3 May 2011

resmi baharı karşılama seremonisi

Çocukluğum Ptt lojmanlarında geçti benim.Çocuk nüfusunun hayli fazla olduğu bir yerdi.Şimdinin o güvenlikli siteleri falan var ya,işte o zamanlar bu lojman denilen koca koca sitelerde güvenliksiz otururduk.Saat tabiki "akşam ezanına" kadardı ama babam geliyor diye değil,standart olarak herkeste uygulandığı için.
Herkes birbirine aşinaydı,zaten içinde bir de kreşi vardı biz de oraya giderdik.Ara sıra fotoğraflara bakınca gülümserim.Güzel zamanlardı.

Basketbol sahasına koşar,çiçek toplar,top oynardık.Çok sık görülen ve baharda açan bir çiçek görüp -yani alelade-,bunu daha önce hiç görmediğimi iddia edip annemi elinden tutarak sürüklemiş ve "İşte bu!" demiştim,"Ben ona nazlı diyorum çünkü adı yok".Annem çok şaşırmıştı-aslında şaşırmış gibi yapmıştı.Şimdi o çiçeği bazen yürürken görüyorum da dokunup "Aaaa nazlııı!!!" diyorum;sırf karnıbahara benziyor diye ona da "çiçek yemeği" derdim zaten.Hala ne zaman evde karnıbahar pişse "Bugün çiçek yemeği var" der annem.

Ben küçükken çok çirkindim.("Şimdi çok güzelim" falan dememi beklemiyosunuz herhalde!)Bunu da söylemekten hiç çekinmem çünkü öyleydim,yalana sığınacak halim yok.Hiç sevilesi bir tarafım yoktu ama severlerdi ne hikmetse.Çok da zayıftım,25 kilo kadar çırpı gibi,dişleri dökülmüş,suratsız,kara kuru bişeydim.Bunun üzerine bir de dizlerim hep çürük,yara bere içinde,kabuk bağlamış halde gezerdim.Düşünüyorum da bacaklarımın şöyle sıyrıksız falan olduğu bir günü bile hatırlamıyorum.
Yaraların kabuklarını soymaya yönelik tüm sevdam o günlere dayanıyor.
Arkadaşlarım düşüp yaralandığında manevi dedeme götürürdüm,tentürdiyot falan sürerdi,"Benim dedem bilir" derdim hemen.

Geldim asıl konuya:Hıdırellez.Hayatımın en eğlenceli,en güzel seremonisiydi.Tüm site hava karardığında meydana toplanır,kocaman bir ateş yakardı,herkes o ateşin üstünden atlardı.Minnacıktım,ben bile atlardım.Dileklerimizi dilerdik.Olmasını beklerdik.


Şimdi ne zaman hıdırellez gelse içimi bir sevinç kaplar.Siteden ayrılıp buralara taşındığımızda da devam ettirdiğimiz bu geleneği uygulamaya geçirmeye can atarım.Ateş gördüğüm yerden hemen atlarım,gül dalı ararım.Çizerim gücüm yettiği kadar.

Yıllarca takdir belgesi,bir ev,beşlerle dolu karneler çizdim.Lisedeyken üniversite kapısı çizdiğimi hatırlıyorum.Üniversitedeyse sanıyorum bir kalp çizmenin zamanı...
Çünkü baksanıza ne dilediysem olmuş.
Bundan da elim boş dönmem gibi geliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder