11 Eki 2012

Kısa kısa.-2 ya da 3-

Kitapçıda çalan Jehan Barbur,insana müjde gibi.

Yazmadan önce hiçbir taslak oluşturmam.Kelimeler kendi başlarına ilerler,ben sonunda durmak zorunda kalırım.

Görsel hafızaya sahibim.Pazarı baştan başa dolaşıp,"Yerde sepeti olan adamın yanındaki domatesçi" gibi bi saptama yapabilirim.

Zeki biri değilim.Sadece duygusal zekamın yüksek olduğuna dair bi inancım var.

En çok,yanlış anlaşılmaktan korkuyorum.

Kışa dair bi adaptasyon sorunu yaşamıyorum.Ellerim cebimde gezmek,üşümek falan,bunlar benim sevdiğim şeyler.

Elif Şafak'tan çok sıkıldım.Bu ara modum,Ahmet Hamdi Tanpınar.

Bazı şeyleri ertelememek lazım.Zamanında yapmayınca,karşıdaki kişinin kalbini daha kuvvetli şekilde kırmak "kuvvetle muhtemel"dir.

Evet,çayı sevmeyen insanlarda kesin bi acayiplik çıkıyo.

Bu ara her şey ağır çekimde ilerliyor.

Şarkıya başlar başlamaz,"Detone oldu olacak" endişesiyle dinlediğim insanlar var.

Sırf,"HerkeZe teşekkürler" diyeceğine emin olduğum için doğum gününü kutlamadığım insanlar var.

İlgimi çekmeyen kitapları okumuyor,hakkında konuşulan şeyleri dinlemiyorum.Bkz:siyaset.

Birisi mütemadiyen Facebook şifremi değiştiriyor.Bu işin,endopilazmik retikuluma kadar yolu var.Savaşsa savaş,kansa kan arkadaşım.Göze göz,dişe diş.

Zeynep,"Bu aralar çok kısa yazıyosun" diyor.Uzun uzun anlatmıyorum ki uzun yazayım!

Kızlar doğumgünümüz için bi boklar çeviriyolar ama dur bakalım.Herkeste saklamaya çalıştıkları bi sırıtış,"O suratlarınızı görücem" imaları.
Meraklandım lan.
Hadi bakalım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder