14 Tem 2011

bir kitap okudum hayatım değişti

Ofiste birlikte çalıştığım Fatmanur ablayla kitap muhabbeti yaptığımız bir gün,en sevdiklerimden birinin "Uçurtma Avcısı" olduğunu söyledim.
"Bin Muhteşem Güneş'i okudun mu?" dedi.Uçurtma Avcısını yazan Khaled Hosseini nin ikinci kitabı.Okumadığımı öğrendi,ertesi gün de kitabı getirdi.
Adını çok duymuştum ama konusunu bilmiyordum.
Okumaya başladım.Afganistanlı iki kadının bir noktada kesişen hayatlarını anlatıyordu.
İnanır mısınız iki günde bitti.Ben hayatımda bu kadar güzel,bu kadar içli bi kitap okumadım.
Meryem,Leyla ve yaşadıkları büyük acılar...Gözlerimden akan yaşlar...Afganistan'da kadın olmanın zorluklarını iliklerine kadar hissetmek...Boğazın düğümlenmesi...

Acılar var.Dünya o kadar ataerkil mantık üzerine işliyor ki,özellikle kadınları bekleyen büyük acılar var.Bu kitapta hepsi öyle güzel işlenmiş ki.Acının da güzeli olur mu?
Mesela ben böyle bir konuya kitap yazmak isteseydim,kesinlikle bu kadar yoğun bu kadar tiyatro izler gibi kare kare gözümde canlanacak kelimeleri seçip oya gibi işleyemezdim.Nasıl başarıp nasıl ağlatıyor bu adam her seferinde beni,şaştım kaldım.

Bizim anne tarafında büyük acılar yaşayıp hala dimdik duran kadınlar var.Zaten ne derseniz deyin,kadınlar erkeklerden daha dik,daha güçlü psikolojik olarak.Darbe ala ala daha dik duruyorlar.
Bu kadınların hayatına benzettim kitaptaki karakterleri.Hep üstünkörü anlatıyolar size günlük hayatta ama kitapta yıl yıl kare kare gözünüzün önüne geliyor.
Bir tanesi:Annemin teyzelerinden biri 14 yaşındayken kendisinden 10 yaş büyük Kürt bir adamla evlendiriliyor.Aynı evin içerisinde kayınvalide,kayınpeder,görümce,elti falan beraber yaşıyorlar.Annemin teyzesi kendi kendine Kürtçe öğreniyor,kayınvalidesinin onun yüzüne gülerken Kürtçe olarak "Allah belanı versin" dediğini fark ediyor.
Yıllarca çileli zor bir hayatın ardından kendi evlerine çıkıyorlar.Teyze üçüncü çocuğuna hamile.
9 ayın sonunda bir gün evde sancı geliyor.
Kocasına doğumun başladığını,kendisini hastaneye götürmesini söylüyor.Fakat aldığı cevap kan dondurucu:"Hastane falan yok.Şimdi ben bu odadan çıkıyorum.Kendi kendine doğur".Hatta köyde o odayı gördüm.Küçücük bir yer.
Ve kapıyı üzerine kitliyor.Teyze orada bağıra çağıra oğlunu dünyaya getiriyor.
Bunu anlatırken ağladı."Daha fazla anlatamayacağım" diyerek kalktı gitti,gözlerimiz doldu.
Sonraki yıllarda tam bir dibe vuruşla parasız kalmışlar mesela.Örgü örmüş teyze,gitmiş satmış ve derken iplik yün dükkanları var şimdi...

Ömründe hiç mutlu olmamış kadınları gördükçe içim yanıyor.Çünkü mutlu olmayı çok hakediyorlar.Onların içinde olmadığı bir dünya düşünemiyorum...
Bu kitap dilerim tüm acılı kadınların yaralarına merhem olsun.Onlara çok daha özgür bir dünya sunulsun,acıları son bulsun.

Siz de mutlaka alın okuyun.

2 yorum:

  1. buraya da el atayım :)

    uçurtma avcısının ardından, zaman kaybetmeden bin muhteşem güneşi alıp okumuştum... etkisinden kurtulamıyor insan uzunca bir süre.

    ama daha önemlisi, kitabı kadınlardan önce erkekler okumalı. anlarlar belki? bir umut ha, ne dersin ...

    YanıtlaSil
  2. sana kesinlikle katılıyorum.erkeklerin bu konuda daha bilinçli olması lazım,kadın ruhundan anlaması lazım.
    fakat işin aslı,onları yetiştirenler de kadın,onlar oğullarına kadına değer vermeleri gerektiğini öğretirlerse inan bana dünya değişir...

    YanıtlaSil