8 Ağu 2010

içerdeyken düşünmek için çok vaktim oldu

"Her şey rutin.Alabildiğine rutin.Ve ben bundan inatla sıkılmıyorum.Hani biri kalkıp dese ki 'Hazal sen artık burada yaşayacaksın','Güneş-deniz-kum varsa sorun yok' diyeceğim...
Hayatım son iki yıldır 'gereksiz kalabalık'tı.Evet yeni anlıyorum o gereksiz kalabalığı.Fanusta gibiydim,içindeyken anlamıyordum;sanki etrafımda şeffaf duvarlar/camdan tavanlar varmış gibiydi.Sonra bir gün kırdım onları geçtim içlerinden ve bitti.Canım acıdı ama telafi ettim.Denizlere girdim çıktım,ayaklarımı kuma doladım.İçim dışım güneş artık...
Rutin...Her şey sükunetli ve alabildiğine rutin"

Böyle düşündüm.Tatilim boyunca her gün belli aralıklarla bunu düşündüm.
Hep ihtiyacım olan şeyleri yaptım:Sabah kalkıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra hemen gazete almaya koştum.Bursadayken hep internetten okuduğum için bu bana eski bir dosta kavuşmak gibi geldi-ıcığını cıcığını okudum.Sonra neşeli bir kahvaltı ve dedeme kahve yapmak.Sonra giyinip denize gitmek,yunusların önünde bekleyen Zeynepi alarak.
Geç kalan hep bendim.O hep erkenciydi...
Sonra eve gidip duştu kitap okumaktı derken akşam hoopp sahile gezmeye.Canlı müziğin olduğu bir barın yanından ayaklarımızı sallandırıp çekirdek-kola veya dondurmayla eşlik etmek...
İnanmayacaksınız ama şu on beş günüm hep bunları yaparak geçti.
BİZE İYİ GELDİ EVET:Ayaklarım daha iyi.Deniz ve kum her zaman iyi geliyor.
Fönlenmekten bitap düşmüş saçlarım,on beş gün hiçbir ısı yada sprey gibi bir madde yüzü görmeden kendi halinde rüzgarda salınınca toparlandı.Kıvırcıklar daha belirgin.
Gazete okumaktan öldüm.Her gün ıcık cıcık okudum.
Televizyona hiç bakmadım.Gerçekten ama.Sadece bir türk sineması izlemenin dışında sadece-onunla ilgilenmedim her zaman olduğu gibi.
Gözlerime birtek babam geldiği gün ve bir de canımın istediği diğer gün dışında göz kalemi yada rimel sürmedim.Ve gariptir ki zamanla aynadaki görüntüme aşina oldum.
Saçlarım toplu-örülü yada topuzdu.Tiril tiril elbiseler-şort-etek-parmak arası terlik dörtgeni içinde gidip geldim hep.
EKSTRALAR:Bir gün kadınlar matinesine gittim.Eylül ve Aşkın adında iki transeksüel şarkı söylüyordu.İçerisi ful kadın doluydu-vay be amma da meraklı hemcinsim varmış diye düşündüm.Eylül bir acayipti ama Aşkın hani "güzel dönmüş" derler ya,işte onlardandı.Gülüşü güzel,gözleri güzel,dişleri güzel.Ama gözlerinde hep bir hüzün.Onunla fotoğraf çektirmek isteyen insanların,sadece onu bir şeye benzetemediklerinden ve akşam eve gittiklerinde "Ben bugün bi dönme gördüm çok iğrençti bak" diye birilerine gösterecek olmalarından kaynaklandığını biliyordu.Bu kadınlar midemi bulandırıyor.Sahneye ilk çıktıklarında etrafta tuhaf bir sessizliğin olması normal ama bu kalkıpta onların yaptıkları şeyden faydalanmanı gerektirmiyor...Yazık...Oysaki hiç sevmezdim de "Benim yerime de sev" şarkısını söylediğinde gözlerim doldu...

Başka bir gün de babam geldi,Zeynep i de aldık gittik Karacaalideki Noca'ya.Bahçe içinde bir restorant ,ağaçların üstünde de avizeler var bir güzel bir güzel,orada süper muhabbet dönüyo.Ben çok seviyorum.Kapıdan girdiğimizde adamın biri hafif kırıtarak "Hoşgeldiniz canımmmm" dedi."Ay siz bana çok tanıdık geliyosunuz,nerden acaba?" dedim,"Yemekteyizden canım" dedi-Bursa ayağında varmış hatırladım- ve eliyle gel işareti yaptı.Duvarda bir çerçevenin içinde yarışmacıların yemek yerken fotoğrafı vardı.Uzun saçlı çocuğu gösterip "Toptu bu top" dedi sonra kadınları işaret etti "Aman bunlarda pek kavgacıydı ayol.Dırdırdırdır!Ama ben hiç aralarına girmedim kavgacı olmadım" dedi.Pek eğlenceli bir adamdı.Yemekte de çok eğlendim.Babamın gömleiğini çok beğendim,bana s sini alması için talimat verdim,yakında elimde olur:)

Sonra Eylüller geldi.Bu verdi bana gazı "Hazal denize girip sizinle yüzücem" diye,dedim oh be yaşasın deniz seven çocuk.Bayılırım.Gittik kolluk aldık,güneş kremleridir güneş gözlüğüdür,hanımefendinin bilimum her bir şeyini hazır ettik,kolluk patlak çıktı gittik değiştirdik-yüzecek ya canım feda.Fakat denize bir gittik,bu başladı "YAAAAAAA İSTEMİYORUMMMM"demeye.Allahım dedim,ben ki bu kıza ölüyorum ama mızmızlığa dayanamıyorum.Ki İpek bile benden daha sabırlı davrandı.
Bir iki bir iki baktım olmuyo gelip aldılar bunu.Birdaha mı,tövbeeeeee!!!
Fakat çok hoş bir şey oldu,"Hazal ben bu akşam seninle yatıcam" dedi, beraber uyuduk.Çok tatlı bişi vallahi, gelip hep benim yastığımda uyudu...

Bir gün arabayla giderken bir ada keşfettik hemen indik baktıuk kimse yok.Ama o kadar güzel bir yer ki Survivor adası gibi.Mesela deniz Kumlada kötü oluyo o gün,kimse giremiyo ama sen bi geliyosun herkes soruyo camdan "Deniz pis değil miydi,nasıl girdiniz?".Cevap veriyorum:"Narlıda bir ada bulduk Allah seni inandırsın Survivor adası gibi.Ödül oyununu kazanırsan sende gelebilirsin,giderken de birbirimizin meşalesinden hayatımızı söndürürüz ahahaahha:D:D"

Bir aşamüstü (ekstralar çoğalıyor) Ayça-Erkan-Ayberk in de Bursadan gelmesiyle Zeynepin evde mangal ziyafeti yaptık.Küçük kalabalıklar yinede güzel,özleniyor işte...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder