10 Nis 2013

Her şey birleşince bir şey olur

Hayatım boyunca çok az şeyden ve kişiden etkilendim.
Herkesin hayran olduğu bir tablo,bayıldığı bir müzisyen,severken öldürmek isteyeceği bir artist, bakıp görünce bana hiç cazip gelmedi.Belki bir şey hissederim diye tekrar tekrar baktım,dinledim ve de izledim ama değişen tek bir şey bile olmadı.
Sanırım bu konuda da büyük sorunlarım var.Yetkili mercii falan değilim,sadece "hissetmek" konusunda birtakım eksiklerim olduğunu itiraf etmem gerekiyor.Nedenini de merak etmiyor değilim açıkçası.Neden ben de onları görünce falan "Ya bu var ya şahane!" diyemiyorum?"Baksana adam müthiş çizmiş" diye birilerine anlatamıyorum?Bilmiyorum ama sırf birileri harika buldu diye bir şeyleri harika bulmak fikri bana doğru gelmiyor.Gerçeği söylemek bazen en doğrusu.
En etkilendiğim şeyler hiç beklemediğim yerlerden geldi bu yüzden.Bazen bir metroda gördüm,bazen bir panoda okudum ya da bir dolmuşta dinledim.
İnsanlara gelince,zaten o kadar az ki nasıl anlatmalı.Aslında anlatmalı:Bugün tastamam onlardan bahsetmek istiyorum.

Sabahattin Ali:Herkesin "Kürk Mantolu Madonna" diye diye söylendiği o dönemde kitabını okumamıştım.(İşte sorun burda.Bir şey aniden popüler olduğunda dinlemiyorum,görmüyorum,duymuyorum ve de bunu kasıtlı olarak yapıyorum.Nedenini de hala bilmiyorum,bu kitap da tam o döneme geldi)Sonra bir gün kitapçıda gezerken görüp aldım,okumaya başladım fakat o da ne?Her cümlede gözlerim faltaşı gibi açılıyordu.Kitabın bir yerinde durup,"Anlamadığım şey,bu adamın nasıl olup da yarım asır önce bu duyguları bu kadar şiirsel ve filozofça yazdığı" diyordum İpek'e.Altını çizip duruyordum.Sanki içimde çözemediğim ne varsa elini attı ve buldu gibi oldu okurken.Sanki beni sakinleştirip bir köşeye oturttu,anlatmaya başladı.O kadar çok anlattı ki yüklerden başım ağrıdı ama o koltuktan mutlu ve de dolu kalktım gibi oldu.
Ne desem boş,adam şahane!

Sezen Aksu:Bazı insanların dünyaya sadece anlamak,çözmek ve de anlamayanlara anlatmak üzere geldiğine inananlardanım.Sezen de onlardan biri.Onu dinlerken bir insan nasıl olur da böyle bir cümle kurar,ölsem aklıma gelmez deyip duruyorum.Bazen bir şarkısını sırf o kısmını birdaha söylesin diye yeniden açıyorum.İçimdeki her düğümü teker teker çözüyorum."Yıllardır anlatmak isterken,bak bir anda ne buldum" diye herkese dinletiyorum.İçleniyorum,iç çekiyorum.Onun yeri bir başka,o alem başka bir alem.

Seyit Ali Aral:Penguen dergisinde "İçli Köfte" köşesinin yazarı.16 yaşından beri okuyucusuyum,hiçbir zaman sayfa atlayarak gitmedim.Bu yüzden heyecanlı olsun diye biraz da heyecanla onun köşesine doğru ilerledim ve de okuduktan sonra yüzüm güldü.Hep ama hep aynı şey oldu bu 7 yılda.Okurken daha önce hiç fark etmediğim ayrıntıları fark ettim,"sevgiliyle yapılması gerekenler" bölümünde yaratıcılığına şaşırdım,"cesareti olan" tavsiyesiyle biten bütün yemek tariflerine burun kıvırıp "bunlardan bişi çıkmaz" dedim ama tarifler bile bir başkaydı.Beni benden alıp,başka kelimelerle de cümle kurulabileceğini gösterdi o.Nasıl müthiş biri,nasıl!Acil tanışmalı.

Ayşe Arman:Oha ya ne alaka diyecekler var biliyorum ama açıklamama izin verin:) Bu aralar kalıcı işler yaptığını itiraf ederek başlamak istiyorum ki,kadının enerjisi,kendini motive etmesi ve özgür ruhu bana iyi geliyor.Hayatım boyunca sahip olmak istediğim enerji ve özgüvene sahip.Temposunu hiç düşürmeden kırklı yaşlarını falan dinlemeden bir oraya bir buraya koşarken her şeye yetişmeye çalışmasını seviyorum.Düşünceleri falan değil,yazdıkları hiç değil ama kişisel özellikleri bana ilham veriyor diyebilirim.

Elif Şafak:Kişilik olarak son derece sıkıcı bulsam da,yazdıklarının kendi kendini tekrar ettiğini düşünsem de çok zeki bulduğum,duruşunu ve düşüncelerini sevdiğim,tüm kitaplarını okuduğum Elif Şafak,seviyorum seni!

Gabriel Garcia Marquez:Gördüğüm bütün Kolombiyalılara adından önce "Do you know G.Garcia Marquez?" diye soran biriyim,varın gerisini siz düşünün.İspanyolca değil Türkçe okuduğum halde bile bu kadar şiirsel,bu kadar ahenkli nasıl yazılır diye kara kara düşünmeme sebep olmuş ustadır kendisi.Kolombiyalılar bile kendisinden "İnanılmaz bir dili var,büyü gibi" diye bahsediyor,ben nasıl hayran olmayayım!

Murathan Mungan:Okula söyleşiye geldiğinde "Yazdıklarına on,kişiliğine sıfır!" diye bi yazı yazmıştım.Kişisel olarak fazla kibirli,kendini beğenmiş biri ama konuşurken bile ağzından öyle cümleler çıkıyor ki "Yok abi,bu çıkarımı yapması için sıttın sene düşünmüş olması lazım" demekten kendimi alamıyorum.Bazı şeyler çoktan çözmüş,hatta o kadar erken çözmüş ki,"Sizin o okuduğunuz ve hayran olduğunuz cümleleri yazmak beş dakikamı almıyor" demiş bir röportajında.Belli zaten,konuşurken anladım.Her zaman okumalı,nasiplenmeli.

Tüm bunlara kendi fikirlerim de eklenince her şey bir şey oluveriyor.
O da ben oluyorum.
Ben de buraya yazıyorum.Kader.

2 yorum:

  1. Hani demişsin ya "bu çıkarımı yapması için sıttın sene düşünmüş olması lazım" diye, hayran kaldığım yazarların hepsine şu cümleyle bağlandım. Yani nasıl olur da o şeyle bu şeyi nasıl birleştirirler. Olamaz. Yok. Günlerce düşünsem akla gelecek şey değil.
    Bu yüzden öyle yazarlar, yüce yazarlar. Büyük insanlar.
    Bir anda başka ne diyeceğimi de bilemedim.
    Öyle.

    YanıtlaSil
  2. Çok doğru söylemişsin,zaten ben de aynı duyguyla bağlandım hepsine.İnsan bir kere okuyunca bırakamıyor,hep bi devamı gelsin istiyor.Onları bizden ayrı kılan da bu sanırım

    YanıtlaSil