3 Eki 2010

anlatsam roman olur

"Nurten abla bu bizim Hazal birinin hayatını kitap yapıcak.Sen anlatsana" dedi annem sofrada.
Dikkatle baktım karşımdaki kadının iri kahverengi gözlerine."Abla o zaman bir gün ayarlayalım da dinleyeyim seni" dedim.Olur dedi.
Annemin ve anneannemin yönlendirmeleriyle Nurten abla hayatını anlattı.
O anlattıkça hepimiz çay bardaklarımıza daha sıkı sarıldık.

Nurten abla Erzincanlı.Eşi Gümüşhaneliymiş.Görücü usulüyle evleniyorlar.
Annemin anlattığına göre eşi son derece heybetli,dışarıdan bakıldığında tuttuğunu koparan biri gibi görünüyormuş.
Üç kızları oluyor.Bunlardan bir tanesi küçükken havale geçiriyor.İki ay yoğun bakımda kalıyor.Bu sırada doktorlar yirmi bir tane penisilin iğnesi deniyorlar kızın üzerinde.
Sonuç çok acı:Bacakları tutmaz hale geliyor.Kısmi felç geçiriyor.Bilinci kapanıyor.
Nurten abla ona tam 30 yıl boyunca bakıyor.Hala da bakmaya devam ediyor."Allah işte yavrum" diyor "Bakması ona da zor bana da ama naparsın."
Bu sırada eşi Nurten ablayı aldatıyor.Çocuklarını-hasta olan dahil- dövüp dövüp sokaklara atıyor,ayazda tipide.Çatılarından sular damlayan evde her yere birer leğen yerleştirip birer battaniyenin altına girip kışı geçirmeye çalışırlarken,dolapları tam takır kuru bakır.
Bu sırada hasta kızı iyice yatalak hale geliyor.Bilinci yok.Nereye koysan orada kalıyor.Altına yapıyor.Evde yerlere tuvaletini yaptığında temizleyecek hiçbir malzemeleri olmadığı için ev kokuyor.
Babaları Nurten abladan ayrılıp o kadınla evleniyor.Adam mühendis ve varlıklı olmasına rağmen çocuklarına dahil zırnık koklatmadığı gibi görüşmüyor da.Yıllarca kendisi bakıyor çocuklarına,Nurten abla."Düşün yavrum,Ebruyu(hasta olan kızı) hastaneye götürücez,altında arabası var ama gelmiyor adam,'Taksiye binin' diyor ama hiç sormuyor paran var mı diye.Ben çook hatırlarım,param olmadığı için onu sırtımda hastanelere taşıdığımı..."
Dehşetle dinliyorum...Ayçaya bakıyorum o da pür dikkat...
Kızlarından bir diğeri babası yüzünden ruh sağlığı bozuk hale geliyor.
Diğeri evlenip gidiyor.Onun çocuğuna kızı çalıştığı için yine Nurten abla bakıyor.
Sonra birgün karşı dairelerine bir dede taşnıyor,kimsesi olmayan bir dede.80 yaşlarında.Ona bir teklifte bulunuyor:Zaten gelirin yok,üç çocuğun var,benimde kimsem yok.Gel benimle evlen ama birlikte yaşamayalım.Sen evinde,ben evimde.Öldüğüm zaman tüm param ve bu ev sana kalır.
Ki dede o zaman ölüm döşeğinde.
Nurten abla kabul ediyor,evleniyorlar.
Dedenin bakımını Nurten abla üstleniyor.Komşuları "Ona çok yemek verme" deseler de kabul etmiyor,en az iki kap yemek götürüyor,bebek bakar gibi bakıyor.
Ve Allahın işine bakın,adam bir müddet sonra turp gibi oluyor.
Ve tam 6 yıl daha yaşıyor...
Bu süre zarfında herkes kendi evinde tabi..."Aramızda 28 yaş vardı" diyor Nurten abla.
Dede 2007 de vefat ettiğinde evi ve bankadaki 1.5 milyarı,gayrımeşru oğluna değil de bizim ablaya kalıyor.

Bu sıralarda,hasta kızı Ebru çok iyi bakılmasına rağmen zayıflıyor.
"Ne yiyor abla?" diyorum "Bol bol yoğurt ve süt" diyor.
Bir ayağı,vurulan iğneler yüzünden küçücük kalmış."Bütün gece bağırıyor acıdan.Sesi beşinci kata kadar çıkıyor.Hep ağrı kesicilerle duruyor" diyor. Biz kızlar hep bir ağızdan,gözlerimiz dolu dolu,bardaklarımıza yapışmış halde "Çok güçlüsün abla" diyoruz.
"Peki eski kocana hiç beddua etmedin mi?" diyorum
"İster istemez" diyor."Ama doğacak çocuklarından görsün diyorum"

Nurten abla bundan yıllar önce intihara kalkışmış.Artık dayanamayacak raddeye gelince hap içmeye,kendini göle atmaya kalkmış ama yapamamış.
Bakıyorum karşımdaki kadına,anlatırken gözleri dolan kadına.Öyle güçlü öyle kabullenmiş ve öyle merhametli ki...
Onun dörtte biri olamayacağımı düşünüyorum.Allah kimseye böyle dert vermesin...
Bari bundan sonra Allah yüzünü güldürsün...
Mutlu olsun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder