30 Tem 2012

Bir türlü sosyalleştiremediklerimizden misiniz?

Kursum başladı.
Çok mutluyum.Havam değişiyor,bir şeyler öğreniyorum.
Eski sınıfımdan sadece Burak var."Vay!Gel bi sarılayım" dedi görür görmez,sarıldık.Özlemişiz.
O sınıfımız şahaneydi.Gırgır şamata,arkadaşlık,herkes kafa falan.Ne ararsan vardı.
Bu sınıfa adım atar atmaz ise yeni yüzlerle karşılaştım.Açarız,birbirimizle konuşuruz diye düşündüm.
Yok abi.Adamlar bi oturdu,4 saat boyunca kıpırdamadılar.

Herkes bi sandalyeye oturup kendini tanıttı.Bi baktım,aralarında tıp-psikoloji-kimya mühendisliği okuyanlar var.Parlak beyinler yani,öyle olmaları lazım en azından.
Fakat işin tuhafı,%90 ı "Kalabalık sevmem.Fotoğraf çekinmekten ve insanlarla konuşmaktan nefret ederim" dedi!Matt de dayanamayıp "WHY DID YOU COME HERE?" diye kocaman kocaman harflerle sordu.Haklıydı.
Nasıl insansınız la siz diye sormak istedim.Biz 3 kişi gülüyoruz,bunlar kütüphanede kitap okuyolar sanki mübarek!Çıtları çıkmıyo.
Açmaya çalışıcaz,niyet ettik ama olmazsa da banane!
Anlamadığım,yeni neslin tuhaflığı.İlginçsiniz.
Ben bi ıhlamur içeyim.

29 Tem 2012

Asıl ben özür dilerim!

"Bymutu" dan özenip çaldım.Hayatındaki birçok şeyden özür dilemiş,çok hoşuma gitti.Hemen başlıyorum.

Yolda görüp "Nasılsın?" diye soran komşuya,sırf canım istemediği için kısa cevaplar verip hevesini kırdığım için özür dilerim.Yıllar önce bir ilkokul öğrencisiyken artık yaşlılıktan kamburu çıkmış,elleri kolları dolu teyzenin "Kızım yardım eder misin,taşıyamıyorum" deyişini,o an aklıma gelen "yabancılarla bir yere gitme" tembihinden dolayı reddettiğim için özür dilerim.Muhtemelen ölmüştür,ben ise vicdan azabına doymayayım.
Yolda bana dik dik baktığını görüp,"Ne var be hasta?" deyip,ardından bir engeli olduğunu öğrenip başımı önüme eğerek yanından uzaklaştığım gençten özür dilerim.Karnını okşadığım,buna bayılan ama ellerim kirlenir de yıkamak zorunda kalırım derdiyle uğraşmamak adına sevmekten vazgeçtiğim tüm hayvanlardan özür dilerim.-kedilerle sınırlamıyorum ama güzel başlıktı-
Gözü bir küpemde kalan,sırf "kulağın delik değil,büyüyünce alırsın" diye reddettiğim kızdan özür dilerim.Anneme hayatı zindan ettiğim günler için ondan özür dilerim.Onu kırmak,diğerlerini kırmaktan daha kolay, belki ondan olmuştur.Metroda yanıbaşımda hüngür hüngür ağlayan kıza "İyi misin?" diye sormanın ötesinde bişi yapamadığım için özür dilerim.Sevdiklerime yeteri kadar şans vermediğim için özür dilerim.O an sırf sinirli olduğum için bağırdığım herkesten özür dilerim."Amacım seni üzmek değildi" dememe rağmen,ardımda kırık bir kalp bıraktığım için O'ndan özür dilerim.Telafi edemeyeceğim her şey adına özür dilerim.Kararsız kaldığım her an için gerek tezgahtarlardan,gerek şarküteri elemanlarından;ayakkabıcılardan,çantacılardan yani esnaf tayfasından özür dilerim.Deniz'i öperken Eylül'ün gözlerine bakamadığım için özür dilerim.

Bymutu kadar başarılı değil elbette ama,neyse ki ya da iyi ki aklıma daha fazlası gelmiyor.
Bunlar yeter de artar bile!

28 Tem 2012

Ellerimi uzatıp "Hayır,bir daha böyle bir hikaye okumam la!" dedim.

Dün başladım.
Evet dündü.
Kitap okuma vaktimin geldiğini anlamıştım.Uzun zaman olmuştu elime almayalı ve ben,felaket bi vicdan azabının içinde kıvranıp duruyordum.
Evimin "kütüphanesi" ne-ay ne abarttım! giderek gözlerimle hızlıca taradım.Çat diye ilişti:"Gizli Anların Yolcusu"

Ayşe Kulin'in neredeyse tüm romanlarını okudum.Füreyasını,Adı Aylin'ini falan bir çırpıda bitirdim.
Kardeşim de keza.Sanırım bu yüzden almıştı kitabı.Okumuştu ve saçma bulmuştu.
Ben de her zamanki gibi,sıkı bi Ayşe Arman okuyucusu olarak Ayşe hanımla yaptığı röportaja denk gelmiştim.Eşcinsellerin romanı olduğunu söylemişti.
Aykırı bi dünya olduğu için merak ettim-bana farklı olan her şeyi merak ettiğim gibi-

Okumak düne nasipmiş.Yarıladım birkaç saate.
Sonra az önce,yani saat 1de başladım,3te bitirdim kalan 200 sayfayı...
Ya Allahım,ne desem ki?
Diğer kitaplarından tamamen farklı.Dili çok akıcı,sürükleyici evet ama konu sığ abi...En başında tüm düğümü çözdüm.Geri kalan 200 sayfa birkaç ayrıntı dışında tamamen çöp...
Gereksiz uzatılmış.Kimin ne zaman devreye gireceğini,hatta sonunu kestirebiliyosunuz.
En beklemediğim tarafıysa,verdiğim tepkiydi.İpek'e şey dedim:"Aslında akıcı kitap ama bi şey var hoşuma gitmeyen.O da sevişen iki adamı okumak istememem galiba,tam olarak anlamadım nedenini."
Böyle tipleri hiç kınamayan,aksine neler yaşadıklarını anlamak için kafa yoran bi insan evladı olarak;evde iyilik meleği karısı,bi kızı bulunan ve iyi bi hayat yaşamak üzere olan bi adamın,karısını başka bi kadınla aldatması;yetmezmiş gibi birden bi erkekle öpüşmesi,birlikte olması;resmen bir kadın ve erkeğin yapabilecekleri her şeyi yapıp birbirlerine "Sevgilim" diye hitap etmeleri beni nötrledi.O kadar boş bi suratla okudum ki yazdıklarını...
Ne yaparsa yapsın iki karakter arasında yaşanan yoğun duyguları çoğu insana anlatamayacaktı bence Ayşe hanım.Ben anlamak istemedim."Nolursa olsun kadın da erkek de insan değil mi?Ha erkeği sevmişsin,ha kadını!" demek anlamsız...Demek ki ben bu tip ilişkileri sadece duyunca tepki vermiyormuşum.Yani alenen okuyunca bi tuhaf oldum ama yine de bu insanlara saygım var,ötekileştirmem asla.

Çok stresli bi kitap.Sürekli bi aksiyon var,kötü şeyler olacağını hissediyorsunuz.
Gerim gerim gerildim okurken...
Ha ama eğer siz çok akıcı bi kitap arıyorsanız okuyun.
Sahura kadar biter,garantisi benden!

25 Tem 2012

Bu duyguları sarımsaklasak da mı saklasak?

O kadar hızlı üşüşüyor ki aklıma her şey...
Nasıl kuruyorum bunca saçma cümleyi bilmem.
Geçen gün tivitıra yazdım:"Sanırım duygularımı sadece evleneceğim adamı seçerken kullanacağım" diye.
Bana göre duygular geçici,akıl kalıcı çünkü.Değişir mi bilmiyorum da,kendimi bildim bileli hep "Mantıkçıydım".
Su değil ateş oldum.
%70 gerçek hikayeleri okurum.Otobiyografi severim.Çünkü gerçek,çünkü akılcı.
Romantik komedi sevmem.Ayda yılda bir kere izlerim.Konusu gerçek olan filmleri ise("based on a true story" olanlar var ya),sabaha kadar izleyebilirim.Vampirli,korku filmlerinden nefret ederim;"Öyle bi dünya yok" diye de bi güzel savunma yaparım.

Birinin bana "Hadi kalk gel" dediği bir yere,hazırlıksız gittiğimi hayal dahi edemiyorum.Otokontrolü fazlasıyla yüksek bir insanım.Bir hayal kurarken dahi "Yok yaa,böyle olmasın.Ya bişi çıkarsa?Ya olmazsa?" diye düşünecek kadar,mallık derecesinde realistim.

Bu bazen iyi,bazen kötü.
Mesela aşkta zor benim gibi bi insan.Sanıyorum ki bu yüzden yürütemedim,elime gözüme bulaştırdım.
Aşkın bir matematiği var,bugün anlattım da;aslında herkes her şeyin farkında.Erkek de kadın da bi ilişkinin nasıl yürüyeceğini biliyor.Mesela istisnasız herkes,"Kaçan kovalanır abi!" demiyor mu?Ya da "G*tü kalktı" demeyenler parmak kaldırsın?
Herkeste var.Her şeyin farkındayız ama kişilik,yetişme tarzı gibi şeyler insanın karakterini belirliyor.O yüzden birbirimizden farklıyız.
Halbuki Xi yerine,Yyi yerine koysak,olay biticek.
Sorun,bunun üstünü kapatmakta.Denklemi anlayıp,çözen ve bu doğrultuda giden,aşkta mutluluğu buluyor.Hayatta da öyle.
Ben belki hayatımda uyguladım,mutluyum ama aşkta yapamadım.Yapamayacağım da galiba.
Duygular bana göre geçici çünkü.Sadece evleneceğim insanı mantığımla seçmeyeceğimi biliyorum.Sarılırken "Beynim evet demişti" diyemem...Hissetmem lazım.
Onun dışındaki tüm duygular bir gün gidicek.Evlendikten sonra da mantık devreye giricek.Her yerde her zaman lazım yani.

22 senedir değişen bişi yok.
Aynen devam diye düşünüyorum ama zaman ne gösterir,bilinmez.

21 Tem 2012

Külkedisi masalından Paris moda haftasına uzanan,ezik kızın hayat hikayesi

Geçen gün Zeynep -yine-bizdeydi.Sahuru bekliyoruz.
Birden doğruldu uzandığı yerden ve dedi ki:"AY HAZAL BEN SANA BİŞİ SÖYLEMEYİ UNUTTUM!"
"Noldu be?"
"Geçen gün bizim evde elektrikler kesildi.Küçük bi ışık buldum,gazete aldım elime.Sayfayı bi açtım,kimi göreyim?Tam ortada kocaman resmi var.Bizim liseden?Kim dersin?"
"Hımmm.Gökçe?Nişanı mı vermişler tekrardan?"
"Hayır.Semin,Semin!Model olmuş"
"NEEEEE?OHAAA!"
"Tabi kızım.Baktım,kafayı çevirdim bidaha baktım.Bidaha baktım.İnanamadım"
"...."

Kim bu,olay nedir falan aklınız karıştı.
Biz lisedeyken ön sıradan arka sıraya kadar sıkı fıkı kızlar grubu gibi bişeydik.Adını tam koyamıyorum.
Arka sıramda Gökçe otururdu.Süper anlaşır,çok gülerdik.Hatta nişanına gittim,gördüm.Çok severim.
Neyse bunun yanında da Semin otururdu.Sınıfın en ezik kızıydı.Saçları kısacık,kahverengiydi,pembe çerçeveli gözlükleri vardı.Gökçe'den gördüğü her şeyi ertesi gün satın alırdı.Hareketlerini ona benzetmeye çalışırdı.Salak salak espriler yapardı.Zırıl zırıl ağlardı.(Ay ne yerin dibine soktum haha!)
İnanılmaz zayıftı.O zamanlar ben de çok zayıftım,1.68 boya(yeni ölçtürdüm de:) ) 48 kiloydum.O benden uzundu ve 45 kilo falandı!Hatta yazın külotlu çorap giymiyorduk tabi,Didem diye bi arkadaşım vardı,acayip komikti;Semin'e şey demişti "Allah aşkına çorap giy,bu nasıl bacak!"İki parmakla sarılabilecek kadar inceydi...

Aradan yıllar geçti.Onu arada sırada yolda yürürken gördüm.Saçlarını uzatmış,sarıya boyatmış,ayağında topuklularla "Hahahaaaayyy" diye gülüyordu yanındakilere.Bense kirpiklerini boyamaya yeni başlamış,saçlarını boyatmamış,kaşlarını almamış,yüzüne fondoten sürmeyen bi insan evladı olarak yanında "sıradan kız" portresi falan çizdim.Gayet de memnunum.
İşte hayat yani.İnsanı bambaşka yerlere getiriyor.
Zeyneple internetten baktık.Resmen "Bursa'nın Barbie'si" falan demişler!
Röportajında Paristen falan teklif geldiğini,modacıların dikkatini çektiğini anlatıyordu."Hayat tarzıma dikkat ediyorum","En beğendiğim manken Tülin Şahin" diye bilmiş bilmiş konuşuyordu ve bu yetmezmiş gibi boy boy da fotoğrafları vardı!
Bense hala,üniversiteden yeni mezun olmuş,yurt dışına gitmek için yırtınan,iş imkanları ayarlamaya çalışan bi insanım.Gayet de mahzunum yani.

Hayatta kimin nereye geleceği belli olmuyor.
5 sene sonra kim,nerede olacak bilinmez.
Şüphesiz ki beni en çok şaşırtan olay bu oldu bu ara.Liseden görüştüğüm herkes şaşkın.Hatta Gizem işi dalgaya vurup,"Bizim Seminle arkadaşlığımız arkadaşlıktan da öteydi,siz gruba dahil olmak istemediniz" dedikçe kahkahalarla gülüyoruz.
Naparsın,bize de eğlence çıktı!:)

20 Tem 2012

Siz bu yazıyı okurken ben çoktan yemek yemiş,çay içiyor olacağım...

Hızlı bi insanım.
Doğuştan.Kendimi bildim bileli böyleyim.
Küçükken annem her yemeğe çağırdığında "Ya bi dakka yaa,şu program bi bitsin" derdim.Şahane Pazar olurdu,Güner Ümit'in şimdi adını hatırlayamadığım programı olurdu falan.
Ama o, inatla sofraya gelmemi söylerdi.O yüzden gider,çabuk çabuk yer kalkardım.
Hatta bi keresinde mercimek çorbası yapmıştı.Kıştı.Gel dedi gelmedim.Belki yüz kere söyledi.Gitmedim.En sonunda sofrayı topladı.22 yılda bana yaptığı tek eziyet buydu.Onun yerinde olsam ben de aynısını yapardım,sonra akıllandım çünkü.
Ama o gece aç kaldım.O kadar inattım ki -ki hala değişen bişi yok- gidip yattım akşamın 8inde.Kendi kendime oyalandım yatağın içinde,dönüp durdum.Çocukken oyalanmak daha kolay ya,uyumuşum.Sadece bir vakit annemin geldiğini,saçlarımı okşayıp yorganımı sıkı sıkı örttüğünü hatırlıyorum...

Buraya şurdan geldim.Geçen gün bi arkadaşım "Sen çok hızlı yemek yiyosun,kafanı kaldırmıyosun" dedi.Sonra Zeynep de farklı bi zamanda aynısını söyledi,resmen dehşete düşmüş gibiydi."Bende hızlı yiyorum ama sen gerçekten çok hızlısın" diye,bilmeden teyit etti.

Bugün ramazanın ilk günü,oruçluyum.
Bütün gün ahlanmadan ne kadar işim varsa yaptım.Bünye alıştı artık yıllardır tuta tuta çünkü.
Sonra ezan okundu.Saat 20:39 da.Sofradan kalktığımda 20:45 ti.İpekle güldük halimize,"Oha lan,6 dakikada bitti" diye.Çorbasından ara sıcağından ana yemeğine kadar da yedim bu arada.
Sofrayı toplayıp çayı koyduğumda tam 15 dakika doldu.
Işık hızıyla mı yaşıyorum bilmem ama çok mutluyum hızlı olmaktan.
Zira yavaş bi insan beni hem sinir hastası eder,hem mutsuz eder.
Bunu bilir bunu söylerim!

17 Tem 2012

İçimde yeni keşfettiğim cevval bi aşçı varmış!

Annem dedi ki:"Bak yarın bigün yad eller seni alırsa,kızına hiçbi şey öğretememiş bu kadın demesinler(kendini düşünüyo haha),inceden başla yemek yapmaya"
"Tamam yaa" dedim,"Öğrenirim bi şekilde,dert etme sen"
Anneannem ise neredeyse ağıt yakacak halde yıllardır."Hazal öğren artık şu yemek yapma işini kızım.Bak yarın bigün başına iş alırsın.Adam koyar seni kapının önüne.İpek ne güzel yapıyo,öğren sende...Sadece temizlik yapmakla olmaz."
"Tamam anane yaaa,günü geldiğinde öğrenirim.Bakma sen benim böyle durduğuma,çekip çeviririm evi çok rahat"
"Kız Dilek(anneme diyo),bu varya öööyyyle şanslı olacak ki,kocası yemek yapmayı bundan iyi bilecek"

Bu hep böyle gitti.İpek'in yemekleri harikadır,bazen "Ya biraz daha şöyle olsaymış" falan dediğimde "Çok biliyosan kendin yap" derdi.
Bir şeyi yapabilmem için içimden gelmesi lazım.O zaman hakkaten şahane şeyler ortaya koyabiliyorum.Annem hep der zaten,"Boşuna zorlamayın bunu,yapmaz.İçinden gelicek,ancak o zaman..."

Üç gün önce falan,internetten bi tarif buldum:"Patatesli tavuk"
Evde kendi kendime denedim.Bi ara "Allahımmmmm yapamıyorum" diye strese girdim.Yaptım neyse.Annem geldi,tattı."Aaaaa süper" dedi.
İnanmadım.Güvenmiyorum ya kendime...
Sonra İpek geldi,"Tat bi" dedim.Baktı tadına."Yerim ben bunu akşam" dedi.
OHAAA deyiverdim,çünkü yaptığım salata ve cacıktan başka hiçbir şeyi ağzına sürmez.Ayrıca yetkili merciim de odur.O beğendiyse olmuştur.
Çok çok sevindim.İki evetle uğurlandım.

Bugün ise İpek'ten başka bi tarif öğrendim.Yine tavuk ama daha başka(evde hali hazırda tavuk olduğu için).Yaptım.Soslu,biberli,domatesli falan.Bi tattım."Allahımmmm çok güzeelll" dedim hemen.Yanına da ,İpek anlattı yine, pilav.İlk defa yaptım ama ayıptır söylemesi pek güzel, tel tel oldu:)
Neyse akşam geldi yedi bu."Hazal tebrik ederim" diye elimi sıktı."Çok güzel olmuş ikisi de".Tabağı sıyırdı.
Lan nasıl sevinçliyim varya...Artık beni kimse tutamaz.
Sırada patlıcanlı,kabaklı yemekler var.
Yavaş yavaş,anca:)

Kınayı getir aaağğğnneeee!

Sizin hayatınızda da var mı bilmiyorum ama,benim tarafımda gözlemlediğim şu ki:insanlar çok çabuk evlenir oldu.
Kınamak değil,zaten neyi kınadıysam başıma gelir,sadece merak.
Nasıl bu kadar çabuk evlenebiliyosunuz yaa?
Nedir sizi bu kadar koştur koştur evliliğe götüren şey?
Hakkaten hiç korkmuyo musunuz?
Yaşım daha 22,biraz daha yaşayayım hayatımı demiyo musunuz?
Gerçekten çok mu aşıksınız?
Ne bileyim,hayalleriniz öyle über düzeyde falan değil mi?Gerçi küçük bile olsalar,yanınızda elinizi hiç bırakmayacak biri mi olmalı?
Bunu anlarım belki...ama bir gün...şimdi değil...

Bazı arkadaşlarım "EVLENİYORUZZZ" yapıp duruyolar.
Üniversitede de vardı.(Cıvıldaya cıvıldaya) "Ay Hazalcım sen beni takip etmiyosun galiba,baaak yüzük bile taktık,eylülde evleniyoruz"
".......????.....haaa....öyle mi?....hayırlı olsun o zaman..."(Mavi ekran)
Ne denir,ne yapılır bilmiyorum ki...
Abi eskiden 14 yaşında da evleniyomuş insanlar.O zamanlar gelenek gibi bişeymiş.Fakat ne bileyim şimdi bilgi çağındasın,teknoloji,kariyer falan.
Yanlış anlamayın,evliliğe karşı değilim.İsteyen,sevdiğini bulduğu gibi evlensin,Allah mesut etsin de,ben kendimi şu yaşta evlenmiş biri olarak hayal edemiyorum.
24-25 eyvallah.Ama 22 küçük yaa.Valla.
Gerçi bana kalsa 27 falan da,hayat ne gösterir bilemeyiz.
Bide bu türklerin evlilik anlayışına da kapılmak istemiyorum,çünkü farklı düşünüyolar."Hadi bugün annemlere gidelim"-"Sen ona niye böyle davrandın?"-"Bak sana kazak örmüş,sen de ona bişi al" falan...Kayınvalide-gelin çekişmesi...Ay öffff onca sorumluluk,aileler,kına,düğün,masraf.
İçim bayıldı.
Bi erkek arkadaşım olsa,sanıyorum ona "Ne zaman evlenicez,zaman geçip gidiyo" demem.Sonsuza kadar bekar kalabilirim gibi geliyor.Gezeriz,eğleniriz,bir şeyler öğreniriz onun yerine.Hiç vır vır etmem kafasında,zamanı gelince zaten olur.
Kızlar bu konuda çok fazla beklentiye giriyor."Hala evlenme teklif etmedi" diye diye isyanlara,bunalımlara sürükleniyor.
Bak tekrar söylüyorum,kınamıyorum.Bana şu anda nasıl görünüyosa bu müessese-yani uzaktan- onu söylüyorum.
Neyse,onlar ersin muradına,ben de çıkayım seyahate!

15 Tem 2012

Bursa'ya neden aşıksınız?

Anlamıyorum arkadaş!Valla anlamıyorum.
Ne buluyo bu insanlar Bursa'da?
Kaç tane arkadaşımı şehir dışına okumaya yolcu ettim.Yıllarca gördüklerini,yaşadıklarını anlattılar;ya bi tanesi de demesin ki "Bursa gibisi yok!"
Gerçekten nedir olay?Beklenti,aradığını bulmak diye düşünüyorum.
Doğduğumdan beri bu şehirde yaşıyorum.Yaşaması son derece kolay,doğal güzellikleri de çok(sadece türbe falan değil.herkes de oralara uğramıyor),denizi var dağı var.Yeşili bol.Harika yani.
Ama bilmiyorum neden,belki de bildim bileli burada olduğumdan,bana dar geliyor bazen.İstediklerimi yapabilmem için küçük.Beklentilerimi azaltıyor.
Mesela DHA'da staj yapmıştım.İstanbul'da olsam,Hürriyet'in kapısında yatardım!Tabi bu,Hürriyet'e gitmem için bi neden değildi ya,neyse.
Tek tek sorucam ama.Nedir bu şehri farklı kılan?
Herkese yaşadığı yer ayrı bi güzel görünür.Bursa'nın da insana kattığı şeyler var.Gösterdikleri var.Arkadaşlıklar var.
Fakat hala "nedir sırrı" çözemedim.
Anlayan bana anlatsın.

14 Tem 2012

Mustafa'ya kulak verelim...

Blgoumun "tasarımcısı" Mustafa,bugün benden kendi yazdığı bir yazıyı yayınlamamı rica etti.Kırmıyorum.Aynen aktarıyorum efendim...

"Ünlülerin yeni modası; Sosyalistim ben !

Son zamanlarda görüyoruz ki ünlüler arasında yeni bir akım başladı. Televizyonlara çıkıp “sosyalistim ben” diye haykırmak.
Bu akım son zamanlarda sanatçılar ile iktidar arasında tiyatro vs. kavgaları verilmesiyle başladı. Kavga sonrası ünlülerin bu düşünce sistemi etrafında toplanması gerçekten vahim. Hepsi ateşe basmış gibi hurra biz sosyalistiz açıklamaları peş peşe.
Sizde biraz hamaset olsa başınıza bir şey gelmeden ya bu sosyalistler ne der, ne isterler diye bir merak edip merakınızı giderirdiniz. Böyle bir tavrı esirgeyeceksin sonra sırf bu aralar moda diye sosyalistim ben diyeceksin.
Sorasım geliyor. Nereniz sosyalist lan sizin?
Zenginlik insanı sosyalist eder mi lan?
Bunu milyon dolarları kazanıp, artık paraya ihtiyacın olmadıktan sonra insan çıkıp ortaya sosyalistim der mi lan? Vel haya vel iman.
Sizde biraz feraset olsa , lan bu düşüncenin saygın insanları var . Ya biz televizyonlara çıkıp boş boş konuşuyoruz. Acaba bu insanları üzüyoruz mu diye düşünür insan.
Sosyalist düşünce sistemi sizin kafanıza göre top gibi oynayabileceğiniz bir düşünce değil. O düşüncenin arkasında insanoğlunun kurduğu en güzel düş yatmakta.
O yüzden sizin sosyalizm adına deklare ettiğiniz sözcükler bir replikten öteye gitmez!
Sizler bu düşüncenin ne düşünürü ne savunucusu olursunuz. Sizden olsa olsa bu sisteme oyuncu olur.
Şimdilik soytarıya ihtiyaç yok.

Mustafa GÜMÜŞ"





12 Tem 2012

Gerçek şu ki...

  1. Gerçek şu ki;bazı insanlar internet ortamında gerek yazdıkları,gerekse fotoğraflarıyla "sosyalim ben" mesajı verseler de,aslında değiller.Tamamen uydurmaca.Etrafımda böyle insanlar var.Yüzyüze gelince tek kelime konuşamayan...
  2. Gerçek şu ki;bugün annemle bi video çekmemiz gerekiyordu,ne söyleyeceğini resmen ben söyledim."Bak mesela de ki,6 yaşından 46 yaşına kadar hep yanımdaydı...Demekki değişen tek şey zamanmış...İnsanlar hep aynı kalıyormuş.Bak dikkat ettiysen teklemeden anlatıyorum" dedim,kahkahalarla güldü."Sendeki çene bende olsa" dedi.
  3. Gerçek şu ki;okulumun otomasyonuna girmeye çalışırken "Okulumuzla ilişiğiniz kesilmiştir" yazısını görünce "OLAMAZZZ MEZUNUM YAAA!" dedim.Çenem mi titresin,yüzüm mü gülsün?
  4. Gerçek şu ki;Nil K'nın "Ben buraya çıplak geldim" şarkısına hasta oldum.Ayrıca "Kazablanka"sı da Zeynep'e ithafımdır.O nedenini biliyo,siz de bilin.Eylülde Fas'a gidiyo yaaaa!
  5. Gerçek şu ki;Elif Şafak'a bayılmama rağmen,içinde mütemadiyen "Gurbet"-"Kök salmak"-"Bir deli meziyet" geçen kelimelerinden bıktım.
  6. Gerçek şu ki;ramazanda her şey daha yoğun daha güzel olcak.
  7. Gerçek şu ki;birini karşıma alıp,kitleyip saatlerce anlatabilirim.Fakat dayanamaz.Özneyi kaybeder.
  8. Görüşürüz.

9 Tem 2012

Kaçıncı yazı oldu,sayamadım.

Bugün arabada giderken,"Bunlar hep stresten oluyo" dedi.
"Farkındayım" dedim.
"Neden anlatmıyosun?Hep sağlığına zarar..."
"Bilmem,hep böyleydim.Daha önce de anlatmıyodum ki şimdi anlatayım.Kime çektim bilmem"
"Ben de öyleyim aslında" dedi "Ama tekrar söylüyorum,iyi bişi yapmıyosun"
"Biliyorum."
"Evde ekmek var mı?"
"Yok"
"Tamam o zaman in,bi ekmek bi kola al gel"
"Tamam"

Aramızda geçen sayısız diyalogdan biri bu.
Susmaktan hastalandığım için,her seferinde "Anlat! anlat!" diye baskı altında kalıyorum.
Kafamın içini açsam da bi görseniz...Resmen çıfıtçı çarşısı...Binlerce kurt kemirir ya bi leşi,aynen o haldeyim.Nasıl çözerim bilmiyorum.Deniyorum sadece.
Çünkü ben hep susan tarafım.Oldu bittiye getirip,üstünü örterim gerizekalı gibi.Ne bokuma yapıyosam...

Babamın babası olan "dedem"i inanılmaz kıskanıyorum.Daha doğrusu imreniyorum.
Ondan daha önce hiç bahsetmemiştim.Hatta yakın arkadaşlarıma bile yeni yeni anlatıyorum.
Aynı şehirde oturuyoruz.Gidiyoruz geliyoruz ara sıra babaannemlere.Görüyorum o ara.
Hiçbir zaman beni aramamıştır.Hiç ama.Ben de onu aramam;işin garibi hiç sitem etmez.Susarız o konuda.
Üç oğlu var.İki oğlu boşandı,evlendi,birinin bir çocuğu daha oldu hem de 52 yaşındayken-hayır babam değil,amcam:)-,zamanında çok para kaybetmiş,bir başka oğlundan zaten hayır yok.Kardeşi ölmüş,insanlar genel olarak anlattıklarını dinlemezler falan ama adamda hiçbir tepki yok.Hayatı sadece  "maç-türk sanat müziği-sayısal loto" üçgeninde gidip gelmiş.İçi pislik dolu bi odaya lig tv bağlantısı olan bi televizyon koy,yaşar orda.
Hiçbir şeyi tınlamaz,kafaya takmaz,bütün gün şarkı söyler.Resmen gamsız!
Nasıl imreniyorum nasıl.Ne bir hastalığı var,ne derdi.Burnu kanamadı,76 yaşında bu adam!
Geçenlerde babama dedim,"Dedem var ya,hepimizi gömer.Adamda tepki yok"
"Valla yaa" dedi "Daha bir gün doktora gitmişliği yok"
"Hakkaten merak ediyorum" dedim "Siz annemle boşanırken bi tepki verdi mi?"(Bak bişi dedi mi demedim,tepki verdi mi dedim)
"Boşanıyoruz baba dedim,hakkınızda hayırlısı dedi,televizyon izlemeye devam etti"
Hahahhahha laaann bak gece gece güldüm,duyunca da gülmüştüm zaten.
Tam da beklediğim tepkiydi.
Neticede,onun gibi olmayı çok isterdim.Ne kafada binlerce düşünce,ne de soru.
Oh mis!

P.S:"Yeter çok yazdın" demeyin...Anlatasım varmış.
İzleyicim olmaktan vazgeçerseniz de canınız sağolsun.
Hakkınızda hayırlısı:)Dede yaaaa!!!:)

Böyle buyurdu zerdüşt.

"Üniversiteye devam ediyorum,sevgilim yok...
İlk nedeni hedeflerimse,ikincisi:Kafamda oturtamadığım hiçbir şeyi hayata geçiremeyecek kadar sağlamcı olmamdı.
Hayatım boyunca hep kadın erkek ilişkilerini izledim.Bu konuda hatırlayamadığım kadar çok yazı yazdım,okudum ve gözlem yaptım.Bazen içimde bir düğüm çözüldü,bazen daha çok dolandı.
Ama genel olarak hep,'Neden?' diye sordum,cevap bulamadım;bana bunu 'Doğanın kanunu' diye açıklamaya çalıştılarsa da olmadı...
Sorularım cevapsız kaldı...

  1. Kızlar erkeklere neden sürekli:"Onu arama"-"Oraya bakma"-"Bununla görüşme" gibi ultimatomlar veriyordu?
  2. Erkekler neden kızların üstünde kendi egolarını tatmin etmeye çalışıyordu?
  3. Bu çiftler neden illaki,'Kavgasız ilişki olmaaazzz!Monotona bağlar' diye inat ediyordu?Kavga,gürültü nasıl bir ilişkiyi yürütebilirdi ki?
Bak bunlar daha üç tanesi.Ve cevaplaması zor.
Bunları kendi ilişkimin kilit noktaları olarak gördüm,hiç başlayamadım..."

Böyle yazmışım bir zamanlar,bir yere...
Bir insan hiç mi değişmez?
Başından bir ilişki geçse gitse de hala mı aynı düşünür?
Konu bensem,evet.

Zeynep...Neden böylesin?

Neden hiç sinirlenmiyorsun?
Bir kez bile olsa bağırmıyorsun?
Neden her teklif edilen fikre "Kabul" diyecek kadar uyum manyağısın?
Neden tabularını yıkamıyorsun?(Diyene bak la)
Neden ASLA hayır diyemiyorsun?
Kalbin neden bu kadar temiz?
Bu kadar güzel pasta yapmayı kimden öğrendin?
Neden bu kadar iyi bir arkadaşsın?
Neden benim gibi zor bi insana bir gün olsun bağırmadın?
8 yıl doldu,neden hiç kavga etmedik,küsmedik?
Neden her zaman yanımdasın?
Neden bir gün bile "Aman!" demiyorsun?
Beni çok mu seviyorsun?
Çok iyi yüreklisin...
Zeynep...Neden böylesin?
Allah iyiliğini versin!:)

5 Tem 2012

İtiraf.

Okul bitti,hala kendime gelemedim.
2 hafta süren uzzuunn bi tatile çıktım.Ya da bana uzun geldi,bilmiyorum.
Denizi çok seviyorum.Yüzmeyi,dalıp dalıp çıkmayı falan.
Sonra tekrar aynı şehre döndüm.İçimde bir sürü yeni hisle beraber...
Gerçekleşmeleri için bir müddet beklemem gerekiyor.Belki size uzun gelecek bir süre bu.
O süre boyunca da para kazanabilmek için,home office tarzında bişiler yapıcam.Bunu da hiç beklemediğim birinden bir teklif şeklinde aldım.Orası biraz karışık...

Daha başlamadım ya,acayip sıkılıyorum.
Bunu anlatamam size.İşte itirafım böyle saçma bi mevzuda.
Bildiğin oturmuş,magazin programı izleyen bi kıt beyinliye döndüm.Ben ki gelecek planı olan(Allah nasip ederse),kariyer hedeflerinde ayakları yere sağlam bassın diye koşturacak bi insanım;bu ne lan?
Şimdi sorsanız tüm ünlülerin hayatını biliyorum.Bütün gün televizyon izleyen boş kafalılardan farkım yok.Artık kapatıyorum ama.Görür görmez.Sudoku,kitap,film yapıyorum.O da yetmiyor.
ÇÜNKÜ İŞE YARAMAM LAZIM.
Koşturmam lazım.
Harbiden baktım da,4 senede evde oturduğum zaman az.
Bana yaramıyor.Enerjimi tüketiyor.
İnsanlarla konuşmadan,koşmadan aptala dönüyorum,aklım çalışmıyor.
Çünkü beyin geliştirilebilen bir şey...
Valla durmasın,aklımı koru yarabbim!


4 Tem 2012

Parça.parça.parça.

-Avam bi insanım ben.Valla bak.Bunu çookk önce fark etmiştim hatta.
Gelemem öyle lükse falan.Şık restorantlara belli zamanlarda giderim ve bu genelde çok azdır.Sıkılıyorum.
Salaşlığı seviyorum çünkü.Bana kokoreç satan amcayla konuşmak."Üşümedin mi abi sen yaa,bak nasıl kar yağıyo?" demek,"İşler nasıl?" diye sormak...Bıçak kullanmayı çok sevmeme rağmen,çatalımla köfte parçalamak...Salaş cafelerde oturup bağıra bağıra konuşmak...Üzerime peçete örtmek zorunda kalmamak...
İçimde tam bir avam büyüttüm yıllarca demekki.O şıkır şıkır yerlerde benim kadar bunalan yoktur.
Mesela Titanic'i her izlediğimde,yemek yedikten sonra alt kamaraya gidip İskoç şarkıları eşliğinde deli gibi dans ettikleri sahnede manyak gibi oynayasım geliyor.
Çünkü soylu havasından bunalıyorum,feraha erdiklerini falan düşünüyorum.

-Kızlar benim adaçayına olan sonsuz sevdamla nasıl dalga geçiyolar!"Kızım seni aktara vercez;hibiskus,adaçayı ve kantarondan gelin çiçeği yapıcaz" diyerek ortadan ikiye yarıyolar beni.Salaklar yaa.Bi bilseler ne faydalı şey adaçayı,kantaron.
Ah zalım dünya.Heleloy.Oy dağlar!

-Dün Zeyneple "İntouchables" diye bi film izledik,türkçesi "Can Dostum".Allahım resmen gülmekten ölüyoduk.
Aslında konusu dram gibi duruyo,hani şu fonda gururlu müzik çalan filmlerden...Başarı hikayesi falan...
Fakat nasıl güzel espriler var!Bi Fransız filmine güleceğim hiç aklıma gelmemişti.
Sonra açtım ekşideki yorumları okudum,millet de aynen bizim gibi çok gülmüş.Omar Sy diye bi adam varmış,ilk defa bu filmle duydum ama inanılmaz şeker,yerim seni abisi yani.Bayıldım bayıldım.Hem filme,hem oyunculara.
Mutlaka izleyiniz.

-Bugün eskiden staj yaptığım Bosch'dan Kayra beyle buluştuk.7de bi oturduk 11de kalktık.Valla nasıl bi konuşasım varmış,zaten normalde de çok sessiz bi insan sayılmam ya neyse.


Adaçayı güzel be!Valla bak.
Elimden bırakmam!(Saçlar da yele mübarek.Zavallı kuaförler.Kestiricem bu hafta kısmet olursa,rahatlasınlar azcık.Fön çekerken helak oluyolar hahaha)

3 Tem 2012

Bu nasıl olabilir?

Kumla'dayken en yakın arkadaşlarımdan biri aradı,"Sevgilim benden ayrıldı" dedi.
Şokları yaşadım!Haydaaaaaaa deyiverdim.
Çünkü çok mutluydu.Çok seviyordu.Evliliğe kadar yolu var gibi görüyordu.
Çocuk bunun peşinden 1.5 yıl koşmuş,bizimki yüz vermemişti.Çocuk o kadar utanıyor,bu ilişkinin başlamasını o kadar çok istiyordu ki,bir türlü dile getiremiyordu.Çok aşıktı-ya da öyle sandık.
En sonunda çıkmaya başladılar.Her gün,"Bana çiçek aldı-çikolata aldı-kolye aldı-sevdiğini söylüyor-çok mutluyum" larını duyuyorduk.Bir gün geçmiyordu ki atraksiyonsuz olsun.Kızımız mutluluğu fazlasıyla hak ettiğinden,bir önceki ilişkisinde umduğunu bulamayıp,kalbi kırıldığı için hepimiz "nihayet buldu" deyip seviniyorduk.
Taa ki arayıp,ayrıldıklarını haber verene kadar...
Kızımız çocuğa bağırmış bir tartışmada.Ve adam aniden şöyle demiş:"Bana babam bile bağırmadı bugüne kadar...Beni bu kadar rencide edemezsin...Can çıkar huy çıkmaz,bu iş buraya kadar!"
Yuh!Anlıyorum,kız hatalı.Bağırmaması gerekir,kim olursa olsun,tamam ama ilk defa yapmış.Gerçekten çok sevdiysen uyarırsın,"Bir daha yapma" dersin.Bizimki de anlamayacak insan değil ki!Hallolur gider.Birdaha birdaha tekrarlanırsa eyvallah,bırak ama ilk hatada silip atmak da neyin nesi?
Neyse kızımız ağlarken yerlere düşmüş.Çocuğa yapma etme demiş ama nafile.Geri dönüş yok.
Teselli turlarına başladık biz de burdan.Hayırlısı olsun dedik,böylesi daha iyi olmuştur dedik,dedik de dedik yani.
Sonra bu sabah uyandım.Gözümü açar açmaz İpek dedi ki:"Çocuk dün gece eski sevgilisine dönmüş,Facebookta ilişkisi var yapmış,resim falan koymuş"
Gözlerim fal taşı gibi açıldı yatağın içinde."Ohaaaaaaa" dedim "Adi şerefsiz!"
Sonra noluyo biliyo musunuz?
Hangi erkeğe sorsanız,ayrılığını öyle bir anlatıyor ki hep kız hatalıymış gibi.Hiçbiri "Ben şerefsizlik yaptım,kızı bu kadar sudan sebepten bırakıp 3 gün sonra eski kız arkadaşıma döndüm.Ha bu arada kızın 1.5 yıldır peşinden koşmuştum,onu kendime aşık ettim.İnan, benim kadar puşt olan bi başka erkek daha yoktur" demiyor!Sorsan,sorun hep kızlarda oluyor.
Sonra diyolar ki,kızlar şöyle kötü böyle kıskanç.Sen çok bi boksun çünkü de kızlar fena...
Bu kadar manyağı görüp de erkeklere güvenmemeyi daha doğru buluyorum şimdi...
Kimse aşkından ölmüyor...Kimse gerçekten aşık olmuyor,ben artık böyle düşünmeye başladım.İnanmamak lazım.
Arkadaşım için de çoooookk hayırlı oldu.
Allah en mükemmelini çıkarsın karşısına...
Bu adi herif de defolup gitsin,Allah bildiği gibi yapsın...

2 Tem 2012

Bu da kepli halim


Nihahahahahahah işsiz kaldığımın resmi:)

1 Tem 2012

Bu da gecenin 2.postu olsun

An oluyor,biri kalbimi eline almış da sıkmış sıkmış bırakmış gibi hissediyorum.
Aklımdan saniyeler içinde milyonlarca şey geçiyor.Bazen birine çok takılıyorum,bazen elimle git yapıyorum.(Buna "obsesif düşünce" deniyormuş,yeni öğrendim.)
Aldığım kararları sorguluyorum."Gerçekten doğru muydu?" diyorum.Sonra başa dönüp düşününce haklı olduğuma bi kez daha kanaat getiriyorum.
İnsanlar çok çabuk mu evleniyor bu ara,anlamıyorum.Bugün bir kez daha gördüm ki,uzun süre bu tip vakaları kaldırmaya halim yok,korkuyorum bi de.Hem de nasıl korkuyorum,bi Allah biliyor.
Yine hastalanırım diye korkuyorum,bu kadar çok düşünmekten.Bunu da bitki çayları içerek ve kafamı dağıtarak çözmeye çalışıyorum.-Devası kantoron çayı arkadaşım.İsteyene de adaçayı.
İçimde çözemediğim bi mesele var ama ne olduğunu anlamış değilim.Ya bir gün kendiliğinden atacak,ya da hiç kapanmayacakmış gibi geliyor.Ani bi aydınlanma da yaşayabilirim,bilmem.
Geçmişi özlemek ya da ondan bi pişmanlık duymak,bir şeyi değiştirmiyor.
İnsanın sürekli hareket halinde olması lazımmış,tatilde anladım.Zeynep'in koluna yapışıp,"Böyle olmuyor kanki camping,işsiziz resmen.Hem otura otura kendini dinlemekten hasta olur insan.Acil çalışmamız lazım;4 senedir koşturup birden oturmak yaramadı bana" dedim.Tatil falan bi yere kadar,işleyen demir pas tutmazmış.
Bu ara böyle.İşsizim diye midir-gerçi mezun olalı ay dolmadı ama-,psikolojikmantuhaflaşma mıdır bilmem ama bi enteresanlık hasıl oldu bana.
Hayır olsun.

Tam tamına 2 hafta sonra,yeniden...

Evvet sevgili okur-severler,tam 2 hafta sonra kucağımda taşıdığım envai çeşit haberle huzurlarınızdayım.
Önce 15 Hazirana bi dönelim.Dayımın yıllardır sadece facebooktan kutlayabildiğimiz doğum günü organizasyonunu masaya yatırdık.Buraya yazmamak için resmen çatladım!Tam 1 ay boyunca sinsi sinsi uğraştık,yaptık.
Bi video hazırladık.Klasik falan demeyin,tam 1 saat sürüyor.Önce resimler ve fonda Cem Karaca'nın "Resimdeki Gözyaşları" ile.Resimler biter bitmez de videolara geçiyoruz.Herkes "İyiki doğdun Hakan" diyor,tüm sevenleri.O kadar çok insan vardı ki resmen mideme ağrı girdi hepsini toparlarken.
Ve ve ve bir sinema salonu tuttuk,herkesi oraya çağırdık.Herkes önceden gidecek,oturacaktı.Dayımı ve yengemi de bi arkadaşları getirecekti.Film bittiğinde de herkes başına şef şapkası takıp iyiki doğdun şarkısı söyleyecekti.
Büyük gün geldiğinde sabahın 9unda kalktım.Tüm videoları arka arkaya atıcak,resimlere,şarkıya bakıcaktım.Videoları attım ama dakka bir gol bir,açılmadılar!Allahımmmmmmmmmmm stresten bende bi mide ağrısı,bi baş ağrısı.Olmuyordu!Dedim bu böyle olmaz,uğraş.Ve allem ettim kallem ettim,didindim yaptım.9dan 4e kadar uğraştım.
Sonra gittik sinema salonuna.Videoyu oynattık deneme yapalım diye.Allahım harika olmuş diye diye izledim.Herkes çok emek verdi.Kötü olur mu hiç?
Büyük an geldiğinde ise herkes yerlerine oturmuştu.Dayımın geldiğini gördük.Video önce bi film fragmanıyla başladı,ardından "Hakan'ı Sevenler Production Gururla Sunar" yazısı çıkınca ondan bi "Aaaaaa" sesi geldi.1 saat boyunca herkes hem ağladı hem güldü.Film bittiğinde herkes başına şapkaları takıp şarkıyı söyledi.Dayımı ağlattık-her ne kadar inkar da etse-.Ordan da çıkıp yemeğe gittik,fasıla.Güldük,oynadık,yemek yedik.
Harikaydı yaaa,günlerce konuşuldu desem yeri.
Canım dayım benim.Hep mutlu olsun o yeter ki,yine yaparız.

Sonra ertesi gün ver elini Ayvalık.Allahımmmmm nasıl güzel bi yer la orası.Cunda ayrı güzeeeelll,taş kahvedeki adaçayı ayrı güzeeeelll...
Zaten gitmeden önce baya bi araştırmıştım,ne yenir ne içilir diye.Hepsini teeekk tek yaptık.Karides mantısı,sıcak ot,kabak çiçeği dolması yedik.Zaten tam bir adaçayı hastası olarak vatanına ayak basmışım.Taş Kahve de oturduk,adaçayının kralını içtim.Allahımmmmm nasıl bişi o!Bu arada burada okuyamadığım Kuyucaklı Yusuf'u orada bitirdim,tam da anlattığı yerlerdeydim.Şansa bak!
Tam ege mekanları,ege insanları...Ha bu arada yıllardır yemediğim ve yeni yeni yemeye alıştığım balığın da dibine vurdum,esnafla kanka oldum."Bu kadar güzel balık yememiştim" dedim falan,adamlar ihya oldular.Çok güzeldi ama cidden yaaa,papalinası,sardalyası falan.Ayy özledim bak...

1 haftalık Ayvalık macerasından sonra Zeyneple beraber Kumla yaptık-yine.Bunu onun yazdığı bi metinle anlatayım:"1 haftalık özetimiz:kumla,buz gibi deniz ama aynı zamanda tertemiz deniz,kahvaltı ardından öğlen yemeği hazırlıkları,komşu teyzeler ve bitip tükenmeyen dedikoduları;yemek tarifleri,kadınlar matinesinde doğal gözlem yapmamız,iskelede oturup hayata dairlerimiz,dondurma,her güne bir ingilizce kelime öğrenme çabalarımız,aynı yatakta 3 kişi yatma girişimlerimiz,karnımızın hiç doymaması ve sürekli yemek yememiz,canım müşomuz,huzur,eğlence,kil maskesi yapmamız,peygamber aşı çekirdeklerimiz...öperim özleyeceğim:)"
Unuttuğu şey,ünlü site düşünürümüz Lale ablaydı.Babam ve Oğlum'daki kadınlar gibi düşünün.Mütemadiyen konuşuyor ve aşırı komik.Artık bitap düştük gülerken.Her gün saat 1de gelip yemek tarifi verip gidiyordu.Kızıyla arasındaki diyaloglar falan hele,aman Allahım.Sürekli bi temizlik halinde,sürekli bi isyan halinde...
Ben daha emeklerken tanışmışız,boyu kadar kızı var şimdi...
Her zaman idolüm,her zaman neşe kaynağım Lale abladır...
Kim bilir ne anlatıyo yine?
Bebişim yaa.