19 Şub 2013

Greetings from Bournemouth!

Yıllarca "İngiltereeee" diye yırtındım ve nihayet topraklarına vardım!
Efendim,öncelikle söylemek isterim ki internete bağlanmak konusunda-affınıza sığınıyorum-tam bir "Azimle sıçan,duvarı deler" örneğiyim.
Geldiğimden beri uğraş uğraş bir türlü çözemedim.Ev sahibem değerli Katherina,sorunun kesinlikle bilgisayarımda olduğunu söyledi ve hatta test etti.Sonuç ortadaydı.Ne kadar uğraşsam da yapamadım
ve en sonunda Charminster'da gezerken şans eseri gördüğüm Türk marketine konuyu danıştım."Abi el atın gözünüzü seveyim,yaban ellerde kalakaldım" dedim.Bana bi yer tarif etti,"Adımı ver,tanıyo beni o çinli..yardımcı olur" dedi(ADAM TABİKİ SUAT ADINI DUYUNCA 'I DON'T KNOW' DEDİ)ve tek kelime Türkçe bilmeden bilgisayarımı tamir ettiği gibi beş kuruş da para almadı.Böylece sorunu çözdüm.
Gelelim asıl meseleye.Cumartesiyi pazara bağlayan gece saat 2de yola çıktık dayımla.Zaten yarı uykusuz,perişan bi vaziyetteydim,saatler süren(ya da bana öyle gelen)bir yolculuk sonunda en kötüsü bence dayımla vedalaşmak oldu.Çok duygusaldı ama geçiştirdim.
Uçakta baya uyumuşum.En son inmeden 1 saat kadar önce yanımda oturan adamla sohbet ettim,finans uzmanıymış."Home sick denilen bi olay var,sabredin atlatırsınız" dedi."Merak etme" dedim hahaha:)
İnince okuldan biri karşıladı,kağıda "Hazel" yazmışlar yine tey Allahım dedim ve "Hİİİİİİ" diye yanına gittim.Adı Duncan ve acayip sevimli bi adamdı.Bildiğin komikti.Yolculuk Londra'dan buraya kadar 1.5 saat sürdü.Önce İpek'i Charminster'a bıraktık.Ev sahibesi acayip tatlıydı,bayıldım "Ceciliaaaa" diye el salladım ama tabi "Hi" diye geçiştirdi,bildiğin sallamadı beni oh come on!hahahah:D
Daha sonra Duncan beni bıraktı."Oha ev burası mı la?" dedim ama içimden tabiki çünkü nutkum tutuldu.Ahanda fotoğrafı.I live in there ahsgasahghags:D İnternet geldi ya keyfim yerine geldi,bugünlük mazur görün.(Üst katta ortadaki oda benim)
Kapıyı minik bir kadın açtı fakat enerjisi muazzamdı.Bana hoş geldin beş gittin derken merdivenin başında puantiyeli bornozlu bi kız göründü."Yeğenim Dao burda kalıyor,bi sakıncası var mı?" dedi.Hemen yüzümü ekşittim,"Oh come on,what are you doing there?" dedim diyeceğim de yalan yani."Yok canım saçmalama" falan dedim.Bournemouth üniversitesinde "Business and Marketing" okuyomuş,ikamet sebebi buymuş.Tam o sırada ev sahibinin kızı Adela geldi."Sen Adela olmalısın" dedim,merhabalaştık.15 yaşında ve One Direction hayranı(tahmin edersiniz ki hgshaghsahsg)
Evi gezdikçe ağzım açık kalıyordu çünkü dekorasyon dergilerinden fırlamış gibi.Zaten kadın o dergilerden okuyup duruyomuş falan.Yapmam gereken tek şey,altı parçadan fazla yıkanması gereken çamaşır vermem halinde bir veya iki pound ödemek.Ha bir de elektrik çok gitmesin diye ışıkları söndürmek.
Çok aç olduğum için bana nudıl(nasıl yazılır bilmiyorum) hazırladı.İçine yumurta kırdı,baharat koydu.Nasıl lezzetli bişi oldu anlatamam a dostlarrrrrr:)Zaten annesi İspanyol,babası Filippinliymiş ve Türk arkadaşı çokmuş.Fal olayınıda biliyor,her türlü mutfağı da-Meksika,Çin,Tayland falan ne ararsan var;boğazıma çok düşkün olduğum için şanslıyım.
Eşyalarımı yerleştirdikten sonra kardeşimi aradım,okula bakmamız lazımdı.Bana bir harita verdi,giyindim ve çıktım.Söylene söylene yolumu buldum,hatta okulu da ve eve döndüm.
Çok uzatmayayım,görsel hafızaya sahip olduğum için acayip şanslıyım çünkü bu sayede her sabah birbirine acayip benzeyen bissürü evin önünden geçerken,"Yok be bu değildi" diye diye okulu buluyorum.İki günde merkeze nasıl inilir,ucuz mağazalar nerde falan öğrendim:)Kurdu oldum kurdu hagsgashg:D
Okulu soracak olursanız çok güzel.Hepimiz birarada fıkra gibiyiz.Bir Koreli,bir İsviçreli,bir Türk falan...Çok tatlılar.Hele bugün dünyanın en komik kızı Tiffany le tanıştım.Allahım yarabbim kız o kadar matrak ki,gülerken başımı sıraya çarpıyodum az kalsın.İnsanlar her yerde aynı ya,mizah da ortalama olarak aynı.Hele Türkler...Beş metre öteden görüp "Valla bu Türk,gelişinden belli" diyorum ve cidden de türk çıkıyo çünkü nerde kıçı başı ayrı oynayan,elinde poşetle gelen tip var hepsi Türk.Bir de "Naber yaa?"lık durum var;mesela bigün yürürken İpek'e bişi söyledim,adamın biri dönüp baktı,sonra yanındakine "Türk öğrenci,bak" dedi.El sallayıp,"Merhaba" dedim,"Hoş geldin nasılsın?" dedi adam ya hagshagshgahgs:D
Bu arada kahve falı üzerine ettiğim yemine bir ara vermek zorunda kaldım çünkü ev sahibem fal bakma konusundan haberdar.Yemekten sonra Dao'yla ona kahve yaptım ve fal baktım.Dao yavrum saf ya,çok tatlı;şaşkınlıktan geberiyodu."Hislerin çok kuvvetli" deyip durdular,çok eğlendiler lan.Bu arada adımı söylemekte zorlandıkları için "Haz" diye hitap ediyolar valla çok komik la.Ben de bu gece Dao'yla kalıyorum,Katherina ve Adela Londra'da;Adela gitar çalıyor,yarışmada dereceye girdiği için gittiler ve biz de yemeği benim Taylandlıyla beraber yedik.Sağolsun döktürdü haghagshags:D
Burda her taraf sakin-son olarak söylemek isterim ki-,insanlar 6dan sonra evlerine çekiliyor,barlar 2 ye kadar açık.Yarın kayak aktivitesi var,gideyim bakalım neler olucak?Resepsiyondaki yakışıklı çocuğa "Nasıl yapılır bilmiyorum ama gelicem" dedim,yazdırdım adımı.Hatta salsa etkinliğine bile gidicem;etkinliklerin bokunu çıkarıcam hagshagshg:D

Kısacası(oha,kendimi kandırdım)iyiyim maşallah.Tam bir "Sezercik" repliğiyle bitirmek isterim:"Beni merak etme,çok iyiyim.Fıstığın da keyfine diyecek yok.Sana tam üç inek parası yolluyorum,bayramda elini öpmeye gelicem benim güzel dedecim" ahgshagsgahsgahs:D
Hadi kaçtım.:)

2 yorum:

  1. Heyoo, meyooo :) Hazel-nut :P
    Havalar soğuktur , üşütmeyesin dikkat et kendine, herşey gönlünce olsun, güzel olsun :)))

    YanıtlaSil
  2. çok teşekkürlerrrr,inşallah bakalım...sevgiler saygılarrr bizden:)

    YanıtlaSil