18 Eki 2010

vay anasını sayın seyirciler!

Ne anladım biliyo musunuz?
Mesela ben şimdi bi arkadaşımla kanlı bıçaklı oldum diyelim.Bu durumu arkadaşlarıma kendi bakış açımdan anlatırım.Karşıdaki de kendi arkadaşlarına kendi bakış açısıyla anlatır.
Fakat kendi adıma konuşursam eğer,ben tamamen objektif olduğumu düşünüyorum.Yani meseleyi aynen konuşulduğu gibi aktarıp sadece kendi yorumlarımı katıyorum o kadar."Allahı var,şöyle de iyidir" derim.İnkar etmem filan.Bu konuda kendimi takdir ederim.
Fakat bazen bakıyorum da karşı taraf,müthiş şişkin bir egoyla bakıyor olaya.Kendini birden inanılmaz haklı buluyor.Sanki ben böyle bir çırpınıyomuşum da o çok değerliymiş,bana haddimi bildirmiş gibi bir tavır takınmayı kendine hak görüyor.
Ki onu geçtim,o bayıldığı gülüşüm ve hayat enerjim,şimdi gözüne batıyor,kocaman bir nokta gibi görünüyor.Hayatı sadece "lay lay lom galiba sana göre sevmeler" şeklinde gördüğüme kesin olarak inanıyor.Ki bunu gidip başkalarına anlatsa,"Nasıl takıldın sen bu kızla?" falan derler diye düşünüyorum.Sonra bir bakıyorum,bana kalkmış zamanında "Sen hiç yaşıtların gibi değilsin,tam aradığım gibisin" demiş,fikirlerime değer vermiş.Hayata hiç de onun şu anda dediği cinsten bakmadığımı adı gibi biliyor.Ve bunu bildiği halde bu şekilde bir tavır sergileyerek bana sadece kocaman bir "YAZIK" dedirtiyor, o kadar.
Geçen zamanıma yanıyorum sadece.Keşke hiç konuşmasaydım.Keşke hiç karşılaşmasaydım.
Keşke bu kadar zıt bu kadar tutarsız bir kişilik çıkmasaydı.
Keşke beni bu kadar şaşırtmasaydı.
Ama durun bi dakika durun,benim de ceza günüm gelecekmiş.Beklemedeymiş.
Sevgili iyilik meleği,hatasız kul:Umarım benim en büyük cezam seninle birdaha karşılaşmak olur.
Saygılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder