3 Mar 2013

Hello Londra Mello Londra!

Coach bize "Bakın işte burası" sinyallerini vermeye başladığında-çünkü içinden geçiyordu- hayatım gözlerimin önünden film şeridi gibi geçti.
Üniversiteden beri zaman zaman umudumu yitirsem de "Gidicem,ben Londra'ya gidicem" deyip duruyor ve bunun için çalışıyordum.Annem gideceğime inanmıyor,babam "Olur olur" diye geçiştiriyordu.İnsan bir şeyi isteyince öyle ya da böyle elde ediyor.Çok istedim.Normal değildi ama, cidden anormal gibi " gitcem de gitcem" diye tutturup;insanları "BENİ İSYANLARA SÜRÜKLÜYOSUN BİHTER!YETER!" diye bağırtacak Behlül kıvamına getirdim.Durumum öyle vahimdi ki,Hıdırellez'de dilek ağacının altına Big Bang'i çizdim."Sevgili falan istemiyorum,seyahat lazım" dedim.
Oldu da.Allah gönlüme göre verdi.Geldim,dünyada en çok görmek istediğim yere de gittim.
Cidden çok şanslıyım,bunu dibine kadar hissediyorum...

Londra'da öncelikle Camden Town la başladık.Amy Winehouse'un oturduğu semtmiş,ben daha sonra öğrendim.Caddeye çıkar çıkmaz bir müzikalin içinde gibi hissediyorsunuz.Her türlü insanı sevgiyle kucaklayabilecek kadar gönlü geniş olduğunuzu düşünüyorsanız burası tam size göre.Çünkü başınızı hangi yöne çevirseniz renk renk saçlı insanlar,mini etek giymiş adamlar,emo kids alone lar falan görmeniz mümkün.Daha "Bohem" ve daha canlı.Heyecan duydum orda olmaktan..."Aaaaa burda ne satılıyo acaba?" diye girdiğiniz labirent gibi kıyafet pazarı bitmek bilmiyor...Çarşılar çarşılara karışıyor,tam üç saat zaman geçirmişiz haberimiz yok.Her yerde bir hareket var ama insanı boğmuyor,belki de ben Londra'yı çok merak ettiğim için pek dokunmadı kalabalığı.
Efendim sonra,adına "Traditional Food Market" adını verdiğim,pazar gibi bi alana gittik.Herkes stant açmış,dünyanın bütün mutfaklarından yemekler sergileniyor.Cennete düştüm sanki!Boğazıma o kadar düşkünüm ki,domuz olmadığından emin olduğum her şeye saldırmak istedim!En sonunda bir Hint wrapında karar kıldık,gayet başarılıydı.Onun ardından da benim de evde hazırladığım su,elma,tarçın ve şekerden oluşan bir çay patlattım mı sana?Ohhhhh oldu kebap!:)
Ordan sonra bi yere daha gittik ama adını şu anda hatırlayamıyorum.(Nası iş hala anlamadım ama olsun:) )
Sonra en son Oxford Street'e geçtik.Baştan başa dolaşma şansı buldum.Londra'nın en ünlü caddelerinden biri ve her tarafta mağazalar var.Alışveriş yapmak isteyenler için cennet valla.Kocaman bi alışveriş merkezine girdik ve o an ünlülerin "Ay ben bunu Londra'dan alddııaaaam" larının ve "Oha lan kadın ne güzel giyinmiş" demelerimizin nedenini anladım.O kadar büyük ve o kadar güzel ve de pahalı şeyler var ki kayboluyorsun."Anam bu benim istediğim ayakkabılardan" deyip,fiyatını görünce "HOOOOPP" diye topukluyorsun falan!Zaten çalışanlar acayip yakışıklıydı ve dik dik bakıp durdular.Güzel bulduklarından falan değil,aksine "sırt çantasıyla falan berduş musunuz ne işiniz var la burda" isimli beş numaralı bakıştı o...Tanıdım haghagshashsa:D
Sokak müzisyenlerinden de bahsedeyim.Bournemouth da da öyle,genel kanı doğru:İngilizler müzik yapmak için doğmuş ve bu yolda ölücekler...Evimizin kızı bile Carla Bruni gibi içli içli söylüyor.Adamlar yollarda çöp tenekelerine vurup müzik yapıyolar,insanlar yollarda oynayarak yürüyor.İşte benim sevdiğim tarz bu!Kimse kimseden sakınmasın...

Buranın havası bir başka,şehir uyumuyor capcanlı.Enerjisine bayıldım,her gün bir şeyler öğrenir insan burda...
Merak ettiğim kadar varmış!

Bu arada küçük birkaç not söyleyeyim de öyle gideyim:
--Londra'nın London Eye,Tower Bridge ine falan gidemedim ilk gidişimde.Onu bir veya birkaç hafta sonraki gidişime bırakıyorum(inşallah) ama kesinlikle bir gün yetmiyor.Her yeri gezmek için bir hafta lazım.

--Singin'in the Rain müzikali var burdaaaaa!!!Ağzım kulaklarıma vardı.Gitmeden mutlaka izlemek istiyorum.

--Londra acayip pahalı(Hadi canım dediğinizi duyar gibiyim,etmeyin canlar!) Metro biletinizi alıp bir gün içinde her yere gidebiliyorsunuz.Evet sadece bir kere alıyorsunuz ama gelgelelim 7 pound.Türk parasına çevirince "Oturup ağlasam ya şurda köşede" diyecektim az kalsın,tam 21 lira.
E hadi kolay gelsin hashagshhags:D
Yeni maceralarda görüşmek dileğiyle...

P.S:Bu arada başlığı daha efsunlu,ilgi çekici yazarım falan diye yıllardır kurduğum hayal fıs diye söndü.Hello Mello ne ya hgshagshags:D

2 yorum:

  1. Yaratıcı başlığına gurban :PP
    Herşey daha da güzel, daha da gönlüne göre olsun :)))
    Dikkat et kendine :D

    YanıtlaSil
  2. İnşallah,çok teşekkürler efem:)

    YanıtlaSil