30 Oca 2011

silsile

**Masal dinlemeyi severdim küçükken.Hala da öyle.
Fakat gel gör ki unutmuşum.Hep peri padişahının kızını alan prens mutlu yaşar ya o hesabı biliyorum.Dün gece Eylül bizde kaldı.Tutturdu "Ben Hazalla uyuycam"-eyvallah tosunum.Yattık yanyana.Dedi ki "Bana masal anlat ama uzun olsun".HAYDAAAAAAA NERDEN ÇIKTI ŞİMDİ BU?dedim.Babasıyla annesi hep anlatırmış da efendim.
Dedim tamam ya başa gelen çekilir.İlk birkaç deneme kahkahalarımız eşliğinde başarısız sonuçlandı.Uydurdum durdum.Ama sorun vardı:Padişahın kızı elma satıyordu."Ya Hazal bu kız zengin değil miydi neden pazarda elma satıyo?" dedi,kaldım öyle."Ticareti öğrensin,şımarmasın diye babası esnafın yanına vermiş kızı" dedim.Baktım saat 00:45."Laptoptan okuyayım bari" dedim çünkü bilmediği masal yok.Açtım "Çoban Ali" diye bitane,sesime de yıllardır hayatın çilesiyle yoğrulmuş,bir o yana bir bu yana savrulmuş gibi bi hava katarak okudum."Bu masal da burda bitmiş" dediğimde uyumuştu heheh:D

**Olayları yanlış aksettirmek nasıl bir kafa acaba?Uzuuunn uzun incelemek lazım.İnsanların birbirleriyle alıp veremedikleri var ama ne acaba?Gerçekten merak ediyorum.Hasta ruhlar,yarası olup gocunanlar falan var.

**Bi tek bi Meksikalıya fal bakmadığım kalmıştı,o da oldu.Bana "İnternational fortune teller" dedi.
Babamların evine bu kez Mexicodan İmelda diye bi kız geldi.Kendisine türk halk oyunlarından bir kuble öğrettik,o da bize salsa filan gösterdi.
Dediğim gibi,seviyorum yeni kültür yeni insan.
Değişim güzel şey.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder