23 May 2011

farkındayım...farkındayım...

Dün gece uyumadan evvel bir bardak su içmek gailesiyle mutfağa gittim ve halının üzerinde onu gördüm...
Kocaman bir karafatma...
Apartmanımızın en alt katında,nedeni bilinmez şekilde çöp biriktiriyorlar.Herkes yöneticiye gidip söyleniyor ama nafile.Böcekler çoğaldı bile...
Böylece kapının altından karafatma girişine şahit oluyoruz biz de.(bizzat yaşadığım bişeydir)
Eve her türlü böcek ilacını yerleştirdik,sıktık.Temizlendiler ama ayda bi kere bi tane falan çıkıyo.Biz öldürüyoruz,onlar geliyo.

Dikildim böceğin başına.Aramızda şöyle bir diyalog geçti:
"Eh be güzelim,eh be böcek!Ben şimdi gecenin on ikisinde seni nasıl öldürebilirim söyler misin?Hayır dokunamamak,tiksinmek değil mesele ama günah denen bişey var di mi?"
Bu arada hemen bir peçete aldım,hafifçe sıkıştırdım ve pencereden dışarı attım kendisini.
Olay bitti böylece...
************************

Bugün neden korkmadığımı merak ettim.Neden çığlığı basmadım acaba?
Sonra bir baktım,ben aslında inanılmaz kayıtsızım bu tip durumlara...
Yakın çevrem bilir:Kolay kolay acımaz benim canım,çok ağrım olsa da söylenmem mesela;her şeyden çabucak tiksinmem,böceklerden iğrenmem,"öff ya niye böyle oldu???" diye vızırdamam,üstüme bir şey dökülürse ağlamam,zira bir tırnağım kırıldı diye diğer dokuz tanesine de kıymam,çok sinirlendiğimde bile koşarak ağlamam yada bir şey fırlatmam,her şeye kolay kolay şaşırmam,insanlara laf sokmak için kendimi yormam-genelde susmayı tercih ederim,herkesin çok beğendiği bir filme karşı genelde kayıtsız kalırım mesela;benim sadece gördüğüm iğrenç şeylere midem bulanır,görmediklerimle ilgilenmem.
Bugün baktım da,ya bunun adı "güçlülük"-"dayanıklılık",yada "umursamazlık"-"sorumsuzluk".
Bilemem...
Geçenlerde rahmetli Uzay Heparının bir röportajını okudum.Cümle aynen şöyleydi:"
"Genel bir sorumsuzluğum var hayata karşı.Tek sorumluluğum piyano,müzik."
Bilmem ki bu sorumsuzluk mudur?
Fakat iyi bir şey değil sanırım...Farkındayım...Farkındayım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder