17 Mar 2012

Başın öne eğilmesin...


2005 yılında Sinop Cezaevi'ne gitmiştim.Orada, bir odanın bir köşesindeki yıkılmış duvarı gösterdiler bize."Başın öne eğilmesin şiiri işte bu duvara Sabahattin Ali tarafından yazıldı,sonra yıktılar" dediler.
Çünkü şarkıdaki gibi "sitem yolla" değil,"küfür yolla" yazmış o zamanlar...Sonradan değiştirmişler şarkıyı...
Bu olayı çok net hatırlıyorum.

Sabahattin Ali okumamıştım iki yıl öncesine kadar.Bir gün D&R'da gezerken klasiklerin arasında gördüm kitaplarını."Kürk Mantolu Madonna'dan çok bahsediyolar,alsam ya" dedim,aldım.
Okudukça şaşırdım,okudukça bayıldım.
Hiç abartısız;çok susamışken bulduğunuz bir bardak suyun tadını verdi bana kitapları."Nasıl oluyor bu yaaa?" dediğimi hatırlıyorum,"Nasıl oluyor da 60 yıl önce yazılan bir roman,hala yaşadığımız şeylere duygulara bu kadar hızlı cevap verebiliyor?"
Ne yaşıyorsak,ne hissediyorsak hepsini teek tekk yazmış.O kadar da mantıklı açıklamalar serpiştirmiş ki aralarına,hayran olmamak elde değil.
Kitap benim ilk 3ümde şu anda.İlk ikisini söylemem,çatlayın:)
Neyse sonra bir Elif Şafak,bir Marquez gibi tüm kitaplarını almaya koyuldum.Önce "İçimizdeki Şeytan"ı aldım.Okurken yine aklım çıktı,"Yuh ama yaa" dediğimi hatırlıyorum.İpek nolduğunu sorduğunda şöyle demiştim,"Bir insan iki sayfa boyunca araya hiçbir şey katmadan aşk ilanı yazabilir mi?Yazsa da bu kadar güzel olabilir mi?"
"Değirmen" geldi sonra,Ayça'nın hediyesi bana.Kitaptaki ilk öyküyü annem okumuş bi ara,merakından,"Çok güzeldi,bayıldım" dedi.Ben de dedim.

Onun dili çok akıcı,sürükleyici,bir çırpıda okunan cinsten.
Öldürülmeseydi çok daha iyilerini de yazardı,eminim.
İyi ki yazmış.Okumaktan bu kadar keyif aldığım yazar azdır.

Onun insanlığı,onun dünya görüşü,onun hayata bakışı çok zekice,çok farklı ve aynı zamanda herkesle aynı.
Ömrüm oldukça ben hep alırım kitaplarını.
Yeter ki başım öne eğilmesin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder