9 Nis 2013

Uzun bir ilişki nasıl yürütülür?

Bi keresinde Murathan Mungan'ın bi röportajını okumuştum.Gazetecinin "Neden bu kitabınızda aşka yer vermediniz?" sorusuna "Çünkü aşk çok baskın bir kavram.Ondan bahsedince geri kalan her şey önemsiz kalıyor" demişti.
Belki de bundan,yazmadım nice zamandır.
Bugün okuldaki bir Türk arkadaşım,2 yıldır birlikte olduğu sevgilisini karşılamak için Londra'ya geçti.
Onun adına çok mutluyum.Para biriktirip kendisini görmek için buralara gelen bir sevgilisi olduğu için çok şanslı.Gözlerinin içi gülüyor,heyecandan uyuyamayacağını söylüyordu anlatırken bana.Ne kadar güzel duygular olduğunu unutmuşum,onun sayesinde hatırladım.
Geçen gün "Before Sunrise" ı izledim.İzlerken de içim gitti.Her şeyin doğal akışında gelişmesi,hele hele plak dinledikleri sahnede ben bile heyecan yaptım.Biri için kalbin hızlı hızlı çarpması çok güzel.
Fakat gelgelelim,uzun ilişki yürütebilecek potansiyele sahip insanlar kategorisinde bile değerlendirilemeyecek kadar taş kalpli,bir ilişkinin kahramanı olamayacak kadar da "figüran"ım.Bunu bugün bir blogda okudum," ...bir yardımcı oyuncum daha olsun. yardımcı oyuncu diyorum çünkü ben hala daha kahraman olabilecek kadar salağım...''  diyordu.Tam tersiyim,her şeyi berbat eden de benim-her zamanki gibi.
Bu bir yetenek işi olmalı çünkü düşünüp düşünüp tüm yollar teker teker kapandığında geriye bir tek bu cevap kalıyor.Diğer bir cevap ise,Ayşe Armanla röportaj yapan Canan Tan'dan geldi ve okuduğum o an,beynimde bir ışık yandı.Aslında tastamam aynı şeyleri düşünmemize rağmen,muhtemelen o yazar olduğu ve duygularını ifadede zorlanmadığı için,benden kat be kat güzel bir şekilde ne demek istediğimi anlatmıştı:"Bir insanın beyni yüreğinden önce adım atıyorsa,o insanın körkütük aşık olma şansı zaten olmuyor,beyin izin vermiyor.Ve aşık olmak bir yetenek...Bu yeteneğin bende olmadığına inanıyorum"Olmuyor gerçekten de...Kolay aşık olabilecek potansiyele sahip biri olarak yaratılmamışım,elimde değil.Yalnız ve Sabahattin Ali'nin dediği gibi "Dünyadan ziyade kendi dünyamda yaşamışım".Şimdi kalkıp da eninde sonunda acı çekeceğimi bilmek kulağıma pek hoş gelmiyor.
Geçen gün Katrinayla konuşurken aramızda şöyle bi diyalog geçti:
"Sevgilin yok dimi Haz?"
"Yok.İstemiyorum da.Benim için fazla acı verici"
"......Dinle canım:Sakın unutma,aşık olmak hiç aşık olmamaktan çok daha iyidir.En azından acıdan dolayı seni güçlendirir"
Onu bunu bilmem ama olmuyor,yapamıyorum elimde değil.
Ha bu arada başlıkta sorduğum sorunun cevabını da bilmiyorum.Kimse bişi ummasın boşa.

4 yorum:

  1. yavaş yavaş bunun gerçekten yetenek olduğuna inanmaya başlıyorum :)

    YanıtlaSil
  2. Kesinlikle bir yetenek işi:)

    YanıtlaSil
  3. yetenek dediğin şey aslında elinde olmayan ama bilinebilecek bir olgudur. aşk asla yetenek falan değil. zaten herkese de vurmuyor. bazen oluyor zannediyorsun, olmuyor. bazen oluyor, sonra yine olmuyor. yani anlatılamıyor işte. anlatılamadığı gibi üzerine herkes konuşuyor. ben de konuşuyorum bak.

    aşık olmamak aşık olduğunu sanmaktan iyidir. bir kere aşık olduktan sonra asla eskisi gibi olamayacağını da şu an yazılardan, fikirlerden anlaman imkansız. ben de anlıyorum sanıyordum. anlamıyormuşum.

    YanıtlaSil
  4. İşte yeteneğe dönüp geliyor olay yine! bir kere denedim olmadı,etrafımdaki insanları izledim,çiftleri izledim;sonra kendime dönüp sordum "neden olmadı?" diye ve sadece "ilişki nasıl yürütülür bilmediğimden" cevabını alabildim.
    Bazı insanlar birbirini rahatça idare edebilirken,bende bu yeti eksik.Dibine kadar aşık olup gözü hiçbir şeyi görmeyen insanlardan değil,sürekli diken üstünde gezen tiplerdenim.Ha ama tabi bu bir gün deli gibi aşık olmayacağım anlamına da gelmiyor.Belki bir gün Allah tarafından bişiler olur ve yaşarım,kimbilir:)
    Teşekkür ederim güzel yorumun için:)

    YanıtlaSil