5 Tem 2013

Birtakım enteresanlıklar kumpanyası.

Okula başlayalı bugün tam beş gün oldu.
Bu beş gün içinde yine bir sürü insan tanıdım.Bu sefer ülkelerden.
"Ukrayna" dediklerinde aklıma "Are you disco?" diyen Türkler geldi hemen.Kızları cidden çok güzelmiş ama,bu konuda destek verdiğimi söyleyebilirim.Hele bir tanesi tam Bade İşçil,çok da sıcak kanlı ve de daha önce ülkemize gelmiş olup benden çok şey biliyor.Demet Akalın,Sibel Can,Ebru Gündeş ve "I LOVE TARKAĞN" dan oluşan bir ünlüler geçidi sunduktan sonra "Show TV ye çıkmıştım ben" dedi.Her türlü türkçe kelimeyi falan da biliyor,başbakana kadar herkesi ismen sayıyor.Çok komik kız valla.Adı da İrina.

Diğeri "Bosna Hersek'ten geldim" dedi.Ya nasıl sevindim:"Monstar köprüsünü görmek istiyorum"-"Geleneksel i köfteniz varmış,ondan yemek istiyorum"-"Damatlar evlenmeden önce o köprüden atlamak zorundaymış doğru mu?" gibi şeylerle beynini doldurdum Maya'nın.Çok şeker,web tasarımcısı bi kız.

Sadece iki örnek bunlar.Kalanlar da Tayvan,Danimarka,Japonya,Kore'den.Hepsinin ayrı bi hikayesi var.Mesela sınıfta üç tane Tayvanlı var ve biri erkek görünümlü kız.Sınıf olarak ayırt etmekte zorlandık,ders aralarında birbirimize "Amo erkek mi?" diye sorduk ve sonunda kesin bilgi kız olduğu yönünde geldi.Yani kendisi bir lezbiyen.Olsun öyle kabul ettik,zaten burası özgürlükler ülkesi;ne olursan ol bişi demezler.
DiğerTayvanlılardan birine de bugün pubda bi arkadaşım,"Yan masada hocalar oturuyor görüyorsun,onlara gidip biranla şerefe dersen sana bira ısmarlayacağım" dedi,kız o kadar utangaç ki çünkü,titreye titreye gitti.Hocalar tabiki hemen katıldılar,baya da bi güldüler.Çok eğlenceliydi,hatırladıkça gülüyorum.

Danimarka'dan olan arkadaşım Mette'dan özellikle bahsetmek istiyorum.Bu kız hem çok tatlı,hem de tanıdığım en ama en zeki ve kıvrak zekalı insanlardan biri.Hocalar onun karşısında "Is it done?Are you sure?Really?" demekten bitap düşüyorlar.Bir kere ingilizce düşündüğü için seviyesi inanılmaz,bilgisayarı kurcalaya kurcalaya uzman olmuş-ki bugün bana çok yardımcı oldu-,her şeyi anında anlayan ve çözebilen bir tip düşünün,işte o Mette;hemde daha 21inde.Çok girişken,sınırlarını ve yerini biliyor.
Bugün beraber bir puba gittik.Kocaman bir gruptuk,gelen oldu giden oldu.Mekanda bir "Bekarlığa Veda Partisi" düzenlendi,sanırsın London Fashion Week anasını satayım;Primark'a giren,en açık elbiseyi alan gelmişti.Bir grup erkek,ellerinde kocaman bir "şişme penis",bir grup kadın da "şişme kadın" la geldi.Kızların hepsinde güzellik yarışmasında takılan şeylerden vardı.İçeri girip danslarını izledik,aynı filmlerde olduğu gibi:İki uzun çubuk var,gelin ve damat arkadaşlarıyla orda dans ediyor;o şişme şeyler elden ele dolaşıyor,kahkahalar gırla gidiyor falan görmeniz lazım,manyak gibi güldük.
Sonra yine yerimize döndük,yine muhabbet,içen sıçan derken bi ara bişi oldu ve İpek "Aaa şu transeksüel mi?" dedi.
Mette'ya bizim semti anlattım:Çok trans olduğunu,halkın bir kısmının asla ve asla onlarla konuşmak istemediğini,reddettiğini falan."Benim herkese saygım var;lezbiyene de gay e de,transa da.Sonuçta yargılamak benim işim değil,bu onların seçimi" dedim.Ve ve ve öğrendim ki Mette da lezbiyenmiş!"Şaka yapmıyorum,öyleyim" dedi.Anlattığına göre annesinin beyninde 2 ur varmış,babası da zihniyle ilgili problemliymiş ve bu kız 14üne kadar onlara bakmış.14ündeyken birkaç erkekle öpüşmüş ama bişi hissetmediğini fark etmiş.16sında yavaş yavaş anlamış ki o bir lezbiyen ama kendine yedirememiş."En zoru da kabullenmekti.Aslında hep biliyordum ama hayır saçmalama diyordum" dedi.Anlatırken gözleri doldu,söylediğine göre hep böyle oluyormuş çünkü süreç çok uzun sürmüş ama arkadaşları -çok iyi oldukları için- ve babası onu kabullenmişler.Annesiyse reddetmiş durumu.Şimdi evinden uzak bi şehirde 15 kişiyle yaşıyor.
"En zor kısımlarından biri de,insanların lezbiyen olduğumu öğrendikten sonra 'Acaba benden de hoşlanır mı?' diye düşünmesi oldu.Tabiki hayır!Şu anda seninle konuşuyorum diye senden hoşlanmıyorum.Seni gerçekten seviyorum,kardeşini de ama arkadaş olarak" dedi.
Ona öncelikle bir insan olduğunu;inançları,düşünceleri,duyguları ve önceliklerinin benimle aynı olduğunu,onu yargılama hakkım olmadığını ve olduğu gibi kabul ettiğimi söyledim.
Öyle de.Çünkü onu gerçekten seviyorum ve sırf lezbiyen diye de öteleyecek değilim.Bu bir hastalık değil,asla inanmıyorum.Tamamen içten geliyor.Bir tercih meselesi,ve sırf tercihi benden farklı diye bir insana kötü muamele etmeye hakkım yok,saygı duyup arkadaşlığıma devam ederim.
Giderken sarıldım ona.
.Dünyanın en tatlı insanlarından biri olabilir.

(Bu arada bugün ev sahibim Katrina boşanacağını söyledi.Çok garip hissettim bir an.Kocasına bir şans verdiğini ama onu değerlendiremediğini,beklemesinin bir anlamı olmadığını ve zaten bir şeyin değişmeyeceğini;buna rağmen onu sevdiğini ve bazen ağlayarak uyuyup,göğsünün üstünde bir ağırlıkla uyandığını söyledi.Annemle babam ayrıldığında zerre üzülmemiştim,bu kadına neden gözlerim doldu acaba?)

Yaa işte böyle.
Yazıyı bitirmeden okula da değineyim:Muazzam.Beklediğimden daha az zorlanıyorum,düşünce yolum aynı,anladığım şeyler ülkemizden kat be kat farklı.Sistemleri ciddi,konu "iş" olunca ve hocalar sıfır kompleks,her türlü espriye geliyorlar.
Ne güzel bir renk hayatıma tüm bu insanlar,ne güzel tecrübe.
İyi ki geldiler,sefa geldiler.

2 yorum:

  1. Hazal seni, yazılarını, yaşam enerjini merakla takip ediyorum. Kendini geliştirme çaban harika. Ayrıca kapak resmini hala orada görmek beni çok mutlu ediyor! -zeynepşerik ben:)

    YanıtlaSil
  2. Canım Zeynepcim çok teşekkür ederim valla mahcup ettin beni.Ben de seni zevkle takip ediyorum,twitterda yazdıklarına acayip gülüyorum,fotoğraflarına bayılıyorum.Bu nedenle kapak fotoğrafını severek tutuyorum blogumda.
    Bursaya döndüğümüzde,siz güzide doktor hanımla görüşmek isterim.Lütfen haberleşelim.Bu arada tekrar çok teşekkür ederim,gece gece enerjim beşe ona katlandı güzel yazın sayesinde:)
    Öpüyorum seni:)

    YanıtlaSil