2 Nis 2013

Başlıklar.Başlıklar.

    Merhaba.
    Burada, bizim "Paskalya Yortusu" dediğimiz şey "Happy Easter" olarak kutlandığından ötürü,dört gün önce eve geldiğimde masamın üstünde yumurta şeklinde çikolatayla bir kart buldum.Katrina bırakmış,baharın gelişini kutluyordu.Çok ince bir davranış olduğunu söylemem gerekiyor.Ayrıca bu paskalyalarından dolayı 4 gün tatil oldu ben de bu yüzden kardeşimle beraber Londra'ya kaçtım.Artık kurdu oldum diyebilirim.Metro kullanmakta uzmanım,nerde ne var neredeyse hepsini öğrendim ve hatta gittim de.En ama en güzeli ise Singin'in the Rain müzikaline gitmek oldu!Hayalimi gerçekleştirdim,sonunda alkışlarken gözlerimin dolduğunu hissettim.Müthişti,tek kelimeyle müthişti.Filmini daha önce izlediğim için gördüm ki karakterlerin vücut dili,sesi bile aynı oynanmış.En ufak bir kusur göremedim,muazzamdı.Londra desen zaten cennet.Çok pahalı olması dışında dibine kadar özgürsünüz.Bunu da anlatıcam ama önce gittiğim yerlerden bahsedeyim.Katrina'ya anlatınca "Oh my God!" dedi çünkü tam tamına 14 tane yer gezmişim.
    Parayı idare etme İpek'e,planlama programlama ise bana aitti.Gideceğimiz yerleri araştırdım,yazdım,metrolarına baktım.Bildiğin bir rehber gibi olmuştum.Gezerken tarihçesini de anlatır hale gelince İpek birdenbire:"Nasıl yapıyosun bunu?" diye sordu.
    "Neyi?"
    "Bu kadar şeyi diyorum,nasıl aklında tutuyosun?"
    ".....Sadece merak ediyorum,ondan."
    Gittiğim yerlerin listesi efem.Bilgi almak isteyen olursa maillerinizi beklerim,tura para vermeyin sakın hahaha:)

    -National Gallery
    -National History Museum
    -Victoria and Albet Museum
    -Hyde Park
    -Kensington Park/Kensington Palace
    -Covent Garden
    -Piccadily Circus
    -Portobello Road
    -Camden Town
    -Oxford Circus
    -Brıtısh Museum
    -Trafalgar Square
    -London Eye
    -Bıg Ban
     

 Hocaların da üstüne basarak söylediği ve benim de gözlemlerim sonucunda farkına vardığım bazı noktalar var:Bir kere her İngiliz,işini layığıyla yapıyor.Savsaklayanına daha rastlamadım.Herkes neşeli,güleryüzlü.Kırk beş saat muhabbet edebilir,bir gece önce gittiğiniz partide tanıştığınız insanlardan bahsedebilirsiniz,herkes bekliyor.Gık demiyorlar.Sıra konusunda aşırı hassaslar,asla bir başkasının sırasını çalamazsınız.Uyarıyorlar,hatta iş polisin gelmesine kadar varabiliyor.
Çok kibarlar,gerçekten.Markete bile gittiğinizde "Merhaba,nasılsınız?" diye soruyorlar.Türkiye'de olsa,"Bu şimdi durduk yere neden bana nasılsın dedi?Yazıyo olmasın?" falan deriz!Halbuki burda adet bu:Birbirlerini görünce "Günaydın"-"Nasılsın?"-"Teşekkürler"-"Lütfen" kelimelerini kullanmadan cümle kurmuyorlar gibi bi'şey.
Özgürler,özgür düşünüyorlar.Zaten İngiltere faşizmin neredeyse yok denecek kadar az olduğu ülkelerden biri.Her dine,dile ve ırka saygıları var hatta cinsel tercihinize bile."Asla" dedi hocam Scott "Asla bir insanı cinsel tercihinden,dininden ya da dilinden dolayı aşağılayamazsınız.Bunu yaparsan tutuklanabilirsiniz.Burası özgürlükler ülkesi,kimsenin yaşam tarzına ve isteklerine karışmaya hakkınız yok.Yeter ki kuralları çiğnemeyin ya da birine zarar vermeyin"
Aynen öyle abi.Burası Londra metrosunda kapı açıldığı sırada ellerini iki yana açıp "DARAAAAAAA" diye bağırıp kahkahalarla gülerek gidenlere,el ele tutuşup öpüşerek müzikale gelen gaylere,hayvan kostümü giyerek dolaşanlara,sokak ortasında dans edenlere,saçlarını pembeye boyayıp file çorap ve mini etek giyen erkeklere,saçlarını turuncuya boyayan kasiyerlere sonsuz bir özgürlük imkanı sunuyor.Hadi sıkıyorsa bir gay e "Ne aptalsınız" de ve ittir.Bak bakalım noluyo.
Burada ayrıca enteresan olan,İngilizlerin Allah hakkında başkalarıyla konuşmaması."Bunu kimseye soramazsınız" dediler "Kendi tercihleri".Ve ve inanmayacaksınız ama burdaki evli çiftler birbirlerinin ne kadar maaş aldığını bilmiyormuş.Muhtemelen ayrı bütçe yapıyorlar.Hatta ve hatta hoca bugün "Kim babasının ne kadar para kazandığını biliyor?" dediğinde İsviçreliler ve Türkler el kaldırdı,acayip buldular hahaha:)

Bu kadar özgür ve suç oranının düşük olduğu bir ülkeden kendi tutucu ve zaman zaman sinir bozucu olan ülkeme bakınca neden geri kaldığımızı anlıyorum.Bazı şeyleri özgür bırakmalı,aksi takdirde gelişmek zor ve zaman alıcı.Bir hayli de yıpratıcı...

Bu arada Bournemouth'da bugün hava 9 dereceydi ve herkes kendini parklara,sahillere atmıştı.Ayakkabısını çıkaran denize koştu hatta denize girenler bile vardı.Kahkahalarla güldüm,çok saçma yaaa yavrularım güneşe hasretler,bi gıdım güneş görünce bokunu çıkarıyolar:)

Bu arada burda level atladım.5ten 6ya çıktım,bana hayırlı olsun:)
Sii yuuu.
Gelişmelerle yeniden karşınızda olacağım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder