14 Oca 2016

Yusuf

Bu sabah birdenbire uyanıp, "Alarm mı çalmadı? Geç mi kaldım?" diye düşünerek telefona baktım. 02:45'ti. Sonra 4'te ve 5'te tekrar uyandım.
Sabah ezanının okunmasından on dakika kadar önce, yatağın içinde sağdan sola dönüp yorganı da çekiştirirken, birden 5 yıldır bileğimden hiç çıkarmadığım dedemin bilekliği kopup yere düştü. "Eyvah" dedim içimden "Kesin koptu. Neyseki çat etti, demekki yere düştü. Noluyor böyle ya? Gece 12:00'de uyuyup da böyle uyandığım pek olmadı. Şimdi de bileklik düştü, nerede acaba? Bugün ölmesek bari, Allah Allah!"
Sabah ezanı okundu, on dakika kadar sonra alarm çaldı kalktım. Yerde bir müddet aradığım bilekliği sonunda sapasağlam bulduğumda "Oh be! Valla helal parayla alınmış, güzel dedem" dedim. Rahmetli dedemi özlediğimi fark ettim.
Evden çıktım, servise doğru yürürken bir baktım gelmiş. Koşmaya başladım. "Allah Allah, çok erken geldi. Koşarken arabalardan biri beni ezmez inşallah, ölmesek bari" dedim. Sonra da tövbe tövbe dedim.
Serviste en arka köşe boştu, çok sevindim. Sabah karanlığında uyurum diye düşünürken bir de baktım ki ayılmışım. Normalde gözlerimi kapatıp yatıyorum çünkü. Dur biraz Facebook'a bakayım, sonra kapatırım gözlerimi dedim.
Açtım, bakmaya başladım. Şöyle bir yazı gördüm: "Kardeşim Yusuf hakkın rahmetine kavuşmuştur."
Yok canım o değildir bakışıyla on saniye ekrana baktım. Sonra dışarı baktım. Herhalde biri saçma bir oyun oynuyordu sabah sabah. 3 saat önce yazılmıştı. Tekrar boş gözlerle dışarı baktım, hala anlamıyordum. Yusuf'un facebook sayfasına baktım, rahmet mesajları yazılmıştı.
Elimde telefon, öylece kalakaldım. Yağmur yağıyor, servis gidiyordu, hava karanlıktı, herkes uyuyordu, ben öylece bakıyordum. Epey sonra idrak ettiğimde ağlamaya başladım. Bir türlü duramıyordum. Whatsapp'tan kızlar grubuna yazdım, Zeynep dönüş yaptı. Benim kadar şok olmuştu.
Neredeyse yol boyunca ağlayıp iş yerine vardım. Yerime oturduğumda Orhan Bey her zamanki neşesiyle gelip "Naber kız?" derken "Arkadaşım öldü" diyebildim ve ağlamaya başladım. Başsağlığı diledi. Sonra Bahar, Hande Hanım...
Cenazeye gitmek için yöneticimin yanına gittiğimde sadece "Arkadaşım öldü bugün" diyebildim. O kadar çok ağladım ki, ne sorduğunu ne söylediğimi çok hatırlayamıyorum. Sağolsun araç ayarladı, hemen çık dedi.
İşte senin gidişini böyle yaşadım ben.




3 yıl boyunca bitmek tükenmek bilmeyen bir pozitiflik ve hayat enerjisiyle kanserle savaştın.
Ciğerlerine 8 litre kan dolduğunda, o hastane odasında bizi o kadar güler yüzle karşıladın ki bir kez daha hayran kaldım.
Kütahya'ya her gelişimizde yardım edişini, bir yerleri görelim diye çırpınmanı unutamam.
Şimdi birazdan çıkıp sana son kez  veda etmeye geleceğim...
Ben çok güzel bir arkadaşımı kaybettim. Oysaki Koray Avcı konserine gidecektik sen hastaneden çıktıktan sonra.
Bazı şeyler eksik kaldı, sen de içimde hiç kapanmayan bir yara, ince derin bir sızı olacaksın artık.
En güzel hatıralarımda, kalbimin en güzel yerinde.
Nur içinde yat sen canım Yusuf.
Allah günahlarını affetsin, yattığın yerde dinlendirsin.

3 Oca 2016

Bir tweet adama neler yazdırıyor!

İstanbul dönüşü feribotta giderken, "Can Dündar'ın, oğluna yazdığı yazı çok acayip" dedi İpek. Can Dündar'ı çok severim, son olaylardan dolayı zaten üzülüyorum falan. Okudum, çok da beğendim. Birçok kitabını okudum, aynı onun gibi sonu vurucu olacak şekilde çok tatlı yazmış. Babam bana böyle bir şey yazsaydı oturup ağlardım.
Yazıda özellikle şu kısım dikkatimi çekti, okuduktan sonra bir müddet düşündüm.


"Gülücüklerin mabedi” olmuş bir evde, ilk sözüne, ilk adımına, ilk aşkına tanıklık ettik.
En sevdiği oyuncağı, kitaplardı.
Yazıyla büyüdü.
Dilek jüri olur; biz yazı yarışması yapardık evde:
“Bir koku, yazıyla nasıl tarif edilir?”
Ben kekiği tarif ederdim; o, naneyi...
Kaleme koklamayı öğretirdik. "


Hakikaten bir kokuyu yazıyla nasıl tarif ederdim? Hangi kokuyu seçerdim? Başka hangi tür sorular sorsam bakış açım, dimağım, kelime dağarcığım genişlerdi ya da yaratıcılığımı arttırırdım?
Sonra şunu düşündüm ve düşündüğüm şeyi tweet attım: "Hayatımda olmasını istediğim kişi, cevabı zor sorulara beraber cevap aramak istediğim kişi"
Çünkü bu tip sorular insanı çok geliştiriyor, paylaşımın da gelişiminle paralel olarak artıyor. Böyle güzel kitaplar var, sadece sevdiğin kişiyle cevap bulman gereken ve bence çok başarılı bir aktivite olur.
Bu soruları çoğaltıp türetip daha çok sormak lazım. Sevdiğin insanla sadece dert tasa konuşulmaz. Kendi adıma konuşmam gerekirse hep tuhaf sorular sorardım çünkü. Karşı tarafın düşündüğünü görmek de beni çok mutlu ederdi. Belki o bir şey söylerdi, bir şey öğrenirdim veya ben ona bir şey öğretirdim.
İleride kendi evim olursa hep ilginç şeyler olsun içinde, aynı bunun gibi. Sorular olsun, cevapları olsun. İnsan ruhu yeni deneyimlerle, yeni öğretilerle beslenir.
Hepimizin hayatına böyle oyunlara eşlik edecek insanlar gelsin dilerim.
Bu sene yapılacak değişiklik çok, bu da onlardan biri olsun.