sende hemen getirdin beni oraya" olmuştu.

Nihayet geldi ve sayesinde çok eğlenceli bi haftasonu geçirdik.
Eyüpün bende yeri ayrıdır.Kendisini çok severim.11 yıldır tanıyorum ama aslında küçükken birbirimizden nefret ederdik.Sırtına bi yazı yapıştırıp,evde öylece dolaşmasını sağlamıştım ve sonra da mecburen özür dilemiştim.
Yaşlar ilerleyen yıllarda birbirine yaklaştıkça,bakış açıları hoopp yanyana oturdu.Gerçi hala bazı konularda münakaşa içindeyiz,mesela o çok açık fikirli görüyo kendisini,ki çoğunluğa göre doğru kabul edilebilir,fakat onun kökeni buralara ait değil.Toplumun üzerine diktiği rolleri isyanla reddeden çok zeki ve mizahı süper bi adamdır ama gelin görün ki bazı konularda diretse de fikirlerinin benim gibi aydan yıla değiştiği çok bariz.Ne dediğini unutur.Değiştiğini ise kabullenir ama beni "bok beyinli-fırlama-çok çok çok gülen-delinin teki" olarak görür.O nedenle genellikle ciddiye alır:)
Anlaşırız vesselam.Bu hafta sonu da deli gibi gülmeyle geçti.O kadar komiktik ki biz bir "dörtlü" olarak,neşem yerine geldi daha doğrusu "tazelendi"
Güzel fikirleri var.Çıkarımları enteresan."Hayatıma girmiş yada kıyısından dönmüş" insanları anlatırım,bu konuları genellikle ona sorarım çünkü "ununu elemiş eleğini asmış" bir "aşk geçmişi" vardır.
İnsanları daha doğrusu Türkleri "boş yaşayan insan" kategorisine sokar.Buna kendisi de dahilmiş;"Evlerine git bak ne kadar boş yaşadıklarını gör.Hep aynı abi bi masa bi koltuk bi sehpaha...Yaratıcı bişi yok" diyo.Doğru.Benimse ağzımda hep "Umarım bu lafları 20 sene sonra yutmazsın" cümlesi var.
Malum ya id-benlik-süperego.
Bu tip tartışmalar yani.
Zeki.sevimli.sarı.
Seviyorum.

9 Şub 2011

bence

1)Bir insanı hiçbir ortama sokamamak dünyanın en stresli işi.
Arkadaşın sevgilin yada akrabandır bu kişi ve çok meraklıdır.Hatta diyebilirim ki insan üstü bir merakı vardır tüm olan bitene.Her yere gelir dalar bakar.Sonra birgün onun olduğu bir mekana yada eve gelmen gerekir.Yanında da sevdiğin birisi vardır.Başlar bizim bu meraklı konuşmaya.Susmaz.Her lafın içine maddi durumunu falan sıkıştırır.Utanırsın,yerin dibine geçersin.Gözün kararır,elin ensene saklanır.Onu mütemadiyen susturmaya çalışırsın ama naparsın:atsan atılmaz satsan satılmaz.Bir yere de gidemezsin.
O günü zehredersin.

2)Bir blog gördüm biraz önce-şanseseri.92li bi çocuğun.Ay bi yazı yazmış,dedim sanki bi Dostoyevski bi Marquez anasını satayım.Bir yazısının başlığı ve giriş cümlesi şu:"BENDEN ÇALINAN CÜMLELER"-'Bazı bloglarda kendi cümlelerimi görüyorum,canım sıkılıyor"
Küfrettircek bana ya.Recep İvedik'in dediği gibi:"Oluyor mu böyle yağğniiii?" demek istiyorum.
Nedir seni başka kılan?Latince mi konuşuyosun Osmanlıca mı oğlum?Yok yani ona göre gardımızı alalım.Ona göre yerimizi bilelim.Geleceğin Dostoyevskisi yetişiyorsa önünde saygıyla eğilelim.
'Canı sıkılıyormuş'.
Bi....hey Allahım ya sinirlendiriyolar beni.Kıro seni.

Ccc Özür Dileriz Reyiz Ccc

3)Bazı insanlar çok uzun sustuğunda bu ya zekiyim imajı vermek için yada esprini beğenmedim demek için yada hakikaten "wood" olduğu için.
Biliyor musunuz erkeğin konuşmayanı hiç çekilmiyor.
Ben gülen insanları seviyorum.

4)Tesir altında kalabilen insandan korktuğum kadar hiç kimseden korkmam.Ki ne bileyim mesela birinin görüşünü hop diye benimseyen birine,o ana kadar olan tüm güvenim sarsılır.

5)Zülfü Livanelinin "Son Ada" kitabına geçtim.Bir kere "Leylanın Evi"ndeki gibi süper akıcı bir dili var.Müzikten daha başarılı kitap yazma konusunda.Daha çok üretse keşke.
Konusu da bir hayli ilginç.Elimden bırakamadım,birkaç saat içinde yarıladım.Bakalım neler gelicek,neler olucak.Çok merak ediyorum.
Bu arada evde gözüme ilişen tüm fazlalıkları atıyorum."Delisin valla normal değilsin" diyenleri dinlemiyorum çünkü artık eşya kalabalığından fenalık bastı.
Kitaplığımı da düzenledim.Tüm mumları filan başka yerlere yerleştirdim,sadece ama sadece kitaplar var artık.Büyük bi kitaplığım malesef yok ve bu nedenle neredeyse bi bu kadar kitabı da bazaya yerleştirmek zorunda kaldım.

Velhasılı düşe kalka idare ediyoruz.(İpek Ongun bile var lan valla utandım.Orası hariç tamam mı o kısım hariç hahah)


8 Şub 2011

her eve lazım

Günlerdir gidememiştim.Yorumları falan da okumamıştım.
Ekşi Sözlük yol gösterici oluyor bu konuda ama bazen filmin sonunu söyleyen densizler de çıktığı için bakmamayı tercih ettim.
Neyseki dün gittim.Önce Kent Meydanı 13:45 seansına koştuk.Ohaaa bi sıra vardı dedim noluyo.Kız içeriden bağırdı "Biletler bitti" diye.
Hemen metroyla Carrefour a.Bursanın en güzel sineması orada.
Telefonla yerimizi ayırtıp en arkadan mis gibi yeri kaptık.
Filmi çok ama çok beğendim."Yeaa klişelerle dolu" diyenlerin ağzının ortasına tokadı patlatıyorum.Tesadüf denen şeyi çok güzel bir şekilde harmanlayıp izleyiciye sunmuşlar.
Heeeeeeee ayrıca söylemek isterim ki,kadın familyasının tek ortak noktası olan sevgili Mehmet Günsür çok güzel bakıyosun oğlum ya.
Napıcaz seninle lan.Hiç bilmiyorum.Hayır bide güzel gülmese.Adamın tek falsosu yok.
Ailecek beğenerek izliyoruz seni yavrum.
Seni hep ekranlarda görmek istiyoruz yavrum.
"Sen nerdeydin bugüne kadar?" demiyo mu bide...
Her eve bir Mehmet lazım...

Filmin sonundaysa ağlamaktan çöktük.Gözyaşlarımı silmede elim yetersiz kalınca kazağımın kolu devreye girdi.
Herkes gitmeli herkes izlemeli.
Dört dörtlük bir film olmuş.

5 Şub 2011

yorgunum a dostlar!


Kına hazırlıkları.
Hey Allahım nasıl yoruldum nasıl yoruldum.İnsan tüm bir gün dışarda olur mu?
Düztabanım azdı,ayaklarım çok ağrıyor ama her şey tıkır tıkır ilerledi,çok eğlendim çok oynadım çok mesudum.
Ama yorgunum.Çaresi yok:)
P.S:Çok alakasız biliyorum ama,insanların kendi hallerini ünlü şairlerin bir cümlesiyle anlatmaları çok başarılı.On saat anlatsa kendi kişiliğini,bu bir cümle kadar etkili olmazdı.
Teşekkürler.

2 Şub 2011

kapsül

Her şarkı başka başka insanlara ait olmasın artık.
Bıktım.

1 Şub 2011

onlar ve alıp veremedikleri

İnsanların birbirleriyle alıp veremedikleri nedir,ben anlamadım.
Her noktada her adımda bir vaka.Yeter lan!Valla bıktım.
--Ne zaman bir kadın,ondan daha güzel bir kadın görse atıyo boku.Öyle bir nazarla süzüyor ki "Çok güzel olmuşsun" derken bile geber demeye getiriyo içten içe.

--Ne zaman metroya binecek olsam,beni ittirip önüme geçmek isteyen amcalar ve teyzelere denk geliyorum.Adamlar basbas bağırıyo.Ne diyo,tekrar edelim:LÜTFEN İNECEK YOLCULARA ÖNCELİK VERİNİZ.Ama sen napıyosun,beklemekte olan beni itip,inmekte olan yolcuyu itip,"hay seninnn" seslerine katık olarak içeri girmeye çalışıyosun.
Ölür müsün oturmasan?Ha bi de bana.Ölür müsün?
Nedir bu görgüsüzlük yav?Bekleyen adama da enayi muamelesi yapmıyo musun hele,senin Allah cezanı versin.

--Biri çıkıp güzel bir fikir söylediğinde ona neden "Dünyayı sen mi kurtarıcan yeğenim?" diyoruz ki?Neden anlamıyorum.Bi dinle bi bak.Bak bakalım ne diyo?
Milletimizin geçmişine bakarsak göreceğiz ki,Osmanlıya kadar dayanıyor bu iş.Kimse o zamanlar kulak asmamış olan bitene,söylenenlere.Umutlarda var bir tükenme,sanıyorum.

--"Kefenin cebi yok" dedi bugün biri.O zaman bu insanlar neden sidik yarıştırıyo ya?
Misal özel üniversiteler.Hani özellikle orası diye asla söylemiyorum.Fakat liseden bir arkadaşım özele gidince bana "İster istemez mecburen onlara uyuyosun" dedi.
Ne yani,şimdi adam beni bi kot bi tişört giydim diye,yakasında eşşek kadar ARMANİ yazmıyo diye küçümseyecek mi?Hass derim ona.Kusura bakmasın derim.Sen beni üzerimdeki tişörtün fiyatı kadar görüyosun çünkü.O kadar kuş beyinlisin çünkü.
O kadar maddiyata,o kadar dünya hayatına düşmüşsün çünkü.
Sen insan olamazsın çünkü.

--Durduk yere,ortada hiçbişi yokken kız arkadaşı başka bir kız arkadaşının erkek kuzeniyle aynı masada oturuyo diye olay çıkartan(yada türevleri,bilirsiniz:oraya bakma sağa sola bakma...vs),"VARYAAAA SENİN AĞZINI KIRARIM DİŞİNDEN KAN GELİR" diyerek güya maçoluk güya erkeklik yaptığını,karşısındaki cinsi koruduğunu zanneden o erkek tipi var ya,senin alıp veremediğin şey öyle ilginç ki.İşte sen varya dünyanın en beş para etmez en adi insanısın oğlum.Ben sana diyeyim.Sana saygı gösteren korkusundan gösterir,seni kimse sevmez.Buda ömrünün sonuna kadar böyle gider.
Ayıptır sana.Yazıktır sana.

--Sarhoşun karşısında ayık olmak kadar zoru yoktur.Ağzıyla içmeyen cinsin herkesle bi alıp veremediği kesin vardır.Ruhu hastadır,mutsuzdur,karşısındaki insanın burnundan getirmek,onu mutsuz etmek için yaratılmıştır adeta.
Ne var lan bu içkide?Zaten iyi bir şey olsa yasaklanır mıydı,ki siz hala neyin savunucususunuz?
İçmeden oynayamayan,içmeden açılamayan,içmeden karşısındaki insana sevgisini göstermekten aciz olan ve bunu bir ortamda göğsünü gere gere,gülerek anlatan o insan ise dünyanın en ezik en aciz insanıdır.Kınamıyorum-Allah başıma verir Allahım koru.Ama öyle.Öylesin kardeşim.
Acizsin.Güçlü görünsen de eziksin.

Eat Pray Love- I'm Having a Relationship with My Pizza


İşte bende böyle olucam.
Coming soon.