3 Oca 2016

Bir tweet adama neler yazdırıyor!

İstanbul dönüşü feribotta giderken, "Can Dündar'ın, oğluna yazdığı yazı çok acayip" dedi İpek. Can Dündar'ı çok severim, son olaylardan dolayı zaten üzülüyorum falan. Okudum, çok da beğendim. Birçok kitabını okudum, aynı onun gibi sonu vurucu olacak şekilde çok tatlı yazmış. Babam bana böyle bir şey yazsaydı oturup ağlardım.
Yazıda özellikle şu kısım dikkatimi çekti, okuduktan sonra bir müddet düşündüm.


"Gülücüklerin mabedi” olmuş bir evde, ilk sözüne, ilk adımına, ilk aşkına tanıklık ettik.
En sevdiği oyuncağı, kitaplardı.
Yazıyla büyüdü.
Dilek jüri olur; biz yazı yarışması yapardık evde:
“Bir koku, yazıyla nasıl tarif edilir?”
Ben kekiği tarif ederdim; o, naneyi...
Kaleme koklamayı öğretirdik. "


Hakikaten bir kokuyu yazıyla nasıl tarif ederdim? Hangi kokuyu seçerdim? Başka hangi tür sorular sorsam bakış açım, dimağım, kelime dağarcığım genişlerdi ya da yaratıcılığımı arttırırdım?
Sonra şunu düşündüm ve düşündüğüm şeyi tweet attım: "Hayatımda olmasını istediğim kişi, cevabı zor sorulara beraber cevap aramak istediğim kişi"
Çünkü bu tip sorular insanı çok geliştiriyor, paylaşımın da gelişiminle paralel olarak artıyor. Böyle güzel kitaplar var, sadece sevdiğin kişiyle cevap bulman gereken ve bence çok başarılı bir aktivite olur.
Bu soruları çoğaltıp türetip daha çok sormak lazım. Sevdiğin insanla sadece dert tasa konuşulmaz. Kendi adıma konuşmam gerekirse hep tuhaf sorular sorardım çünkü. Karşı tarafın düşündüğünü görmek de beni çok mutlu ederdi. Belki o bir şey söylerdi, bir şey öğrenirdim veya ben ona bir şey öğretirdim.
İleride kendi evim olursa hep ilginç şeyler olsun içinde, aynı bunun gibi. Sorular olsun, cevapları olsun. İnsan ruhu yeni deneyimlerle, yeni öğretilerle beslenir.
Hepimizin hayatına böyle oyunlara eşlik edecek insanlar gelsin dilerim.
Bu sene yapılacak değişiklik çok, bu da onlardan biri olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder